Şirketin turnikelerinden geçip odama doğru yöneldim. Şirkete girdiğim anda güler yüzlü çalışanlar beni "Hoşgeldiniz." diyerek karşılıyordu.
"İnsanın kendini özel hissetmesi ne güzel ya." dedim kocaman gülüşümle. Odamın kapısına geldim. Açtım ve içeri girdim. Koltuğumda Hakan Bey oturuyordu.
"Hakan Bey?" dedim kaşlarımı çatarak.
"Esra?" dedi tek kaşını kaldırarak.
"Bir sorun mu var?" dedim.
Ayağa kalktı ve yanıma geldi.
"Dün gece neredeydin?" dedi masaya oturarak.
"Sizi neden ilgilendiriyor bu?" dedim.
"Esra nasıl bu kadar körsün?"
"Anlamadım."
"O adam seni sevmiyor. Seninle oynuyor resmen."
"Kimden bahsediyorsunuz ben anlamıyorum?"
"Ozan. O kadar körsün ki. O kadar. O lavuk yüzünden etrafındakileri bile görmüyorsun! Fark etmiyorsun. At gözlüğünü çıkar Esra. Gör artık. O adam seni sevmiy.."
"Hakan Bey! Ozan hakkında doğru konuşun lütfen. Ozan benim şu an hayatımda. Ve onunla bu şekilde asla konuşmanıza izin vermem." dedim.
"O adam seni ele geçirmiş resmen. Beni gör diye daha ne yapayım Esra? Benim Ozan'dan ne eksiğim var? Gözünün önünde çırpınıyorum beni gör diye. Dün senden dosyaları istedim. O kadar umrunda değilim ki onu bile getirmedin!" dedi dosyayı elinde sallarken.
"Hakan Bey! Şu an çok sinirlisiniz başka zaman konuşalım."
Gözleri dolmaya hatta yaşlar süzülmeye başladı.
"Hayır.. Ben sinirli değilim Esra. Bunu görene kadar.." dosyadan çıkardığı istifa dilekçemi elime verdi.
"İstifa dilekçeni bile getirmiyor bekletiyorsun. O kadar umrunda değil."
"Hakan o olay farklı. Ben getirecektim. Sadece bunu yapmak istediğimden emin olmak istiyordum." dedim.
"Senin emin olman ne yazar Esra? Ozan istemesin yeter. Sen onun için ölümü bile göze alırsın ben biliyorum. Ama o senin için almaz. Senin için bunları göze almayacak biri için alacak kişileri de harcıyorsun!"
Sessiz kalmayı tercih ettim.
"Ayrılıyor musun?" dedi.
Yine sessiz kaldım.
"Anladım..." dedi ve istifa dilekçemi yırttı.
"Sen bizim projemiz için önemli birisin Esra. Biz her şeyi ayarladık. Sen gidersen büyük kayıp veririz. Başladığın işi bitir Esra. Bizi böyle yüzüstü bırakıp gidemezsin buna hakkın yok en azından mantıklı bir açıklaman olması lazım."
Kapıya doğru yönelip kulptan tuttu.
"Eğer illa ayrılacağım diyorsan. Ozan'a şirketinde aşk iddialarını yayarım. Magazinlere manşet olursunuz! Dava açarım. Kuruşu kuruşuna alırım. Karar ver ya ben ya Ozan." dedi ve kapıyı kapattı.
Arkasından koştum.
"Hakan Bey! O kadar uzun boylu değil."
Şirketteki bütün çalışanlar bize bakıyordu.
"Eğer dediklerinizin birini bile yaparsanız, karşınıza eleman özel hayatına karışmakla dava açarım. Ve unutmayın ben de kuruşu kuruşuna alırım." dedim.
Arkasından bana bakıp öfkeli bir bakış attı. Kollarımı göğsümde birleştirip tek kaşımı kaldırdım. Güçlü bir iç çekip hızlıca şirketten çıktı.
Bende odama geri döndüm. Hakan'a karşı güçlü tarafımı göstersem de ya gerçekten dava açarsa? Gözü kara biriydi. Acaba Ozan'ı arayıp önce davranmamız mı gerekirdi? Yoksa kimseye bir şey söylemeden işi sessizce kökünden halletmem mi gerekirdi? Kafam oldukça karışıktı ama şu anlık hamle gelmeden hamle yapmak başarısızlık olacaktı.
Ama konu Ozansa önümdeki hiçbir engele takılmazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WELCOME HOME | EsZan
FanfictionAşktan korkan bir kız, deli aşık bir oğlan. Üstelik geçmişleri var. Esra ve Ozan