SADECE UYUYACAĞIZ

24.6K 1.2K 87
                                    

Keyifli okumalar. Umarım beğenirsiniz. Bölüm sonu notuna bakmayı unutmayın. Bölümden ithaf verilmiyor ama ithaf isteyen herkese gelsin bu bölüm. :)

***

"Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse..."

***

Duygu eve gittiğinde akşam yemeğine kadar odasından çıkmamış, akşam yemeğinde ise ihaleyi kaybettiklerini babasına anlatırken büyük zorluk çekmişti. Eren, çok sinirlenmesine rağmen kızına hiçbir şey dememiş tüm akşamı sessiz geçirmişti. Duygu, her ne kadar kötü bir söz duymasa bile babasını üzdüğü ve işi beceremediği için mutsuzdu. Eren'in sinirli olduğu zamanlar kırmamak için sessiz kaldığını biliyordu ve bu sessizliğe daha fazla dayanamağı için yarın yola çıkacağı iş seyahatini bahane ederek erkenden odasına çekildi. Bu sefer iş yapacakları şirket sahibiyle anlaşmayı imzalayıp sorunsuz eve dönmeyi ve babasını sevindirmeyi istiyordu.

Yatağına yatalı yarım saat olmasına rağmen gözüne uyku girmiyor ve yarın Serkan ile Bursa'ya gidecek olması canını sıkıyordu. Yaşadığı olumsuzluklardan dolayı babasına itiraz edememiş, kabul etmeye mecbur kalmıştı.

Nişanlı bir adamın, uykusunu kaçırması, gözlerini kapattığında onunla yaşadıklarını tekrar yaşıyormuşcasına hissetmesi kendini bir felakete doğru sürüklüyor demekti. Serkan hayatına girdiğinden beri bir tane erkekle bile konuşmak istemiyor, onların aramalarına veya mesajlarına geri dönmüyordu. Kabul etmek istemese de Serkan'dan etkileniyordu.

Her zaman istediklerini elde etmeye çalışır ve başarırdı ama bu kez durum çok farklıydı. İnat ve geçici heves uğruna nişanlı bir adamı ayartacak kadar düşmemişti.

Ya Serkan geçici bir heves değilse?

İç sesiyle birlikte kaşlarını çattı. Serkan, yıllarca beklediği, aşkını tereddütsüz sunacağı bir adam değildi. Hayallerinde can verdiği adam ile Serkan arasında çok fark vardı. Üstelik Serkan'ın kendisine karşı bir şeyler hissetmediğini biliyordu. İlk öpüştükleri gün yüzüne bağırarak nefretini kusmuştu. Aklına yine o gün geldiği için gözlerini devirdi.

Aklından hiç çıkmıyor ki!

"Saçmalama!" dedi iç sesiyle kavga ettiğinin farkında olmadan. Tamam, birkaç kez aklına gelmiş olabilirdi ama sürekli aklında değildi. O kırmızı dudaklarını, kendine çeken mükemmel kokusunu, içini donduracak kadar soğuk ve sert bakan bakışlarını düşünmüyordu.

Deli gibi özlediğini biliyorum. İç sesini kandıramazsın, itiraf et!

"Lanet olsun!" dedi kucağında sarıldığı yastığa vurarak. Müştemilata gidip, şu an sarıldığı yastık yerine Serkan'a sarılmak istiyordu. Burnuna bir an onun kokusu dolmuş gibi hissetti. Nasıl bir adamdı bu? Beyni ondan uzakta durmasını söylerken neden yapamıyordu? Duygu'yu ona karşı çeken şey neydi? Güzel bir kadındı ve isterse en az Serkan kadar yakışıklı bir erkek bulabilirdi ama istemiyordu. Onun gözlerine baktığında, tenleri birbirlerine değdiğinde hissettiklerini başka kimsede hissedemiyordu.

Adını koyamadığı bir şey vardı. Gözlerini kapattığında kaç senedir hayallerinde canlandırdığı adam, yerini lacivert, sert bakışlı bir adama bırakıyordu. Daha sevgi dolu, aşkı gözlerinden taşan bir adam isterken neden tam tersi kendisini üzen birine kapılıyordu.

Tutku.

İç sesi haklı olabilir miydi? Ona karşı hissettiği bu şey tutku muydu? Odanın fazla sıcak olduğunu hissettiğinde yatağının hemen yanında olan pencereyi açtı. Rüzgar'ın esip tenine değişiyle titredi ve gözlerini yumdu. Önüne düşen saçlarını itip, kulağının arkasına yerleştirirken Serkan'ın bahçede telefonla konuştuğunu fark etti ve gülümsedi. İlk defa bu kadar şen bir kahkaha attığını duyunca gecenin bu vaktinde kiminle konuştuğunu merak etti. Aklına ilk gelen nişanlısı olduğunda hemen yüzündeki tebessümü bozuldu. Hissettiği sızıyla kalbinin üzerine elini koyarak kendini yatağa bıraktı ve sinirden hızlanan kalp atışlarını düzenlemeye çalıştı. Bursa'da Serkan'ı görmezden gelirse çok iyi olurdu yoksa orada geçirecekleri iki gün kendisine zehir olacaktı.

Hazan YapraklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin