Yaprak, iki kızın bakışları altında tedirgin bir şekilde tırnaklarıyla uğraşıyordu. Yeni soyulmaya başlamış ojelerini kazıyarak çıkarmaya çalışıyordu. Karşısında Burcu ve Gaye vardı. Ezeli iki düşman. Aradan yıllar geçmesine rağmen ikisi hiç anlaşamamıştı. Biri ak dese diğeri doğru olmasa bile kara der, inadını sürdürürdü. Bu anlaşmazlığın nedeni ikisinin de çokbilmiş ve inatçı olmalarıydı. Birbirlerine çok benziyorlardı ama ikisi de kabul etmiyordu. Tanıştıkları ilk günden girdikleri iddia yüzünden birbirlerinden haz etmemeye başladılar. Şimdi ise onları bir araya getirecek büyük bir sorun vardı. Sessizce Yaprak'ın karşısında oturuyorlardı. Genç kız bunun fırtına öncesi sessizlik olduğunu hissediyordu. Karşılaşacağı tepkilerden deli gibi korkuyordu.
" Beni bununla yan yana getiren konu nedir, Yaprak?" dedi Gaye, sert bir bakış atarak.
" Ne ukala kızsın sen? Ben seninle yan yana durmaya bayılıyorum sanki."
"Kapı orada canım, gidebilirsin." ikisinin tartışmaya başlamasıyla Yaprak, gözlerini devirdi. Müdahale etmezse ikisi de yorulana kadar susmazdı. Hiç yorulmayacakları için böyle bir şeyin imkânsız olduğunu biliyordu.
"Kızlar." dedi sesini yükselterek. İkisi de anında susmuş ve bakışlarını Yaprak'a çevirmişlerdi.
"Yaprak'ın sesi yükseldiyse kesin ciddi bir sorun vardır." dedi Burcu. Gaye'de ona katıldığını belli ederek başını salladı. İkisi de tekli koltuklara oturup bütün ilgilerini arkadaşlarına verdiler.
"Başla." Yaprak, Gaye'nin sözüyle derin bir nefes aldı.
"Sorun ben ve Kuzey." İlk cümleden sonra duraksayıp tepkilerini ölçtü. İkisinin de aynı anda kaşları havalanmış, anlatmaya devam etmesini bekliyorlardı.
"Birlikte çok güzel günler geçirdik. Onun yanında kendimi özgür hissediyorum. Huzurluyum. Beni düşünmesi çok hoşuma gidiyor. Kalbimi kırdığında çok güzel telafi etti. " Gülümseyerek çantasından Kuzey'in aldığı pinokyoyu çıkardı. " Güzel hediyeler aldı. Onu seviyorum ama bunu söylemeye gücüm yetmiyor. Bazen içimdeki her şeyi tek tek anlatasım geliyor. Ne olacaksa olsun diyorum. Ama saniyeler sonra bu cesaretim sönüyor. " Başını yere eğip iç çekti. " Ben ne yapacağım kızlar?"
" Manyak mısın?"
"Saçmalıyorsun!" Burcu ve Gaye aynı anda yüksek sesle tepkilerini verdi. Ama ikisinin de savundukları şey her zaman ki gibi ayrı şeylerdi. İlk söze başlayan Burcu oldu.
" Seni en başından beri uyarıyorum ama beni dinlemiyorsun. Ne kadar imkânsız bir şey istediğinin farkında mısın? Kuzey'le olmaz, Yaprak. Bu... Bu aşkın bataklıktan farkı yok. Ne kadar çırpınmaya çalışırsan çalış sonuç aynı olacak. Bu aşkın acısıyla boğulacaksın."
Burcu'nun sözlerinden sonra içindeki küçük bir umutta söndü. Haklıydı. Kuzey'e ulaşmak imkânsızdı. Ne bu sevginin karşılığı vardı nede aileler izin verirdi. Bu aşkı ömür boyu kalbinin derinliklerinde yaşamak zorundaydı.
"Kızın aklını saçma fikirlerle bulandırma, Burcu." Parmaklarını Yaprak'ın gözlerine yakınlaştırıp şıklatarak dikkatini çekmeye çalıştı. " Hey, bana bak! Onu dinleme. İmkânsız diye bir şey yoktur, az çabalamak vardır." Gaye'nin uydurduğu bu söz ile Burcu gözlerini devirdi. " Bal gibide olur kuzum. Gerçek aşkın önünde kimse duramaz. Tek yapman gereken iki kelime söylemek. Sonsuza kadar içinde acaba beni seviyor mu şüphesi ile yaşamak yerine ret edilmeyi tercih etmelisin. Her ikisi de sana yeterince acı verecek. Ama en azından elinde bir sebep olacak."
Gaye'de haklıydı. Ömür boyu bu şüpheyle yaşayacak kadar güçlü müydü? Ya söyleyemediği için yaşayacağı mutluluk elinden kayıp giderse? Kuzey'i bunun yüzünden kaybetmek istemiyordu. Ama ret edilme acısı daha baskın olursa diye korkuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hazan Yaprakları
Romance"Ben seni hiçbir bahar çiçeğine değişmem, Yaprak." Bir yanda sonbaharın hazanı olan, baştan aşağı hüzne bulanmış Kuzey; diğer yanda tüm olumsuzluklara rağmen hazana gönlünü kaptırmış, onun çekimine karşı koyamayan Yaprak... Kuzey'den gelen sert rüzg...