Gecenin bir saati, göl kenarında, iskelenin üzerinde oturuyorlardı bu iki aşık. İskelenin kenarından sarkıttığı ayaklarını sallıyordu Taehyung. Kafasını yavaşça Jungkook'un omzuna koydu. Ateş böceklerinin çıkardığı sesler kulaklarına doluyordu.
Şimdi aralarında çıkan kıvılcımın alev almasını sağladı Taehyung. "Bir gün bana olan aşkın bitecek, ela gözlüm. Bir gün sana olan aşkım bitecek. Bir gün aşkımız bitecek."
Gözlerini kapadı Jungkook. Taehyung'a inanmak istemiyordu. Bu Taehyung muydu? İlk defa onu dinlemek istemedi. Jungkook bu konuşanın Taehyung olduğuna inanamıyordu.
"Hayır, Tatlı Güzel! Neden böyle konuşuyorsun? Bizim aşkımız hiçbir zaman bitmeyecek."
Gülümsedi Taehyung. Elini tutan elleri okşadı. Bir süre cevap vermek istemedi. Sadece Jungkook'un kendisine olan aşkını düşündü. Derin bir nefes aldı sözlerine başlamadan önce. Jungkook bu nefes çekişinden bile büyük bir şey geleceğini tahmin edebiliyordu.
Taehyung öyle bir konuşacaktı ki, Jungkook'un bile düşüncelerini değiştirecekti. Bu nefes çekişinden anladı Jungkook. Şimdi Jungkook, daha Taehyung konuşmadan bir gün aralarındaki aşkın biteceğine inandı.
"Mucize'm... Aşkımız bitecek. Aşkımız bir gün bitecek ve daha büyük bir şey olacak. Ulaşılması en zor olan olacak. Aşkımız bitecek ve biz birbirimizi sonsuza kadar seveceğiz. Aşk gelip geçici, sonsuza kadar bal saçlının, ela gözlüye olan sevgisi."
Aptal, diyor kendine Jungkook. Sen bilmez misin bal çocuk asla sana kötü bir söz etmez? Bilmez misin onun ele avuca sığacak küçük kalbinin tüm sevgiyi içine hapsettiğini?
Aşk için ölmeli. Aşk için yaşamalı. Sevmek için her ikisinden daha fazlası yapılmalı.
Aşk gelip geçici, sevgi sonsuza kadar.
Bu iki aşık, bir gün iki sonsuz sevgi olacaklardı.
Telefonunu çıkardı Jungkook. Kameraya girdi ve Taehyung'a döndü. Taehyung kafasını Jungkook'un omzundan kaldırdı.
"Fotoğrafını çekeceğim bal çocuk! Poz verir misin?"
Kocaman gülümsedi Taehyung. Bu hareket gözlerinin kaybolmasını sağlamıştı. Tabii o sırada bu doğal gülüşü kaybetmeden hızla Taehyung'un fotoğrafını çekti Jungkook.
Telefondan fotoğrafın çekildiğini belli eder sesle: "Ya ama daha poz vermemiştim ki!" dedi somurtarak Taehyung
Jungkook dayanamadı, hızlı ve sert bir öpücük bıraktı Taehyung'un yanağına.
Bu öpücükle Taehyung tekrardan kocaman gülümsedi ve ellerini çenesinin altına koyup, gülümsemesini küçültüp gözlerini kapattı.
"Çekiyorum," dedikten sonra bir kez daha çekti Taehyung'un fotoğrafını.
Taehyung kıkırdayarak gözlerini açtı.
"Nasıl? Güzel çıkmış mı?" diye sordu merakla.Jungkook bekledi. Bekledi çünkü Taehyung'un çirkin olma olasılığını düşünüyordu, fakat sonra böyle bir şeyi bile düşündüğü için kendine kızdı. Sonra kafasını iki yana salladı. Taehyung'un yüzüne baktı. Daha sonra Taehyung'un bu sorusuna anlam veremedi.
"Senin güzel çıkmama gibi bir olasılığın yok, Tatlı Güzel'im."
Taehyung'un yüzündeki büyük gülümseme, Jungkook'un sözleriyle tebessüme dönüştü. "Öyle ya ela gözlüm, onlar senin güzel gözlerinin görüşü."
O sırada başka bir şey daha düşünüyordu Taehyung. Acaba benim gözlerim de görseydi kendimi güzel bulur muydum? Gözlerim, beni güzel bulur muydu? Hayır! Bu sefer sen yanlışa düştün kalbim... Boş ver dış görünüşünü, yanındaki bu adam seni güzel buluyor ya! Daha ne istiyorsun? Ne bu bencillik?! Yetmiyor mu sana? Yetmiyor mu sana bu adamın aşkı?! Yetmiyorsa bil ki, bu Jungkook'un suçu değil, senin bencilliğindir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Defective • Taekook ✓
FanficGörme engelli Taehyung'un karşısına bir mucize çıkmıştı. Bir anda hayatına Jungkook çıkagelmişti. Jungkook, Taehyung'un hayatını değiştirecekti.