Biliyorum daha çok yeni bir hikaye ama bölümleri sık sık ekliyorum. Eğer beğendiyseniz bunu belli etmenizi rica ediyorum. Bir sonraki bölümlerde bana yazma isteği olmalı arkadaşlar. Her türlü görüşede açığım. Şimdiden teşekkür ederim. Umarım keyifle okursunuz. :)
Masada büyük bir sessizlik hakimdi. Çatal ve bıçakların tabağa değerken çıkardığı seslerden başka bir ses yoktu. Umut ve İpek durumdan hoşnut olmadıklarını başlarını tabaktan kaldırmadan ifade ediyorlardı. Alper, herkesin durumu nasıl karşıladığını görmek için sürekli birilerini inceliyordu. Betül ise sakin olmaya çalışıyor, Kuzey'in bu olayda hiçbir suçu olmadığını kendisine sürekli hatırlatıyordu.
Diğer kalanlar ise duruma alışmaya çalışıyor, bu nedenle sessiz olmayı tercih ediyorlardı. Ailenin durumu kabullenip kabullenmediğini görmek istedikleri için önce aileden birinin konuşmasını bekliyorlardı. Yaprak, Kuzey'e bakmamaya çalışıyor ama arada kaçamak bakışlarda atmadan yapamıyordu. Burcu ise çekinmeden istediği zaman bakıyordu Kuzey'e. Meraklı kişiliği yüzünden her hareketini izliyordu.
Kuzey, masadaki herkesin bakışlarının üstünde olduğunu fark ediyordu elbette. Ama karşı çarprazındaki kızın kaçamak bakışları onun dikkatini daha çok çekiyor ve eğlenmesine sebep oluyordu. O sırada Yaprak'tan yakaladığı yeni bir bakışla başını kaldırıp baktı genç kıza. Onun çekingen bakışlarını acele ile çekmesine gülümsemeden edemedi.
Keşke masada ki herkes umursamaz davranabilseydi. Onlar yüzünden kendisi daha çok stres oluyordu. Ellerinin içinin terlediğini hissetti. Stresin verdiği bir kuruluk vardı damağında. Ne kadar yutkunsada yetmiyordu. Bu yüzden ikide bir masada bulunan bardağından su içiyordu. Karnına yemekten çok su girmişti. Hiçbir zaman rahat bir hayatının olamayacağını düşündü. Hep diken üstünde olacaktı. Hiç tanımadığı bir ailenin yanında olmak hayata yeniden doğmak gibiydi. Sıfırdan başlamak hiç olmadığı kadar zordu. Çevresindeki insanları düşünmekten, onların kendisine olan yargılarını umursamaktan kendini yıpratıyordu. Bunların hiçbirini çekmek zorunda değildi. Hayat şartları yüzünden bugün, bu masada nefret dolu bakışların altında oturuyordu. Karşısında oturan erkek kardeşinin yerinde kendisi olabilirdi. Rahat bir hayatı olabilir, sevgi dolu bir ailenin içinde büyüyebilirdi. Tüm bunlar olsaydı babasının yokluğunu çekmez, kimse tarafından ezilmezdi.
"Kusura bakma, Kuzey," dedi Betül, gülümsemeye çalışarak. Sarı saçları ve yeşil gözleriyle çok benziyordu annesine bu kadın. Alper'in bunu bilerek mi yaptığını yoksa tesadüf mü olduğunu düşünmeye başlamıştı."Çok ani oldu bizim için. Duruma alışmamız biraz zaman alacaktır elbette." Kuzey, başını sallayarak onayladı. Ne kadar zor bir durum olduğunu anlayabiliyordu. Herkes kendisine önyargılıydı. Ama sonuçta insan yiyecek değildi. Babasının ısrarlarına dayanamamış ve onlarla tanışmak için gelmişti. Zorla yaşamlarına girip kimsenin düzenini bozmak istemiyordu. Türkiye'de ki yaşamını kendi kuracaktı.
"Türkiyeyi nasıl buldun?" dedi Alper, karısının konuşmasından büyük bir güç alarak. Oğluyla arasını iyi tutmak ve özellikle ailesinin, oğlunu benimsemesini istiyordu. Ne kadar zaman alacağı umurumda değildi. Kuzey ikna olduğu sürece herşeyin daha kolay olacağını düşünüyordu. Asıl büyük sorun Kuzey'i ikna etmekti. Bu çatı altında hep birlikte yaşamayı kabul etmeyeceğini söylemişti. Bununla ilgili fikirleride vardı. Ne olursa olsun Kuzey'i yanında istiyordu ama Kuzey'in bambaşka planlarının olduğundan haberi yoktu.
"Annemin anlattığı kadar güzelmiş." Başını dik bir şekilde kaldırmış, gururlu parıltılarla bakmıştı karşısındakilere. Annesinden bahsederken her zaman böyle gururla söyleyeceğine söz vermişti kendisine. Onu unutmaya veya bunlara unutturmaya niyeti yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hazan Yaprakları
Romance"Ben seni hiçbir bahar çiçeğine değişmem, Yaprak." Bir yanda sonbaharın hazanı olan, baştan aşağı hüzne bulanmış Kuzey; diğer yanda tüm olumsuzluklara rağmen hazana gönlünü kaptırmış, onun çekimine karşı koyamayan Yaprak... Kuzey'den gelen sert rüzg...