7

1.3K 328 15
                                    

Kapımı birisi alacaklı gibi çalana kadar gayet huzurlu ve rahattım. Kapıyı açtığımda karşıma Ecrin çıktı. Ben kendisini içeriye buyur etmeden içeri girdi.

"Teyzen beni aradı," dedi ayakkabılarını çıkartırken.

"Hoş geldin."

Çantasını koltuğa atıp kapı girişinin yanında duran ev terliklerinden rast gele bir tanesini ayağına geçirdi. "Hoş buldum. Teyzen beni aradı," dedi tekrar.

"Neden aradığını az çok tahmin ediyorum," dedim.

"Beraber dışarıya çıkıp sana üst baş almamızı ve güzelce eğlenmemizi söyledi."

Koltuğa oturunca karşısına oturdum. "Anladım. Tam da tahmin ettiğim gibi. Aç mısın?"

Sorum karşısında karnına dokundu ve karnını sıvazladı. "Pek değil ama güzel yemek varsa yerim."

Kaşlarımı sahte bir kızgınlıkla çattım. "Öyle yemeğin güzeli çirkini olmaz, Ecrin Hanım."

O da şaşırmış gibi yaparak, "Neden böyle dediniz, Duru Hanım? Pişmiş sebzeleri çirkin bulan siz değil miydiniz?"

Oyunculuğu karşısında kıkırdadım. "O başka bir konu, Ecrin Hanım. Siz aç mısınız değil misiniz onu söyleyin."

Ayağa kalktı. "Açım," diyerek mutfağa doğru yöneldi.

"Hazır yemek yok," dedim ben de arkasından giderek. "Ama hazırlayabiliriz."

"Olur," dedi.

Ben buz dolabından atıştırmalık bir şeyler çıkarttım. O da çıkarttıklarımı ekmek arasına koymaya başladı. Bir yandan iş yapıyor bir yandan da konuşuyorduk.

"Ee, aklında var mı bir elbise modeli?"

Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Sen yardım edersin artık."

"Tabii kuşum. O iş bende. Sen hiç merak etme. Mezuniyette en az benim kadar güzel olacaksın," dedi ve bana göz kırptı.

Ağzım bir karış açık, "Kendini beğenmiş ukala," dedim.

İkimiz birden güldük. Bir anda, "Seninle böyle olmayı özlemişim," dedi Ecrin.

Cevap vermedim. Ne diyebilirdim ki? Şu an birbirimize karşı böyle çekingen olmamızın sebebi oydu. Keşke arkadaşlığımızı bu noktaya getirecek şeyler yapmasaydı.

"Sana yaptıklarım için özür dilerim."

"Ecrin, bu konuyu kapatmıştık hani? Açmayalım bir daha. Söylenecek sözler söylendi, gözyaşları döküldü, kozlar paylaşıldı ve kararlar alındı. Şimdi bize o kararları uygulamak düşer," dedim. Yanına gittim ve ekmekleri iki tabağın içine koydum. Yüzüne bakmadan, "Kapansın artık bu konu. Konuşacak bir şey kalmadı," dedim.

"Peki."

Masaya oturduk. Kendi tabağını önüne çekti ve sandviçini yemeye başladı. "Ben de bugün güzel bir şey bulabilirsem alacağım."

"Umarım güzel ve ucuz şeyler çıkar karşımıza."

Ecrin çok yüksek sesle, "Amin," dedi.

"Artık teyzeme ve enişteme yük olmak istemiyorum," diye bir itirafta bulundum.

Ecrin sandviçini yemeyi bıraktı ve bana baktı. "Neden böyle dedin şimdi? Teyzen böyle bir şey ima etmez orası kesin. Enişten mi alttan alttan bir şey söyledi?"

Kafamı hemen sağa sola olumsuz anlamda salladım. "Yok öyle bir şey," dedim. Kendi tabağımı önüme çektim. "Sadece öyle hissediyorum. Onlara bir yüküm işte. Artık üniversiteden mezun olmak ve hemen bir iş bulmak istiyorum. Bana ev kiraladılar, cep harçlığımı veriyorlar, evin suyunu ve elektriğini ödüyorlar, arabamın benzin parasını veriyorlar. Daha ne olsun? Bunların hepsi masraf, hepsi yük. Verdikleri para sanki boşa gidiyormuş gibi."

ÖlümsüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin