Merhaba! Umarım bayramınız harika geçmiştir. Benim çok sıkıcıydı ve bölümü yetiştirmeye çalıştım. Umarım beğenirsiniz. Bölümün sonunda tüm okuyucuları ilgilendiren bir duyuru var. Keyifli okumalar diliyorum. :)
İthaf bu bölüm @MenRkoli adlı üyeye yani Merve'ciğime geliyor. Yeni tanıdım ama çok tatlı biri. :)
"Fakat bir kuş kadar özgür olsam yine de camının önünden ayrılmam."
Duygu, yanağına allığını sürdükten sonra hazır olduğuna karar vererek tüm makyaj malzemelerini toplayıp çantasına yerleştirdi. Aynada kendisine son kez baktıktan sonra çantasını alarak merdivenlerden inmeye başladı. İşyerine gidip önemli bir projenin birikmiş dosyalarını gözden geçirmesi gerekiyordu. Geçirdiği trafik kazasından sonra uzun bir süre tatil yapmak istemiş ve işleri boşlamıştı. Şimdi tatili bitirip iş başı yapmanın zamanıydı.
Kahvaltı etmek istemediği için annesinin ısrarlarıyla sadece meyve suyunu içti. Bahçeye çıkıp şoförü Serkan'ı aramaya başladı. Bahçede bulamayınca arabaya yaklaşıp gelmesini beklemeye başladı. Telefonla ilgileniyormuş gibi yapsada aklı ondaydı ve gözleri sürekli kaldığı müştemilattaydı. Üşümeye başlayıp aramaya karar verdiğinde Serkan müştemilat kapısında görünmüştü. Ona kızmak için kendini hazırladığında Serkan'ın ardından kapıdan çıkan kızıl saçlı kadınla neye uğradığını şaşırdı. Tek kaşı havada onların birbirine sarılmasını izliyordu.
Kadını baştan aşağı göz süzgecinden geçirmeye başladı. En az kendisi kadar bakımlı gözüküyordu. Bir yetmiş boylarında, zayıf sayılabilecek kiloda güzel bir kadındı. Üstelik kızıl saçları tenine çok yakışıyordu. İçinde oluşan kıskançlıkla ne yapacağını bilemedi. Seslenmek için ağzını açtığında önce kısılan sesini açmak için iki kere öksürdü.
"Serkan Bey, sabaha kadar sizi bekleyecek halim yok. İşe geç kalacağım." seslenmesiyle ikisi de Duygu'ya dönüp baktı. Tekrar birbirlerine dönüp sıkıca sarıldılar ve Sarp, kızı çıkışa doğru geçirdi. Ardından koşarak arabanın yanına gelip Duygu'nun binmesi için kapıyı açtı. Duygu, sert bir bakış attıktan sonra arabaya bindi. Sarp'ta bindikten sonra arabayı çalıştırarak yola koyuldular.
Duygu, kızıl saçlı kadını sormamak için içinde büyük bir mücadele veriyordu. Eğer sorarsa kıskandığı belli ederek Serkan'a büyük bir koz vermiş olacaktı. Hem o kadın kendisini neden ilgilendiriyordu? Evet, ilgilendirmesi için bir neden olmadığı için sormayacaktı.
Acaba kendisini reddetme nedeni bu kadın mı diye düşünmeden yapamadı. O zaman öpüşürken neden karşılık vermişti? Bir sevgilisi olduğunu bilseydi yaklaşmazdı bile. Birden korkuyla yüzük parmağına çevirdi gözlerini. Bunca zaman hiç bakmak aklının ucuna gelmemişti. Boş olduğunu görünce içi ferahladı ve biraz da tebessüm etti. Sonuçta evli bir adamla yakınlaşmak ve onu istemek çok kötü olurdu ve yaşamak istemezdi.
"Artık eskisi gibi sık görüşemiyoruz." bakışlarını camdan çekip ona baktı. "İşe bırakma ve iş çıkışı saatleri olmasa seni hiç görmeyeceğim bile."
"Şoförünüz olarak zaten en doğalı bu değil mi?" Yine bir cevap bulmuş ve lafı ustalıkla kendisine iade etmişti. Oysa aralarında patron-şoför ilişkisinden daha fazlası vardı. İkisi arasındaki bu çekimi inkar etmesi biraz kırılmasına neden oldu. Bu ukala tavrı oldukça sinir bozucuydu. Onun gibi davranarak, hiç bozmadan sanki aralarında bir şey yokmuş gibi devam etti.
"Öyle tabi. Sevgilin de güzelmiş."
"Sevgilim mi?" Sarp, şaşkın bir şekilde sordu. Yüzünde de şaşkınlığını belli eden bir tebessüm vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hazan Yaprakları
Romance"Ben seni hiçbir bahar çiçeğine değişmem, Yaprak." Bir yanda sonbaharın hazanı olan, baştan aşağı hüzne bulanmış Kuzey; diğer yanda tüm olumsuzluklara rağmen hazana gönlünü kaptırmış, onun çekimine karşı koyamayan Yaprak... Kuzey'den gelen sert rüzg...