⋆⁺₊⋆Fools ⋆⁺₊⋆

48 2 0
                                    




Gün Doyoung için oldukça sıradan geçmişti. Arkadaşlarıyla zaman geçirmiş derslere girip çıkmış ve mümkün olduğunca Taeyong'u düşünmemeye çalışmıştı.

"Doyoung gelmiyor musun hadi derse geç kalıcaz."
"Bir daha ölürüm de o kadının dersine geç kalmam pis vicdansız alt tarafı yirmi beş dakikacık geç kaldım niye bağıra bağıra rezil ediyorsun beni. "
"Her şeyi abartma Woo . Ayrıca sen derse değil sınava geç kalmıştın ve yirmi beş dakikacık falan da değildi sen geldiğinde son iki dakika kalmıştı."
"Defterimi almayı unutmuşum siz gidin ben yetişirim."

Böylece Doyoung tekrar dolabına dönmüş ve defterini alarak hala kavga ederek onu bekleyen arkadaşlarının yanına gitmek için merdivenlere doğru ilerlemişti. Doyoung bakışlarını ayaklarından bir anlığına bile olsun çekmeden merdivenleri birer birer çıkmaya başlamış son basamaklara geldiğinde ise sertçe bir bedene çarpmış, kafasını bile kaldırmadan soğuk bir özür mırıldanmıştı.

"Affedersin önüme bakmıyordum." Karşısındaki bedenden  herhangi bir cevap beklemeden merdivenleri çıkmaya yeltenirken ise kollarında hissettiği hafif ve soğuk ellerle, arkasını dönerek çarptığı kişiye bakmak zorunda kalmıştı.

"Seni özledim."

Sessizlik. Doyoung ağızını bile açmadan boş gözlerle bir süre karşısındaki uzun bedenin gözlerine bakmış, gözleri bir süre büyüğünün yüzünde dolanmış bir kaç saniye de olsa Taeyong'un yüzündeki minik yarayı izlemişti.

"Gerçekten özledim. Seni bir karar vermeye zorlamak istemiyorum ama daha ne kadar zamana ihtiyacın var? Ne kadar daha düşünüceksin?"

"Bilmiyorum, Senden düşünmek için zaman istedim kafamı boşaltmaya ihtiyacım var beni zorlayamazsın gitmem gerek arkadaşlarım beni bekliyorlar." Doyoung'ın başta kısık ve pürüzlü gelen sesi gittikçe aceleci olmuş gözleri bir çıkış arıyormuşçasına etrafta dolanmaya başlamıştı. Sonunda elleriyle oynamaktan vazgeçerek koşar adımlarla merdivenlerden çıkmaya devam etmişti.

⋆⁺₊⋆

"Nerde kaldın tavşancık seni bekliyorduk. Sen gittiğinden beri Sunwoo bir saniye bile susmadı."

"Şey yolda fizikçiyi görmüştüm ödev hakkında konuştuk biraz. Siz neyden bahsetiyordunuz?"

"Akşamki maç. Bir türlü Yuta'yı gelmeye ikna edemedik."

"Hansol haklı tavşan çöreğim inat etti Osaka kekosu gelmek istemiyormuş."
"Nereye gelmek istemiyormuş?"

"Maça, maçı izlemeye."

"Peki sen gelicek misin Dodo?"

"Hayır, yani bilmem belki."

"Hadi ama Doyoung hepimiz orada olucaz tek başına evde mi oturucaksın?"

"Yuta'nın da gelmeyeceğini sanıyordum aslında."

"Gelicek sadece naz yapıyor ayrıca Hansol, Yuta senin sevgilin değil mi git Japonunu ikna et."

"Hem orda sadece Taeyong olmayacak ki  diğer arkadaşların da orda onları desteklemek için gel."

"Olayın Taeyong ile ilgisi yok sadece gelmek istemiyorum sıkıcı olacağına eminim."

"Hım hım tamam tavşancık biz inandık sıkıcı olucağına sen kendini ikna etmeye çalışmaya devam et."

"Peki gelirim ama sadece Yuta'yı da gelmeye ikna ederseniz gelirim."

"Niye göbek bağınız beraber mi kesildi?"

"Sus Hansol kıskançlık yapma. Sen de o işi bana bırak tavşanım ben hallederim."

01:27Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin