Bölüm 18 - Emanetçi

985 239 14
                                    

Keyifli okumalar dilerim.

Doğanın çığlıklarına sağır kesilen kulaklar, yağmur damlalarından sonra bulacaktı asıl korkularını. İşte o vakit; Sarmaşık diyarında ışık, kırk yerinden kırılıp tek bedene akın edecek, ateş böcekleri dört ruhu yeniden alevlendirecekti...

🌙

Bilge Büyücü odanın diğer ucundaki kapıdan girdiğinde ortamdaki sessizlik kapı gıcırtısıyla bölündü. Üstündeki entarisi gitmiş, yerine alacakaranlık bir pelerin gelmişti. Kendininkine benzer birini de elinde tutuyordu. Yorgunluğu gözlerini küçültmüş uğursuz torbalardan anlaşılıyordu. Kim bilir ne zamandır adamakıllı uyuyamıyordu.
Ağır adımlarla bize doğru gelirken Damien duruşunu düzeltip yaslandığı kolondan ayrıldı. Ah, içimde bu gecenin aksiyonlu devam edeceğine dair büyük endişeler uyanmaya başlıyordu...

"Teslim etmem gereken bir şey daha olduğunu unutmuşum. Dalgınlığımı mazur gör kızım, şu sıralar işler ziyadesiyle yoğun. Bunu bu gece giysen iyi olacak."

Sözlerinin ardından önümde durdu ve pelerini bana uzattı. Üzerimde zaten bir pelerin vardı ama bir şey daha sorup ihtiyarı yormak istemediğimden ikiletmedim ve pelerini hızlıca üstüme geçirdim. Dışarıdan garip bir ses duyulduğunda Bilge Büyücü bize güven veren bir tebessüm gönderdi ve ardından başını asası ile aynı anda yukarı kaldırıp güçlü bir sesle,

"Yeni emanetçi kutlu olsun!" dedi.

Hemen ardından Damien, yumruğunu göğsünün soluna bastırıp, başını eğdi ve buram buram saygı barından sesiyle tekrarladı.

"Yeni emanetçi kutlu olsun!"

Şaşkınlığımı dahi yaşayamamışken şimşeklerin çakmaya başlaması ile kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. Bilge Büyücü hızla dönüp, asasını bana doğru salladı ve korkudan kilitlenmiş bedenimi saran yumuşak dokulu bir şey hissettim. Bu bir bariyer miydi? Ortada yine anlamadığım şeyler dönüyordu. Ağzımı açmış bunun nedenini soracak iken bilge eliyle kapıyı işaret etti. Yükselen sesler ve şimşeğin etkisiyle yüzümü buruşturup kapıya ilerledim. Korkum yüzünden atağa geçen huysuzluğum gün yüzüne çıktığındaysa kendi kendime söylenip durdum.

"Ey bilinçsiz dövme, soruyorum sana; gecenin kör vakti kimin bağrından koptun da geldin? Geldin de beni mi buldun!"

Bilge Büyücü'nün kısık sesli gülüşünü duyduğumda daha sessiz söylenmem gerektiğinin bilincinde boğazımı temizledim. Bir yandan da onların hemen arkamda duruyor olduğunu bilmek, gerginliğimi az da olsa alıyordu. Tam derin bir nefesi ciğerlerime dolduracağım sırada, ziyadesiyle öd koparan ve gözleri kör edecek kadar parlak bir şimşek daha çaktı.

Korkuyla baş parmağımı ağzıma götüreceğim vakit ne yaptığımı fark edip, başımı iki yana salladım. Kapının ve hatta binanın dışına çıkana dek bahtıma söylendim durdum. Dışarı çıktığımızda diyarın deminki sessiz halinden eser yoktu.

Bilge Büyücü sağıma geçtiğinde arkama kısa bir bakış attım. Damien bir adım gerimde, etrafı tarayan gözlerini kısmış, tetikte duruyordu. Binadan çıkan itici üçlü; Rosamunda, Aiolos ve Vita, Damien'in arkasına geçtiğinde Aiolos benim olduğum tarafa boş bir bakış attı. Cidden neler oluyordu?

Bilge Büyücü, elini bana doğru uzatmış bekler vaziyetteyken, Damien tarafından uyarıldım.

"Bu anı onlarca senedir bekleyen insanları daha fazla bekletmemelisin."

"Onlarca sene bekleyebildilerse, bir kaç dakika daha bekleyebilirler."

Omuzlarımı dikleştirip, derin bir nefes aldım ve geri vermeden Bilge Büyücü'nün avucuna elimi bıraktım. Gerginlikle çarpılmış yüzümü yumuşatmaya çalışırken, kalabalığın ortasına doğru ilerlemeye başlamıştık bile. Bu kadar insan ne ara toplanmıştı aklım almıyordu...
Durduğumuzda tuttuğum nefesi bıraktım ve Bilge'nin güçlü sesine kulak verdim.

Mᴜ̈ʜᴜ̈ʀʟᴜ̈ʟᴇʀ (Aʏꜱᴀʀ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin