20.

183 15 29
                                    

"Gökyüzü çok güzel."

"Evet..."

Her ikisi bu duruma nasıl geldiklerini bilmiyorlardı. En üst katta oturmuş, gökyüzünü izleyerek şarkı dinliyorlardı.

Ve Shulan Changbin'e nasıl hayır diyememişti merak ediyordu.

Pembe ve tonlarına boyanmış gün batımındaki gökyüzü en az ona bakan Changbin kadar mükemmeldi. Rüzgar esmeye başlamıştı. Hafif rüzgar tenlerine dokunmuş ve onlara rahatlık vermişti. Ve yine yağmur yağmaya başlamıştı.

Ama bu yağmur çok farklıydı.

Bu yağmur tamamen farklıydı. Küçük damlalarla yağıyordu, sanki insanları rahatsız etmek istemiyordu.

Batan güneş, pembe ve mavi tonlarındaki gökyüzü, hafif rüzgar ve yağmur...Tanrı yine en güzel tabloyu yaratmıştı. Ve bu tablonun esas kahramanı Changbindi.

Gözlerini kapamış rüzgarı hissetmeye çalışıyordu. Kirpiklerine düşen yağmur damlaları onu gülümsetmişti.

Onu izleyen Shulan'ı farketmemişti bile.

Seni etkisi altına aldı, ben öldüğüm o an.

Bu kadar güzel olmak için Tanrı'yla anlaşma mı yaptın?

Çok güzelsin, dile getiremeyeceğim kadar hem de.

İzin verseydin yıllarca güzelliğin karşısında ağlardım, uyumadan ay ışığının teninle o mükemmel uyumunu izlerdim her gece. Senin kadar mükemmel bir tablo yapmak isterdim, portreni çizmek isterdim senin kadar güzel olmayacağını bilerekten. İzin verseydin, eğer izin verseydin tüm hayatımı senin güzelliğini ifade eden bir kitap yazmaya harcardım.
Biliyor musun? Ağladığını gördüyün an bu hayattan nefret ettim, "ukala". Bu gerçekten sen misin?
Beni etkileyen, değerli gülümsemesi ve hassas kalbiyle tüm gün aklımda dolaşan...Bu sen misin "ukala"?

Kafasını ona çevirdiğinde bile onu izlemeyi kesememişti Shulan. Şimdi herşey karşılıklıydı. Bakışlar, kalp ritimleri ve fikirleri.

Ben sana kadar sevgi nedir bilmemişim.

Sana nefret ediyorum, Wong Shulan. Seni seviyorum, Wong Shulan. Seni sevdiğim için kendime de nefret ediyorum, Shu...

Neden beni kendine aşık ettin? Neden bu kadar mükemmelsin? Bana nefret etme. Ben sana etsem bile bana nefret etmr. Bana nefret etmen sadece canımı acıtmaz, beni yıkar, bin parçaya ayırır. Bin parça.

Kalbimi aldın, şimdiyse onu kırıyorsun. Bana böyle güzel bakma, ağlaya bilirim.

Sevgi gerçekten kötü birşey. Sana nefret etseydim eğer, böyle olmayacaktı. Seni sevdiğim için acı çekiyorum.

Shulan sanki Changbin'in fikirlerini okuyormuş gibi düşüncelerine cevap vermişti.

Beni sevmeni ben söylemedim. Seni sevmemi de sen söylemedin.

arkadaşlar grace dinleyerek çok romantik şeyler yaza biliyormuşum amk

medyada ki fotoğrafo bizim bahçede çektim çalmayınız:D

A Soulmate Who Wasn't Meant to be , Seo ChangbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin