"Ben geldim." diye seslendi Melisa, kapıyı kapatıp içeriye geçerek. Elindeki paketleri salona bıraktı ve mutfağa yöneldi. Alev, ortalıklarda gözükmüyordu. Ya odasındaydı ya da dışarıdaydı. Mutfaktan çıkıp merdivenlere ilerlediği sırada aşağıya inen ağabeyini gördü. Yanına ilerleyip yanağından öptü ve sarıldı. “Hoş geldin.""Neredesin sen?" diye sordu, Kuzey. Kısa tutmuştu sarılma işini ve hemen çekilip çatık kaşlarla kız kardeşine bakmıştı.
"Alışverişe çıktım. Evin yakınlarındaydı ve bende dayanamadım." dedi tatlı bir şekilde gözlerini kırpıp gülümseyerek. “Çok güzel şeyler aldım hem sana hem de Yaprak'a." Kuzey'in kaşları havaya kalktı ve Melisa’nın çekiştirip salona getirmesine izin verdi.
"Yaprak mı?" diye sorduğunda Melisa, poşetlere yönelmiş hediyeleri bulmayı çalışıyordu.
"Evet, tatlı kız."
"Sevdin yani Yaprak’ı, öyle mi?"
"Sevdim tabiiki de. Nasıl?" poşetten yeşil bir bluz çıkardı ve ağabeyine doğru tutup gösterdi. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.
"Güzel." dedi Kuzey, sadece bu durumu beğendiğini belli ederek. Aklı hala Melisa’nın Yaprak'la ilgili düşüncelerindeydi.
"Bir dahaki buluşmamızda vereceğim. Ne zaman bulaşacağız?" Bunu Kuzey'de bilmiyordu. Çünkü Kuzey bile Yaprak'ı çok zor görüyordu. Yaprak her zaman halasının evine gelmiyordu. Kendisi oradayken Yaprak olmuyordu veya Yaprak oradayken kendisi olmuyordu. Ve bütün gün o evde duramadığı için bekleyemiyordu.
"Bilmiyorum." dedi Kuzey, düşünceli bir şekilde. Yaprak’la vakit geçirmek güzeldi ve yine Melisa’yı bahane edebilirdi. Kardeşinin, Yaprak’ı sevmesine sevinmişti.
"Yeşilin ona çok yakışacağını düşünüyorum." dedi paketine yerleştirerek bluzu. Kuzey’de öyle düşünüyordu. Hatta Yaprak'a bütün renklerin yakıştığını düşünüyordu. Öyle cıvıl cıvıldı ki ışığını hiçbir renk söndüremiyor, her renk ayrı bir ışık katıyordu sanki ona. “Bugün, Yaprak’ı gördüm." düşüncelerinden sıyrıldı bu sözlerle.
"Nerede?"
"Alışveriş merkezindeydi. Yanında..." söyleyip söylememek arasında kararsız kaldı. Âmâ bunu saklamak istemiyordu ağabeyinden. “Kardeşlerinle tanıştım ağabey."
"Kiminle?" diye sordu tekrar biraz fazla çıkan sesiyle. Yanlış duyup duymadığını düşünüyordu.
"İpek, Burcu ve... Imm.." biraz düşündü. "Umut. Evet, Umut'la tanıştım. Yaprak tanıştırdı bizi." Aklına Umut'a rezil olduğu an gelmişti. Onun yabancı dil bildiğini bilmiyordu ve ona hakaret ettiğini anlamıştı, Umut. Utanarak kaçar gibi ayrılmıştı yanlarından. “Umut çok uyuz. Ağabey, onunla anlaşamıyor musun?"
Kuzey, kızgınlıkla kalktı koltuktan ve kapıya doğru ilerledi. Kendisi Melisa’yı onlardan uzak tutmaya çalışmıştı ama Yaprak her şeyi mahvetmişti.
"Nereye?" diye soran Melisa’ya döndü.
"Sen, beni bekle ve sakın evden çıkma!" dedi sinirle ve evden ayrıldı.
...
Yaprak, çalan telefonuyla kalabalıktan uzaklaşıp koridora ilerledi. Arayanın Kuzey olduğunu gördüğünde hem şaşırmış hem de sevinmişti. Boğazını temizleyip, bir süre bekledikten sonra açtı telefonu. “Efendim."
"Neredesin?" bu kadar sinirli beklemiyordu Kuzey’i. Ses tonundan bile anlamıştı onun bir şeylere kızdığını. Gülümseyen yüzü asıldı anında. Daha fazla bekletmeden cevapladı Kuzey'i.
"Halamlardayım. Sizin evdeyim yani." Kuzey'i görmeye gelmişti ama onun evde olmadığını görünce üzülmüştü. Kuzenleri yanındayken Melisa’ya da soramamıştı.
"Koruluğa gel. Acil." aniden kapanan telefonla kaşlarını çattı. Uzaklaştırıp ekrana baktı bir kez daha. Kuzey’in kendisine kızdığını düşünüyordu ama nedenini bulamadı. Saatine çevirdi gözlerini, dokuza geliyordu. Konuştuktan sonra eve geçmeyi planlayıp salona ilerledi. Herkese kısaca veda ettikten sonra çantasını ve ceketini alıp kapıdan dışarıya çıktı. Etrafı süzüp koruluğa doğru ilerlemeye başladı. Esen rüzgârla üşüdüğünü hissettiği için bir yandan da ceketini giyiyordu. Koruluğa vardığında karanlıkta Kuzey'i aramaya başladı.
"Arkandayım." Yaprak, korkuyla yerinden sıçrayıp arkasına döndü. Akşamları buraya gelmeyi sevmezdi. Çok karanlık ve ürkütücüydü. Kuzey, yaklaştıkça yüzünü daha net görmeye başladı. Yüzünü asmış, kaşları çatık bir şekilde kendisine ilerliyordu. Onun kızgın olduğuna emin oldu. Kuzey, yanına geldiğinde tebessüm etti.
"Korktum." diye mırıldandı. “Neden burada buluştuk?"
"Neden yaptın bunu? Sana Melisa’yı onlardan uzak tutmak istediğimi söylemiştim." Kuzey'in, Melisa'nın diğerleriyle tanıştığını öğrendiğini anladı. Bu kadar sert bir tepki beklemiyordu. Ses tonuyla ürpermişti adeta.
"Niye bu kadar kızdığını anlamadım."
"Bana sormadan böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Ben bile tanıştırmaktan kaçınırken sen, bana sormadan nasıl buna cesaret edebilirsin?" Bir adım geriledi, Yaprak. Duyduklarıyla alnını kırıştırdı. Kuzey’in her bir sözüyle küçüldüğünü hissetti karşısında. Sadece durumu kurtarmaya çalışmıştı ama anlaşılan daha da batırmıştı.
"Bu tanışma bir gün olmayacak mıydı zaten?"
"Bunun ne zaman olacağına ben mi karar vermeliyim sen mi?"
"Sen, benim bunu isteyerek mi yaptığımı düşünüyorsun?"
"Soruma soruyla karşılık verme, Yaprak. Sadece sorduklarımın cevabını istiyorum. " Daha önce hiç bu kadar köşeye sıkıştığını hissetmiyordu genç kız. Yanlış yapmadığını düşündüğü halde Kuzey'in tavırları tam tersini işaret ediyor ve bu kendisinde suçluluk duygusu yaratıyordu.
"Ben sadece durumu kurtarmaya çalıştım. Melisa'yı orada görünce onu üzecek bir yalan söylemek istemedim, Kuzey."
"Sana güvenmiştim, Yaprak." dedi Kuzey, başını iki yana sallayarak. Sesinde hayal kırıklığı doluydu. Yaprak, bu cümleyle daha da yıkıldı. Kuzey'in kendisine olan güvenini yıkmıştı. Kuzey’in belki de en önemsediği şey buydu. Hayatı boyunca güvenebildiği çok az insan vardı ve kendisi de buna dâhildi. Ama Yaprak, bunu elinde tutamamıştı. Her zamanki gibi her şeyi batırmıştı.
Konuşmadan önce yutkundu. “Ben, bir gün tanışacaklarını düşündüğüm için gizlemedim. Hem belki sende bu yükten kurtulurdun ve..." titrek sesiyle söylediği sözler yarıda kesildi o an.
"Bırak da buna ben karar vereyim. Bir daha sakın hakkın olmayan şeylere burnunu sokma. “Kuzey’in sert sesinden çıkan sözcükler kendisini korkuttu o an. Havanın soğukluğundan mı yoksa Kuzey'in sert sözlerinden mi etkilendiği için bu kadar titriyordu bilmiyordu. İçinden bir yerlerin sızladığını hissetti. Gözleri dolmuştu ve ağlamamak için dişleriyle dudağını sıkıyordu. Kalbinin ilk defa bir sözle bu kadar çok incindiğini fark etti. Kırgınlıkla bakan gözlerini çekti Kuzey’den. Başını yere eğip akan tek damla yaşı gizledi.
"Özür dilerim. Sadece yardım etmek istemiştim." cümlesini bitirir bitirmez çantasının kulpunu sıktı sinirini boşaltmak istercesine. Arkasını dönüp Kuzey'den kaçarcasına uzaklaştı. Kuzey, söylediklerinin ağırlığını çok sonradan fark ettiğinde pişman oldu. Arkasından gitmek istedi ama bir adım attığında Yaprak'ın hızlanan adımlarıyla vazgeçip durdu. Dişlerini sıkarak, ellerini saçlarına geçirip karıştırdı sinirle. Yaprak’ın üzgün halini yeni yeni fark ettiğinde içindeki pişmanlık duygusu kavruldu. Arkasındaki ağaca dönüp başını yasladı ve yumruk yaptığı elini vurdu art arda.
"Salaksın sen, Kuzey. Süzme bir salak!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hazan Yaprakları
Romance"Ben seni hiçbir bahar çiçeğine değişmem, Yaprak." Bir yanda sonbaharın hazanı olan, baştan aşağı hüzne bulanmış Kuzey; diğer yanda tüm olumsuzluklara rağmen hazana gönlünü kaptırmış, onun çekimine karşı koyamayan Yaprak... Kuzey'den gelen sert rüzg...