Medya: Elyas & Taha - Kendime Gelemiyorum
Arkadaşlar o kadar okuyorsunuz biriniz de çıkıp demedi ki ne çabuk manit oldu bunlar, alındım gücendim vallahi. Aralara birkaç bölüm eklemeyi düşünüyorum haricinde diğer bölümlere ellemeyeceğim. Eklediğim bölümleri de belirtirim yukarıdaki gibi...<3
İyi okumalar🍁❣
ººº
10 dakikadır bulamadığım, ansiklopedi daha şimdiden canımı sıkmaya başlamıştı. Kim bilir araştırma yaparken neler olacaktı? Tarih dersinde, hâlâ sebebini anlamadığım bir şekilde, her yeni konuda sınıftan bir öğrenci görevlendirilir; öğrenci sunum hazırlar, sonra da sınıfa anlatırdı. Öyle de gereksiz bir olaydı yani. Bu gereksiz olayın, yeni konudaki talihlisi de ben olmuştum...Maalesef.
İstediğim ansiklopedileri nerede bulacağımı bilmiyordum. Bırakın nerede bulacağımı bilmeyi, bölümlere ayrılmamış olsaydı tarih kitaplarının yerini bulabileceğimden bile şüpheliydim. Kütüphane ile aram o kadar iyi değildi yani. Kitap okumaktan da hoşlanmazdım zaten.
Bu rafta da olmadığını anlayıp hemen yandaki rafa bakınmaya başladım bu sefer. Biraz oyalanıp, orada da olmadığını anlayınca, son rafa geçtim.
Pes etmemem lazım.
Pes etmemem lazım.
Pes etmemem lazım.
Kütüphanenin çıkışı ne taraftaydı?
Büyük rafın bölümlerinde dolaşan elim, gözlerimin aradığım ansiklopediye takılmasıyla bir iki raf yukarıya çıkmıştı. Boyumun yetmemesine öfkelenirken, derin bir soluk bıraktım. Belki yardımcı olacak bir görevli bulurum umuduyla bakındığım etrafta da kimseyi göremeyince, tekrardan ansiklopediye ulaşmaya çalıştım.
Bir kez daha başarısız olurken, pes etmedim.
Parmaklarımın ucuna yükselerek tekrardan almaya çalıştım. Yine istediğimi alamazken daha fazla uğraşmak istemedim. Eğer almaya çalışırken bir aksilik olup da kafama düşürürsem; beyin kanamasından öbür dünyayı ziyaret etmem olasılıkların içindeydi.
Olduğum bölümden ayrılarak, çevredeki insanlara baktım. Dünya Edebiyatları bölümüne bakınan, hiçte yabancı gelemeyen bedene doğru hızlı ama sessiz adımlarla ilerledim. Daha önce okuldan birini gördüğüne sevineceksin deseler; güler geçerdim ama hayat işte, zordu. Kısa boylulara daha da zor.
Yanına vardığımda beni daha fark etmemişti. Kitaplara öyle bir odaklanmıştı ki kendisine seslendiğimi bile duymadı. En son çare olarak kolunu hafifçe dürttüm. Kitaplara daldığı için korktuğunu yerinde hafifçe sıçramasından anlamıştım. Kasılan yüzü karşısında tanıdık birisini görünce yerini gülümsemeye bıraktı. "Selam."
Gülümseyip cevap verdim. "Selam, nasılsın?"
"İyidir, sen?" iyi olduğumu belirten birkaç kelime zırvalayıp asıl sorumu sormuştum;
"Senden bir şey rica edebilir miyim?"
Ondan bir şey istemek istememe şaşırmış olacak ki kaşları havaya kalktı. Ciddi olup olmadığımı anlamaya çalıştı bir süre ardından da gülümseyerek konuştu. "Yapabileceğim bir şeyse neden olmasın?" Bir baş hareketiyle onayladım.
Bana lazım olan şey uzun boydu. E onda da sürüsüne bereket vardı, daha ne olsun?
"Tarih sunumu için ansiklopedi kullanmam lazım ama benim boyum yetmiyor. Etrafta da hiç görevli yok. Sen alabilir misin?" Sırasıyla yüzünün şekilden şekle girmesine ve gülmemek için yanağının içini ısırmasına şahit oldum. Komik mi kardeş?
"Yerini göstermen yeterli."
Ciddiyetini sonunda toparlayabildiğinde konuşmuştu. Tekrardan başımla onaylayıp geldiğim yere geri yürümeye başladım. Durmamla beraber duran Toprak'a ansiklopediyi gösterdim ve almasını bekledim. Benim bulmak için ayrı, almak için ayrı zaman harcadığım sayfa topluluğunu saniyeler içinde elime vermişti. Boşuna demiyordum ben uzun boy nimettir diye. O kadar uğraşıp almaya çalıştığım ansiklopediyi çocuk tek parmağıyla alacaktı utanmasa.
"Teşekkür ederim."
Önemsiz dercesine kafasını iki yana salladı. "Burada mı çalışacaksın?" Oturduğum masaya doğru giderken cevap verdim. "Ansiklopedileri dışarı çıkarmak yasakmış. Yani mecbur burada çalışacağım." Adım seslerinden beni takip ettiğini anlarken cevap vermesini bekledim.
"Tek mi geldin? Bizimle oturabilirsin istersen?"
Onlar? Başaklardan mı bahsediyordu acaba? Eğer öyleyse olmasa da olur.
"Siz?" Durduğunu fark edip ben de durdum. Geriye dönüp baktığımda Türk edebiyatı bölümünde durmuş eline aldığı kitaba sanki en değerli mücevheri bulmuşçasına bakıyordu. Onun bu haline sırıtıp yanına yaklaştım. Elindeki kitaba baktığımda Kürk Mantolu Madonna olduğunu fark etmemle sırıtmama daha da büyük bir hal aldı.
Ağzının tadını biliyordu kerata.
Kitap okumayı sevmememe rağmen defalarca okumuştum hatta bir ara yeniden başlamayı bile düşünmüştüm ama daha sonra tiyatrosuna gitmek daha mantıklı gelmişti. Sonuç olarak babamdan tiyatro için Poyraz'a ve bana iki tane bilet almasını istemiştim. O da olumlu karşılamıştı.
"Okudun mu hiç?"
"Deli misin sen? Her okuyuşumda, her cümleden yeni bir anlam çıkarıp not aldığım için artık kitapta okunacak yer kalmadı."
"Madem defalarca okudun neden ona kış geldiğinde ceketinin cebinden çıkan paraymış gibi bakıyorsun?"
Söylediğim cümleye oldukça dikkat çeken bir kahkaha attı. Bize dönen bakışların çoğunluğu kınarcasına mırıltılar çıkarıp, önlerine dönmüştü. Geriye kalan azınlık da Toprak'ın özür dilemesiyle önlerine dönmüştü. Ben gülünecek bir şey görmüyordum. Üstelik sözlerimde gayet haklıydım bence.
"İlk baskı bu. Üstelik imzalı. Oldukça değerli yani."
Kitaplardan anlamadığımı anlamış olacak ki iyice açıklamıştı ve bunu zevk alarak yapmıştı. Okumayı gerçekten seviyordu galiba. Ne anlıyorsa...Anladığımı belirtircesine kafamı salladım. "Funda, Furkan ve ben varım sadece."
İlk başta neyden bahsettiğini anlamasam da sonradan 'Siz?' diye bir soru yönelttiğim geldi aklıma. Funda ve Furkan kim tanımıyordum, bizim okulda değillerdi galiba. En iyisi rahatsızlık vermemek. Gülümseyerek cevap verdim.
"Yok, ben hiç rahatsızlık vermeyeyim."
Dünyanın en saçma şeyini söylemişim gibi çatıldı kaşları, ardından kendini hızla toparladı. "Rahatsızlıktan çok iyilik gibi bir şey olur. İki aşk böceğinin arasında tek kaldım. Kusmam an meselesidir."
Küçük bir çocuk gibi arkadaşlarını bana şikayet etmesi komiğime gitmişti. Ayrıca benimle uzun süredir konuşuyormuş gibi samimi davranması da hoş bir özellikti. Her haliyle mükemmel insanlardandı vesselam.
'Peki' manasında kafamı salladım. Ve bu sefer ben onu takip etmeye başladım.
»»————- ★ ————-««
800 kelime...
Nasılsınız dostlar? Umarım iyisinizdir.
Okullar nasıl gidiyor? Benim berbat🤢
Bu bölüm 45 oy alana kadar yeni bölüm paylaşmayı düşünmüyorum. Normalde sınır koyacak birisi değilimdir ama bölüm yeni yayımlandığı için oy farklarının çok olmasını istemiyorum. Umarım beni anlarsınız.
İyi bakın kendinize <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benimle Konuşur Musun? | Texting ✓
Novela Juvenil0543***: Seni sen yapan her zerrene aşığım. [Text ağırlıklı düz yazı] Başlama Tarihi: 04.09.21 Bitiş Tarihi: 10.06.22