Keyifli okumalar. Facebook grubumuza katılmayı unutmayın. Face de Gözde Dimdik Hikayeleri olarak bulabilirsiniz. :) <3
Uzun bir yürüyüşün ardından yorulan Yaprak'ın adımları yavaşladı. Dizlerini bükerek ellerini diz kapaklarına koydu ve nefes alış verişine devam etti. Üşümekten kıpkırmızı olan ve donduğunu düşündüğü burnunu oynattı. Az da olsa hala hissediyordu. Önünde yürüyen ve etrafı süzen Kuzey'e baktığında durumdan hiç şikâyetçi olmadığını görebiliyordu. Sinirle iç çekti. Kuzey'in ilerlemeye devam ettiğini ve arayı açtığını görünce doğrulup peşinden gitmek için bir adım attı. Yetişmek için ani bir hakaret yaptığından ayağı kaydı ve yerin soğuktan dolayı buz tutmuş kısmına düştü. Ağzından acı dolu bir çığlık kaçtığında Kuzey'i durdurmayı başarmıştı ama sonuç kendisi için kötü olmuştu. Bacağının üstüne düştüğü için incitmiş olmalıydı. Kuzey, geri dönüp Yaprak'ın yanına geldi hızla.
"Ne oldu? Ya bir kıpırdamadan dursana! Canın acıyor işte!" Yaprak, elini yumruk yaparak Kuzey'in göğsüne vurdu sertçe.
"Elinin körü oldu! Düştüm işte senin yüzünden! Ne işimiz var çiftliğin tepelerinde?"
"Suçu benim üzerime atma! Senin hatan!" derken Yaprak'ın bileğine dokundu ve genç kız acıyla bağırdı. Gözlerinin dolduğunu görünce içi sızladı. Onu buralara kadar peşinden sürüklemeseydi şimdi canı yanmayacaktı. Zaten ne işleri vardı ki burada? Tamamen genç kıza olan inadı yüzünden yapmıştı. Onunla birlikte vakit geçirmek istiyordu ve onu sinirlendirmek kendisine keyif veriyordu. Yaprak'ın sinirlendiğinde nefesle şişirdiği yanaklarını, söylediklerine gözlerini devirişini çok seviyordu. Bunlar Yaprak'a zarar verecekse yaptığı yanlıştı. Onunla ne zaman vakit geçirmek istese ona zarar mı verecekti? Bunu istemiyordu.
Ayağa kalkıp etrafı süzdü ve geri dönüş yoluna baktı. Yaprak, bu şekilde yürüyemezdi. Onu çiftlik evine kadar taşımak istese de yapamazdı. İç çekip, yerde oturan genç kıza çevirdi bakışlarını. Yardım için birilerini arayabilirdi ama bu geziyi planlamadığı ve hemen döneceklerini düşündüğü için telefonunu yanına almamıştı.
"Telefonunu alabilir miyim? Yardım için birilerini aramam gerekecek."
"Yanıma almadım." Niye kendi telefonunu kullanmıyordu? Tahmin ettiği şeyin olmamasını umarak şüpheli bir bakışla sordu. "Lütfen, yanında telefonun olduğunu söyle." Kuzey'in sessizliği ile avucuna hızla topladığı karları ona fırlattı.
"Geri zekalı!"
"Ne var? Gerek duymadım. Sen neden almadın?"
"Montumun cebi yok!"
"Cepsiz mont olur mu? Çok saçma! Çok mu aradın almak için?"
"Şimdi sen saçma dedin ya daha çok sever oldum bu montu." Kuzey'in yeşil rengi gözleri sinirlendiğinden daha koyu bir renk almıştı. İki dudağını birbirine bastırdı sakinleşmek için. Yaprak kadar kendisine de kızıyordu. Eğer son anda yürüyüş planı yapmasaydı bu durumda olmayacaklardı. Az önce Yaprak'ın canını yaktığı için üzülmüş müydü? Şimdi ise sinirden kuduruyordu. Bu kız sayesinde anlık duygu değişimleri yaşamaya başlamıştı ve bu hiç iyi değildi.
"Buradan kurtulmak için bana muhtaç olduğunu unutma ve diline hakim ol." Yaprak, Kuzey'in sözlerinden sonra susmayacaktı elbette. Onun yüzünden burada ve bu halde değil miydi? Şimdi suçlu kendisi mi olmuştu? Hem de telefonunu yanına almadı diye. Kendisinin bu gezi planından haberi yoktu ki yanına telefonunu alacaktı. Ama Kuzey, bu planın sahibiydi ve telefon alma düşüncesi onun aklına gelmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hazan Yaprakları
Romance"Ben seni hiçbir bahar çiçeğine değişmem, Yaprak." Bir yanda sonbaharın hazanı olan, baştan aşağı hüzne bulanmış Kuzey; diğer yanda tüm olumsuzluklara rağmen hazana gönlünü kaptırmış, onun çekimine karşı koyamayan Yaprak... Kuzey'den gelen sert rüzg...