Bölüm 23 - Bir İstihbarat Meselesi

260 24 8
                                    

Merhaba dostlar. 🙋🏻‍♀

Merak edip bölüm soranlar için yeni bölümler ile ilgili net bir bilgi vermek istiyorum.

Arkadaşlar, kafama göre düzenleyip paylaşıyorum. Büyük bir kitlem veya düzenli okuyucularım yok. Varsa da ben bilmiyorum. Gerçekten talep olsaydı düzenli paylaşmak için gün belirleyebilirdim. Dolayısıyla bölüm günü henüz yok. Yani ilhamımı dürtüp, beni bölüm düzenlemeye itecek tek şey sıkılıyor oluşum. Bu da artık nadiren oluyor. Evet, kitap burada da final verecek ve kesinlikle basılacak fakat bu ne zaman olur bende bilmiyorum.

Bu bölüme kadar büyük bir hevesle yazdım. Yeri geldi bir bölüm için günlerimi, haftalarımı, sadece bir cümleyi düzeltmek için saatlerimi verdim. Pişman mıyım, asla. Nihayetinde harcadığım vakte değecek bir emelim var. Kitabımı tamamlayıp ileride evladıma hediye etmek niyetindeyim. Bu yüzden paylaşmak için acelem yok. Kaldı ki zaten çoğunuz okuyup geçiyorsunuz. Bu sebeple vicdan yapıp bölümleri aceleyle paylaşmayacağım. Elimde ortalama 10 bölümlük bir taslak mevcut. Onları da kafama göre buraya geçireceğim.

Yeni bölümler ile ilgili meseleyi böylelikle aydınlatmış olayım. Buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim.

Keyifli okumalar... 🌙

Toplantıya havalı bir giriş yaptığımı sanarken, Vita'nın arkamda belirip geçmemi beklemeden sırtımdan itebileceğini ve bütün havamı söndürebileceğini hiç hesaba katmamıştım.

"Öğürüp durma artık, sinirlerimi bozuyorsun!"

"Şerbetliler aşkına! Git... üstünü değiştir. Hepimizi perişan... ettin."

Ve tabi onun bu kadar kötü kokacağı da hesaba katmadığım bir diğer şeydi. Öğürmekten ötürü doğru düzgün carlayamıyordum bile! Koku dayanılmazdı ve benim hiçte hassas olmayan midemi dahi altüst etmişti.

"Bir de gelip... yanıma oturmuş! Kalk!"
"Kalk git!"
"Kalk!"

Öğürmelerim arttıkça sesim daha da tizleşiyordu ve her 'kalk' deyişim bir karganın gaklayışı gibi duyuluyordu. Umrumda mıydı? Asla! Çünkü yediğim içtiğim ne varsa çıkarmak üzereydim. Gel gör ki, Vita hiç oralı olmuyordu. Aiolos ve Damien arada kalmış gibi bir bana, bir Vita'ya bakıyorlardı. Biri bir şey diyecek gibi olsa Vita ateş saçan gözlerini ona dikiyordu. Sadece beni etkilemiyordu o bakışları ve tabi sadece beni duymazdan geliyordu. Dakikalardır öğürüyordum ve cidden artık sınıra yaklaşmıştım.

"Vita, sen gidip üstünü değiştirsen iyi olacak. Bilge Büyücü senden önce gelirse durumu ben... izah ederim."

"Yapma Rosa, sende mi?"

"Özür dilerim... Gerçekten feci halde üstüne sinmiş ve midem artık buna daya..."

Rosamunda cümlesini tamamlayamadan elini ağzına götürüp pencereye koştu. O midesinde ne var ne yok hepsini çıkarırken kulaklarımı tıkamayı son anda akıl edebilmiştim. Vita sonunda hışımla ayağı kalkıp odayı terk etti.

"Geç bile kaldın..."

"Ben Diane'den bekliyordum ama meğer Rosamunda daha beter haldeymiş."

Aiolos, Damien'ın sözlerine kıs kıs gülerek karşılık vermişti. Gerçekten kıs kıs gülerek... Ardından hepimizin merak ettiği o soruyu Damien'a yöneltti.

Mᴜ̈ʜᴜ̈ʀʟᴜ̈ʟᴇʀ (Aʏꜱᴀʀ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin