Bölüm 6-1 - Cadılar Bayramı Hazırlığı

2K 442 328
                                    

Medyada Lilith karakteri var. Tabi siz zihninizde nasıl canlandırdıysanız öyle kalsın.. :)

Keyifli Okumalar.

🌙

Uyuduğum süre boyunca düşümde devamlı olarak o beyaz kuşu görmüştüm. Kâh o kağıdı odanın içine atıyor, kâh odanın içine girip safi tüye dönüşüyordu. Tekrar eden bu görüntülerden sonra bir rahatsızlık hissi her yanımı kapladı. Bir süre sonra gözlerimi açtığım gibi sessiz bir inilti firar etti dudaklarımdan. Üstümdeki yorganı hızla kenara çektim. Yatağın içi bembeyaz tüylerle doluydu. Gözlerimi sımsıkı kapatıp açtım ve kocaman olmuş gözlerim tekrar aynı manzarayla karşılaştı. Tüyleri avuçlayıp göz hizama kadar kaldırdım. Dalgın dalgın incelerken Eylem şaşkın sesiyle,

"Bunlar da ne?" dedi. Elimdekileri üfleyip,

"Tüy." dedim. Eylem gözlerini abartılı bir şekilde devirip,

"Gerçekten mi! Buradan bakınca sincaba benziyor oysa." dedi ve gözlerini kaşıyarak yanıma geldi.

"Gözlerin ne ara bu kadar bozuldu senin ya. Ayrıca şu gözlerini kaşımayı bırakır mısın Eylem!"

"Bak gerçekten seni hiç çekemeyeceğim Diane. Tekrar soruyorum bak, bunların yatağında ne işi var?"

"Bilmiyorum ki, baksana Lilith ve Morgana yok bu sabah. Kesinlikle Morgana'nın işidir. Başka bir şey gelmiyor aklıma." dedim. Sahi burada Morgana ve Lilith olmadan uyandığım ilk sabahtı.

Saçmalıklar peşimi bırakmazken gün geçtikçe kendimi tüm bu olanlara karşı umursamaz tavırlar sergiler halde buluyordum. Eylem, bir yandan yorganı ve yastıkları kontrol ediyor, diğer yandan sessiz sessiz söyleniyordu. Eylem'i orda bırakıp banyoya gittim. Aynadaki yansımam ilginç bir şekilde normaldi. Yüzüme su çarpıp işlerimi hallettikten sonra dolaba yöneldim ve üstümü giyindim. Bir süre Eylem'in hazırlanmasını bekledikten sonra yemekhaneye gittik.

Bayan Angela masayı çoktan hazırlamıştı. Mutfak kapısını tıklatıp kola uzandığımda kapının altından süzülerek bir zarf çıktı. Şaşkınlık ve korkuyla gerilediğimde Eylem'e çarpıp onu devirmiş oldum. Bu garip zarflara alışamamıştım, üstelik pekte iyi bir geçmişimiz yoktu kendileriyle. Eylem bana sinirli bir bakış attıktan sonra ayaklanıp gereksiz yere elbisesini çırptı. Zarfın kenarları açılıp kapanırken Bayan Angela'nın neşeli sesi kulaklarımızı doldurdu.

"Merhaba kızlar! Kahvaltınızı edip Profesör Erin'in odasına gidin. Umuyorum ki bugün yorucu da olsa güzel bir gün olacak. İlk hazırlığınızın tadını çıkarın!" Ses kesildiğinde zarf ardında parıltılar bırakarak kayboldu. Sanırım bizim onları benimseyemediğimiz kadar alışmışlardı bize. Belki de bu, akademiye öğrenci çekme taktikleriydi, kim bilir... Eylem ile bakışıp karşılıklı omuz silktikten sonra masaya oturduk.

Kahvaltımızı ettikten sonra Profesör Erin'in odasının yolunu tuttuk. Bu işin altından sevmeyeceğimiz bir şey çıkmamasını umuyordum ama burada öyle bir şeyin mümkün olmadığını tahmin edebiliyordum. Nedense içimde buraya karşı büyük bir önyargı büyütüyordum. Bunu elbette istemeden yapıyordum ama asosyalliğimin de bunda etkisi büyüktü. İnsanlardan haz etmiyordum, edeceğimi de sanmıyordum. Daha bir sürü sebep bulabilirdim ama üşengeçliğim tutmuştu. Evet, düşünürken bile üşenebiliyordum. Huysuzdum sanırım, her şeyden çabucak rahatsız olabiliyor ve sıkılabiliyordum. Mesela şimdi de gürültüden rahatsız olmuştum. Az önce sessiz olan etraf birden yüksek desibelli seslerle dolmuştu.

Eylem, "Bu sesler nereden geliyor böyle?" dedi. Kaşlarımı çatıp etrafa bakındım. Ses her yerden geliyordu.

"Buna kafa yormamaya karar verdim. Hadi biz işimize bakalım." diyerek hızla Profesör Erin'in odasına yöneldim. Ben kapıyı açmadan Eylem yanımdaki yerini alınca derin bir nefes alıp üstümdeki huysuzluğu atmaya çalıştım ve kapıyı tıklattım. Kapı gıcırdayarak açıldı fakat görünürde kimse yoktu.

Mᴜ̈ʜᴜ̈ʀʟᴜ̈ʟᴇʀ (Aʏꜱᴀʀ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin