Taeyong'un hazır yemeklerden sıkıldığını söylemesi üzerine akşam yemeğini Doyoung ve Taeyong kendileri pişirmeye karar vermişlerdi.
Huzurla arka fonda açtıkları şarkıyla ikili huzurlu bir şekilde yemeği hazırlamaya başlamışlardı. Bu huzurları ise sadece Doyoung sebzeleri yıkamak için kazağının kollarını sıyırana kadar sürmüştü. Böylece Doyoung'ın bir anlık dikkat dağınıklığıyla uzun zamandır saklamaya çabaladığı sırrı açığa çıkmıştı.
Doyoung'ın kollarındaki sargıları fark eden Taeyong bir anda şaşırsada inanmamıştı veya sadece sevgilisine bu davranışı konduramamıştı. Onun güzel sevgilisi yapmazdı böyle bir şey, yapamazdı. Mutlu görünüyordu, değil miydi? Taeyong bir an nefes alamadığını hissetti sanki kalbi sıkışmış gibi. Sonunda gözlerini sargılı kollardan kaldırdıktan sonra saf öfkeyle Doyoung'ın yüzüne bakmaya başlamıştı. Taeyong öfkelenmişti, Doyoung'ı bir daha göremeyecek olma fikri içini yiyip bitiriyordu.
Taeyong küçük bir kaza olmuş olabilir diye düşünmeye çalışmış ve sakinleşmeye çalışarak Doyoung'a arkasından sarılmış kafasını küçük olanın omzuna koymuş ellerini hala sebze yıkayan kolların sargılarına yerleştirmişti.
Doyoung bileklerinde hissettiği ellerle önce gülümsesede daha sonra sargılarını hatırlayıp endişeyle arkasını dönmüştü. Doyoung elindeki sebzeleri tezgaha bıraktıktan sonra hafifçe boğazını temizlemiş ve endişeyle Taeyong'a bakmıştı.
"Bir şey mi oldu Doyoung?" Taeyong endişesini bastırmış Doyoung'ı korkutmamak amacıyla yüzünde küçük bir gülümsemeyle konuşmuştu.
"Hayır."
"Peki bu sargılar ne?
"Eee izlediğim bir animede görmüştüm. Hoşuma gitti."
Aslında bunu bir başkası söylese Taeyong inanabilirdi özellikle sondaki gülümseme oldukça inandırıcıydı fakat Taeyong, Doyoung'ın gerildiğinde oynadığı parmaklarını çoktan görmüştü.
"Yalan söylemenden hoşlanmıyorum sevgilim."
"Yalan söylemiyorum zaten."
"O zaman yemeğimizi yerken bu sargıları çıkartalım olur mu?"
Doyoung henüz cevap veremeden Taeyong hızla kollarındaki sargıları çıkartmış bağırmaya başlamıştı. Beklediği manzara bu olsada hala sevgilisinin böyle bir şey yaptığına inanmak istemiyordu.
"Bunu sana kim yaptı?"
"Kimse ben sadece-"
"Sen sadece ne Doyoung bunu kendi nasıl yaparsın ya sen Jonghyun hyungu hiç mi düşünmedin ya Key hyungu, o aptal Jaehyun'u. Beni ya, beni neden hiç düşünmedin."
"Neler hissettiğimi bilmiyorsun bana bağırmayı kes Taeyong."
Doyoung sinirle telefonunu almış dış kapıya doğru yürümeye başlamıştı Taeyong ile kavga etmek istemiyordu hatta bu konuyu hatırlamak bile istemiyordu.
Taeyong kapıya sinirle giden küçüğünü omzundan yakalamış sertçe içeri geri çektikten sonra bütün kapıları kilitlediğine emin olup kendisine şaşkınca bakan Doyoung'ı görmezden gelerek kanepeye uzanmış telefonuyla ilgilenmeye başlamıştı.
Doyoung bir süre ayakta öylece dikildikten sonra Taeyong'u gerçekten üzdüğünü fark etmiş ilgisini çekmek ve özür dilemek için yanına oturmuştu.
Taeyong yanına oturan bedenle bir an gözlerini telefonundan kaldırsada dikkatini hemen tekrar telefonuna yöneltmişti. Doyoung kafasını yavaşça Taeyong'un omzuna yaslamış küçük parmaklarıyla Taeyong'un bütün dikkatini verdiğini düşündüğü telefonun ekranını kapatmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
01:27
RomanceDoyoung her gece saat 01:27'de Taeyong ile konuşurdu. Ta ki arkadaşlıklarının son kullanma tarihinin çoktan geçtiğini fark edene kadar. ⋆⁺₊⋆ yongyoung⋆⁺₊⋆ 27 Ocak 2022