PARMAKSIZ & Yirmi Üç

130 9 0
                                    

O mesajın üzerinden iki gün geçmişti. Hafta sonu bitmiş ve bugün haftanın ilk günü okula geliyordum. Dalgın dalgın yürürken bir anda Songül'ü yanımda görünce hafif irkildim.

"Kızım tüm okul sizi konuşuyor"

"Sizi?"

"Yani," Saçını hızlı bir hareketle kulağının arkasına attı. "Sen, Şeyma ve Yekta'yı"

İlgisiz bir şekilde kafamı salladım. "Ne yapmışız?"

"Okuldan beraber çıkınca işte" Devamını getiremeyince ben söyledim

"Bizi sevgili sandılar Yekta'yla?" Cevap vermeyince omuz silktim.

"İnan umrumda değil" Sınıfa doğru ilerledim. Tam içeri gireceğim sırada Şeyma hafifçe kolumdan tuttu.

"Konuşabilir miyiz?"

"Ne hakkında?" Neden konuşmak istediğini bal gibi de biliyordum

"Gel banka oturup konuşalım." Bileğimdeki saate baktığımda derse daha zaman olduğunu gördüm. Başımı hafifçe salladım.

Dışarı doğru ilerlerken bakışları bana döndü. "Bugün epey bi durgunsun" Bir şey demedim. Dudaklarını dişleyip bakışlarını aldı.

Bir banka oturduğumuzda avuçlarım bankın iki yanına koydum. Bakışlarım bahçe kapısında uzun bir süre oyalandı.

"Abim bugün gelmeyecek" Onun hızlı atılmasıyla bacağımı sallamayı durdum. Ardından önemsiz bir ayrıntıyMIŞ gibi devam ettim bacaklarımı sallamaya.

"Finalleri yaklaşıyormuş" Dedi sessizce. "Hadi," dedim anlatmasını ister gibi

Aşırı bir kasıntıydım bugün. Sadece bugün değil son iki gündür. Sürekli dudaklarımı kemiriyor, tırnağımı yiyor, bacağımı fark etmeden sallıyordum.

İnternetten araştırdığımda hepsinin stresten olduğunu söylüyordu

"Feride ne diyeceğimi bilmiyorum. Sadece çok değişik. Hastanede yanıma gelmen bile kalbinin güzelliğini gösteriyor."

"Beni övme!" Durdu.

"Seni övmüyorum, gerçekler sadece." Dedi omzunu gayet rahat bir şekilde silkerken.

"Bana gelip teşekkür falan da etme Şeyma, hastaneye geldim seni gördüm ve gittim."

"Abimde sende çok kasıntısınız!" Ayağı kalkınca mavi saçları omzundan düştü.

"İkinizde birbirinize çekilirken mal gibi uzaklaşıyorsunuz. Ben daha ne diyeyim, malın tekisiniz. Allah en kısa sürede akıl ve kalp gözü açıklığı versin!"

Arkasını dönüp ilerlemeye başladığında arkasından seslendim.

"Ne alakası var geri zekalı?!"

"Sus be!" diye çirkefleşerek arkasını döndü. "Nasıl ne alakası var, bal gibi de anladın ama sinsilik yapıp susuyorsun." Ayapı kalkıp elimi tehdit edercesine salladım.

"Kızım seni var ya," Elini göğsünde birleştirdi

"Ee?" Başımı bittin der gibi salladım. Ona doğru hızla yaklaşıp saçını çekmeye başladığımda o da benim kollarımı tutuyordu.

"Ne oldu Feride Hanım" Hafif bir çığlık atıp kolumu çimdikledi. "Zorunuza mı gitti söylediklerim?"

Gözlerimi kısarken omzunu bastırdım. "Ne yapayım ben senin sidikli abini, asıl senin zoruna gitsin salak. Bir tane çarpacam ama boşa gidecek işte!"

Birbirimizle itişip kakışırken aynı anda bağırarak laf atıyorduk. Uzaktan izleyen olsam kahkahalarla gülerdim bu duruma.

"Kuş olsam," Diye bağırdı tükürür gibi. "İlk senin kafana sıçardım!" Saçını çekiştiren elimi durdurup birkaç saniye ağzım hafif aralık ona baktım. Büyük bir kahkaha atıp elimle karnımı tuttum.

"Ayh," O da durup birkaç saniye yüzünde dağılmış saçlarıyla bana baksada o da kendini tutamadan gülerken benimle birlikte banka oturdu. "Benim buna gülmemem gerekiyordu." Dedim hala gülerken.

Onun gözünden yaş gelirken bende gülmekten ağrıyan karnımı daha sıkı tuttum

"Kuş.. olsan..." Kahkahalar atarken bunu iki günün dolmuşluğuna verdim.

"Lan var ya" dedim gülmememi azaltmaya çalışırken. "Senden sinsisini görmedim." O da gülerek başını gördüm.

"Bende" Bu lafınadaha çok gülmeye başladım. "Yani bende senden sinsisini görmedim dedim geri zekalı."

Bir etrafımıza baktığımızda herkesin sessizce bize baktığını gördük. "Sıçtık," diye mırıldanınca onaylar gibi başımı salladım.

Büyük bir topluluk etrafımızda çember oluşturmuş bizi izliyordu. Birbirimize aynı anda başımızı çevirdiğimizde tekrardan gülmeye başladık.

Bir adet gülme krizi geçiriyorduk

Ya da

Delirdik.

"Boş ver onları," Ayağı kalkıp elini uzattı. Eline uzanıp ayağı kalkarken saçımı düzelttim. "Saçımı bok etmişsin."

"Zaten öyleydi" O da üstünü silkeliyordu. Sınıfa girince çantasını kapıp yanıma geldi.

"Aynan var mı?" Başımı salladım ve çantamın küçük cebinden yuvarlak, küçük bir ayna çıkardım. Aynayı ben kendi yüzüme tutarken o da kağatıcı çıkarıp elinin üstüne sürüp ardından boynumda çizdiği yerlere sürdü.

"Mal! Acıdı ya" Yüzümü buruşturdum. "Git ya, ne yapayım ben kapatıcıyı!"

Omuz silkip kendisine sürmeye başladı. Bende elimle saçımı düzelttim. Zaten kısalardı hemencecik bitti.

Sınıfa bir kız girdi. "Müdür sizi çağırıyor." Şeyma yanımdayken gözlerini devirdi.

"Yani babam"

Kıkırdadım. Kalkıp müdürün odasına girdik.

"Siz ne yapıyorsunuz okulun ortasında?!" Bana döndü.

"Ah be Feride, yüzünün haline bak." Şeyma kaşlarını iyice çatıp öne atıldı.

"Ama baba o kapatıcı sürmedi ki."

"Şeyma, okulda sadece müdürünüm!"

Bir sür daha öğüt verdi. "Feride, kızım bir şikayetin varsa Şeyma hakkında açık açık söyle. Disipline veririm onu"

"Yok teşekkür ederim. Hem zaten biz Şeyma'yla anlaşıyoruz."

"Kavga ederek?" Dudaklarımı bastırıp başımı salladım.

"Hadi derse, geç kaldınız zaten."

Odadan çıktığımız anda gülmeye başladık.

"Var ya" dedi koridorda yürürken. "Biz senle ne güzel bff oluruz." Gülerken başımı salladım.

"Oluruz oluruz"

Şeyma Ve Feride Dövüşürken çekilen foto temsili adjfalşkfd

Şeyma Ve Feride Dövüşürken çekilen foto temsili adjfalşkfd

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
PARMAKSIZ -Texting- (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin