PARMAKSIZ & Otuz Sekiz

81 5 2
                                    

Medya : Feride'nin Mezuniyet Balosunda Giydiği Elbise

Bu yazılanları okuduktan sonra aniden gelen bir hırsla telefonu kapattım. Saate baktığımda mezuniyet balosuna daha bir saat olduğunu gördüm. Aklımda hesabımdaki para yatma tarihini gözden geçirdiğimde son paramı çekmediğimi hatırladım. Kapıya koşarken bağırdım. "Anne, ben gidiyorum!" Önemli eşyaları alıp üstümü düzeltip koşarak evden çıktım. Çarşı evimize yakın olduğundan dolayı fazla zaman kaybetmemiştim. İlk girdiğim mağazada altıncı kıyafetimi deniyordum büyük ihtimalle.

Kabinden çıktığımda karşımdaki kadına ardından üstüme baktım. "Nasıl?" Kadın dudağını büzüp beni incelerken başını salladı.

"Bu tam bedenine göre, yüzüne saçlarına da tam yakıştı. Yani ben olsam bunu tercih ederdim, altına da bir siyah ya da beyaz topuklu... mükemmel." Gülümseyip aynadan kendime baktım.

Dizlerimin biraz üstünde, siyah tüllü kolu güzel bir ayrıntı olan, V yakalı,belinde siyah kalın bir kemer olan tüllü bir elbiseydi. Şeyma bana bu seneki balonun kız kıyafetleri için mor ve pembe tonlarından olduğunu söylemişti. Sanırım siyah giymekle büyük bir ilgi odağı olacaktım.

Fiyatını ödeyip bu sefer ayakkabı ve çanta bakmaya gittim. Bugün siyah giymeye ant içmiş gibi siyah, bileğinde altın rengi kemer olan bir topuklu ile siyah kadife küçük bir çanta aldım. Kulağıma halka küpeler aldıktan sonra bileklik reyonuna bakıp kafamı iki yana salladım.

Ben bileklik için hazırlık yapmıştım bile.

Bir kuaföre gittim. Saçım dalgalı olduğundan dolayı düzleştirdim. Elbisemi gösterdiğimde makyajı kendisine bırakmamı söyledi. Her şeyden önce yüzümdeki tüyleri aldı. Yüzüme makyaj yapıldı, siyah tonlarında far sürüldü. Kadın bana hangi renk ruj sürmesini sorduğunda ise bugüne kadar hiç yapmadığım, yakışıp yakışmayacağını hiçbir şekilde bilmediğim bir rengi söyledim.

Bordo tonları.

Küpelerim takıldıktan sonra kafamı yavaşça aynaya kaldırıp kendime baktım. Kadın yutkunuşumu duymuş gibi bana bakıp güldü. Omzuma hafif dokunup, "Mükemmel olmuşsun canım, eminim gittiğin yerde dikkatleri toplarsın." Sonlara doğru gözünün eldivenime kayması görümden kaçmadı değil.

Kuaförden çıktığımda çağırdığım taksiye bindim. O sırada Şeyma aradı. Açıp açmamakta kararsız kalsam bile açtım.

"Naber?"

"Feride ya, neden gelmedin ki? Burası gerçekten çok hoş. İstiyorsan hala gelme ihtimalin var." Dargın çıkan sesine sadece gülümsedim, bu kızla bu kadar yakın arkadaş olacağımız ölsem tahmin edemezdim.

Onu evde rahat olduğuma ikna edip telefonu kapattım. Taksiciye parasını verip arabadan indim. Saate baktığımda yaklaşık iki saattir başladığını gördüm. Son yarım saat yani, ne kadar hoş.

İndiğimde çantamı açıp içindeki bilekliği çıkardım. Üstünde Feride yazan bilekliği. Bileğime takarken yutkunamayacak, ağlayacak gibi oldum.

Kapıdan girdiğimde beklediğimin aksine oldukça dik başlıydım. Kapıdan girerken sadece hafif bir tereddüt ettim, o kadar.

İçeri girdiğimde birkaç kişinin gözü bana döndü sadece. Yekta'yı aradı gözlerim, oradaydı işte. Elindeki telefonla uğraşırken sıkıldığı yüzünden çok belliydi. Etrafına birini arar gibi baktı, beni arar gibi. Göremedi fakat.

O sırada bir özgüven geldi. Kapıda öylece dururken silkelenip kendime geldim. O sıkılmış yüz ifadesi sadece Yekta'da değil herkeste vardı. Sakin bir şarkı çalıyordu, böyle sıkıcı bir ortamda muhabbette bir yere kadardı değil mi?

PARMAKSIZ -Texting- (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin