Akşam şirketten çıkıp Ozan'ın yanına gittim. Deli gibi yağmur yağıyordu. Sabah da böyleydi. Bugün full yağışlı gösteriyordu hava durumunda.
Yağmurdan kendimi kaçırmaya çalışarak eski şirketimin kapısına geldim. İçerisi karanlık duruyordu.
"Niye karanlık burası ya?" dedim.
Girmeden turnikelerin orda "Ozan." diye bağırdım. Ses gelmeyince şüphlenemeye başladım.
"E şirket kapalı. Ozan başlayacağım makarana ya! Ipıslak oldum burda!"
Bunları derken aynı zamanda Ozan'ı arıyordum telefonumdan.
Cevap vermeyince aklıma kötü şeyler gelmeye başladı. Korkarak da olsa şirkete girdim. Kapısı açıktı fakat ne ses ne ışık ne de biri vardı. Anlayamamıştım ne olduğunu.
"Ozan." dedim. "Ozan burda mısın? Ben Esra."
Telefonumun flaşını açıp etrafta gezdirdim. Yavaşça yürüyerek Ozan'ın odasına geldim.
Kapıyı açtım. Kimse yoktu.
"Allah allah."
Toplantı odasına doğru yöneldim. Kapıyı açtım. Orda da kimse yoktu.
"Ozan nerdesin? Bak korkmaya başladım. Neredeysen çık."
Aklıma Ozan'ın sürekli gittiği şirket terası vardı.
Yavaşça yürüyerek terasa gittim. O kadar kimse yoktu ve etraf o kadar sessizdi ki, topluklu ayakkabımın sesleri koca şirkette yankılanıyordu.
Terasın kapısına geldiğimde Ozan'ı arkası dönük bir şekilde dışarı bakarken gördüm.
"Manyak mu bu? Bu yağmurda sırılsıklam olacak. Hasta olacak." dedim ve kapıyı sürükleyerek açtım. Hızlı adımlarla yanına ilerledim.
"Ozan içeri gir hava çok yağışlı hasta olacaksın." dedim kolundan tutarak.
Bende hafiften ıslanmaya başlamıştım.
"Gelmişsin." dedi yüzüme doğru gülümseyerek.
"Geldim evet. Sözümü tuttum. Burdayım. Hadi ne işimiz varsa halledelim." dedim.
"Esra, sende sıkılmadın mı?" dedi.
"Neyden?"
"Bu oyunculuğumuzdan, belirsizliğimizden. Gerçekleri haykıramamamızdan."
"Ozan ne diyorsun?" derken telefonum titremeye başladı. Hakan Bey arıyordu.
"Ozan bir saniye."
"Tamam." dedi ve telefonumu terastan dışarı attı.
Eğilip telefonumun düşüşüne baktım.
"Ozan ne yapıyorsun ya? Attın telefonumu. Delirdin mi?" dedim terastan uzaklaşmaya çalıştım.
Arkamdan bağırmaya başladı.
"Delirdim! Delirttin beni Esra!"
Arkamı dönüp ona doğru yürüdüm.
"Deli gibi kıskanıyorum seni! Bunu mu duymak istiyorsun? Ya evet! Evet! Bu şirket her şey senin için yapıldı! Belki bir gün beni görürsün diye."
"Hani unutmuştun beni. Hani sevmiyordun beni! Noldu ne değişti Ozan?"
"Esra ben seni unutmadım. Unutamadım. Ben sana deli gibi aşıktım sen beni bırakıp gittin! Ama artık hiçbir önemi yok. Hiçbir önemi yok."
"Ozan.."
"Esra biliyorum.. Biliyorum sende benim gibi düşünüyorsun. İnkar etme! Biliyorum sende bana aşık oldun."
"Ozan.. Sus."
"Esra inkar etme! Sende bana aşıksın biliyorum."
"Ben.. Gitmek istiyorum."
"Esra!" diyip kendine çekti.
Aramızda santimler vardı.
"Bu sefer gitme," dedi dudaklarıma fısıldarken. "Gitme."
Dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WELCOME HOME | EsZan
FanfictionAşktan korkan bir kız, deli aşık bir oğlan. Üstelik geçmişleri var. Esra ve Ozan