Ozan'la manzaraya yakın bir masaya oturduk.
"Ne söyleyelim? Ben yemeklerini bilmiyorum buranın. Yani hiç gelmedim doğrusu." dedim.
"Ben randevu aldım buraya. Getirecekler birazdan. Eminim bayılacaksın."
"Hadi bakalım."
Yaklaşık beş dakika sonra masaya yemeklerimiz geldi. Tempuralı balıklar. Püreler. Soslar. Gerçekten lezzetli duruyordu. Garson Bey uzun ince bardaklara şarapları boşaltırken elimle durdurdum.
"Teşekkürler ben alkol kullanmıyorum."
Ozan kafasıyla garsona onay verip tekrardan boşaltmasını istedi.
"Ozan." dedim masanın altından ayağına vururken.
"Sevgilim, bu üzüm şarabı. Yemekle güzel gider. Bir zararı olmaz sana." dedi.
Çok içime sinmesede bardaktan bir yudum aldım. Tadı ekşiydi tatlıydı acıydı garipti. Mayhoş bir tadı vardı. Yemekle gerçekten güzel gidiyordu.
"Güzelmiş gerçekten." dedim bardağımdaki kalan son yudumu kafaya dikerken.
"Ama sen yine de çok içme." dedi.
"Aman, bir daha mı geleceğiz dünyaya Ozan? Bırak Allah aşkına. Ne istiyorsan yap ye iç." dedim. Hafiften sarsıntılar olmuştu.
"Bravo Esra. Saniyesinde sarhoş olan tek insansın. Bu kadar zayıf bir bünyenin ağzı nasıl bu kadar laf yapabiliyor ben ona şaşırıyorum." dedi bıkmışlıkla.
"Ozan çok konuşuyorsun, konuşma."
"Bak ya! O gün Bodrum'da sarhoşken de aynısı dedin. Hayır bu bir alarm gibi bir şey mi? Sadece sarhoş olduğunda mı yükleniyor bu cümle sana?" dedi dik dik bakarak.
"Yemekler on numara beş yıldız."
Güldü.
"Afiyet olsun."
Kafamı çevirip etraftaki insanlara baktım. Hepsi çok şıktı. Işıl ışıl her yer.
(her yer sanki pavyon xd)
İleri iki masada Hakan Bey'e aşırı benzeyen birini gördüm.
"B-bu adam Hakan mı ya?" dedim gözlerimi kısıp ileriye odaklanırken.
"Hakan mı?" dedi Ozan. Kafasını çevirip karşıya baktı.
"Şerefsiz. Bizi mi takip ediyor?" dedi ayaklanırken.
"Ozan. Dur." Yalap şalap yanına gittim. Zor ayakta duruyordum.
"Kavga çıkmasın şimdi. H-hatta biz evimize gidelim. Hadi." dedim kolundan tutarken.
Hala karşıya bakıyordu.
"Hadi Ozan. Benim uykum da geldi. Hadi gidelim uyuyalım hadi. Hadi sevgilim." dedim onu çekiştirirken.
"Gidelim sevgilim gidelim. Gidelim."
dedi ve elimden tutarak dışarıya çıktık.
Valeden anahtarı alırken bir yandan da beni tutuyordu.
"Oz-ozan. Benim çok uykum var." dedim esnerken.
"Ah Esra ah! Dedim içme diye."
"Ama sen dedin zararsız diye. Ne yapayım?"
"Esra.." diyip beni kucağına aldı. Başımı göğsüne gömdüm. Hala aynı kokuyordu. Kokusu hiç değişmiyordu.
Temiz çarşafları sererken gelen o ferah taze kokusu gibiydi. Ozan ya. Hala aynıydı aslında.
Beni arabanın kapısına getirince indirdi. Bir an dengemi kaybedip düşecek gibi oldum. Hemen kolumdan tutup arkama geçti. Elini belime koydu ve beni arka koltuğa uzandırdı.
"Ozan.." dedim eli hala belimdeyken.
Belimdeki elini alıp tuttum.
"Eve götürme beni." dedim.
"Esra evine götüreceğim nereye götürcem?"
"Evimize.." dedim.
Gözlerim yarı kapalı olduğu için ne yaptığını göremiyordum. Fakat elimi öpüp tamam dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WELCOME HOME | EsZan
FanfictionAşktan korkan bir kız, deli aşık bir oğlan. Üstelik geçmişleri var. Esra ve Ozan