⋆⁺₊⋆ Elevator (127F)⋆⁺₊⋆

58 3 0
                                    




Yaklaşık iki buçuk saattir bütün takım koçun bağırışları eşliğinde sahada sağdan sola koşuşturup duruyordu. Doyoung ise antrenmanın başlamasından yaklaşık on beş dakika sonra gelmiş tribünlerde çığlık çığlığa bağırışan kızların yanında boş bir yere oturmuştu elinde çoktan buz tutmuş kahvesi ve yaklaşan sınavları nedeniyle mecburen çözmesi gereken test kitabıyla onları izliyordu. Taeyong her basket attığında sevimlice gülümseyip alkışlıyor, daha sonra ise testine geri dönüyordu.

"Hadi gidelim artık, üşümedin değil mi? Keşke kantinde falan bekleseydin." Taeyong ter içinde kalmış, elinde az önce bitirdiği ikinci su şişesiyle Doyoung'ın yanına gelmiş, kafasını Doyoung'ın omzuna yorgunca yasladıktan sonra konuşmuştu. Taeyong'a kalsa Doyoung onu beklemek yerine Taeyong'un evine gitmeli ve ders çalışmalıydı böylece Taeyong'da antrenmandan çıktıktan sonra onlara yiyecek bir şeyler hazırlayabilirdi fakat Doyoung kendisini antrenmandayken izlemek istediğini söylediğinde Taeyong hayır diyememiş ve Doyoung'ın istediği gibi olmuştu.

⋆⁺₊⋆

Zaten bütün gün birbirlerinden ayrılmayan Taeyong ve Doyoung ikilisi akşam olunca da Taeyong'un evine gitmiş, birlikte akşam yemeği hazırladıktan sonra masaya oturmuşlardı.

"Hala Jaehyun denen çocukla takılıyor musunuz?"

"Hı hı, yarın okul çıkışı buluşup ders çalışacağız."

Doyoung fark etmesede sözleri Taeyong'u sinirlendirmiş ve makarnasıyla oynamaya başlamıştı.

"Aslında seni ben de çalıştırabilirim. Hem siz buluşup çalışmaya başlayana kadar çok zaman kaybedersiniz. Onu arayıp buluşmayı iptal et."

Doyoung duyduklarıyla önce kaşlarını çatmış daha sonra kafasını yemeğinden kaldırarak tek kaşını kaldırıp Taeyong'a bakmıştı.

"İptal mi ediyim?"

"Evet ona, seni benim çalıştıracağımı söyle."

Doyoung başta bu fikri saçma bulsada Taeyong'un ısrarlarına daha fazla dayanamayarak  Taeyong gözünü bile kırpmadan onu izlerken Jaehyun'a gelemeyeceğine dair kısaca mesaj atmıştı.

İkisinin de yemekleri bittikten sonra Taeyong bulaşıkları toplamaya başlamış Doyoung ise ona yardım edebilmek için masadan kalkmış fakat ayağı kalktığı anda; üstü ağaçlardan dökülmüş onlarca yaprak dolu havuzu, camdan görmüş ve dolan gözlerine engel olamamıştı. Kafasını hızla sağa sola sallamış bir kaç derin nefes alarak öpüşmelerini unutmaya çalışmış ve birazcık da olsa daha iyi hissettiği anda yüzünde sahte bir gülümsemeyle Taeyong'a dönmüştü.

⋆⁺₊⋆

"Sana inanamıyorum Woo gerçekten artık sana inanamıyorum."
Sunwoo, Jaehyun'un evinde koyu yeşil deri koltuğa adeta yayılmış, bıkkınlıkla oturuyordu.

Bir yandan dışarı çıkmak için hazırlanan bir yandan da Sunwoo'yu azarlayan beden son kez aynaya bakarak yeterince iyi göründüğüne karar vermiş ve Sunwoo'ya dönmüştü.
"Uslu dur Woo." Cümlesini bitirir bitirmez ise arkasını dönerek kapıya doğru yürümeye başlamıştı o an yarım saattir Jaehyun'un dediği tek kelimeyi bile dinlemeyen Sunwoo bir anda gözlerini kocaman açarak kapıya koşmuş Jaehyun'un gitmesini engellemeye çalışmıştı.

"Nereye?" 

"Dışarı."

"Ha tamam o zaman, baştan söylesene ben de kapıyla bakışıcaksın sanmıştım." Sunwoo sessizce alaycı bir ses tonuyla söylenmiş fakat Jaehyun elini kapı koluna attığı anda sesini yükseltmişti.

"Dışarı çıktığının ben de farkındayım Jaehyun ama nereye?"

Jaehyun, Sunwoo'nun son zamanlarda iyice artan bu aşırı korumacı tavırlarından bıkmış olmanın verdiği sinirle Sunwoo'ya histerik bir gülüş vermişti.

01:27Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin