Lafı hiç uzatmadan medyaya bir adet obur Diane bırakıp, gidiyorum. :)
Keyifli okumalar. ♡
🌙
Morgana, öğle vakti bizi uyandırmaya geldiğinde rüyamın en heyecanlı kısmındaydım. Başımda durmadan söyleniyor, benim bu okuldaki yakınımın kim olduğunu öğrendiğinde ona şikayet etmekle tehdit ediyordu. Bir süre sonra kapı tekrar açıldı ve ben hala uyuyor numarasına devam ettiğim için kim olduğunu göremedim.
Fısıldaşmalar başladığında ise dayanamayıp aniden yatakta doğruldum. İlginçtir ki kendimi bayağı bir enerjik hissediyordum. Eylem Melanie, yatağında oturmuş kahverengi, kıvırcık saçları olan bir kızla, moralsiz bir şekilde sohbet ediyordu.
Kızın gözleri elaydı ve burnunun üzerinden yanaklarına yayılmış çok tatlı çilleri vardı. Morgana ise elindeki kağıda tüylü bir kalemle bir şeyler yazıyordu. Hepsinin bakışları bana döndüğünde gözlerimi devirdim ve banyoya doğru yürürken söylenmeden edemedim.
"Hortlak görmüş gibi bakmayı kesin kızlar sadece uykudan uyandım."
Eylem'in arkamdan, "Herzamanki Diane işte..." dediğini ise son anda duymuş oldum. Aynadaki yansımamı gördüğümde kızların bana neden 'hortlak' görmüş gibi baktığını da anlamış oldum. Dün, bana göre düzgünce toplanmış olan saçlarım şu an kuş yuvasını andırıyordu ve silmediğim makyajım yüzünden gözlerimin altı simsiyah olmuştu.
Bu görüntüye daha fazla dayanamayıp dolabın içinden sabunu aldım. Zaten sabun ve diş macunundan başka bir şey de yoktu. Yüzümü iyice yıkayıp makyajımın temizlendiğinden emin olduktan sonra banyodaki işlerimi bitirip çıktım. Odada kimse kalmamıştı. Morgana'nın dün bana ödünç verdiği kıyafeti tekrar giydim ve Eylem'i bulmak ümidiyle dışarı çıktım.
Koridorda dersler başlamadığından mıdır bilinmez, hiç kimse yoktu. Şu an kullandığımız oda bu katta olmasına rağmen, daha önce bu katta neler olduğuna hiç dikkat etmemiştim. Duvarlar, küçük binlerce doğal taşla süslenmişti. Tavanda ise avizeyi süsleyen aynı taşlar mevcuttu. Fakat avizenin içinde bildiğimiz ampul yerine kalın mumlar vardı. Odaların kapısı ahşaptandı ve tam ortasında ise her biri farklı renklerde olan doğal taşlar vardı.
Kaldığımız odanın kapısında, biri mor, diğeri kırmızı renkte olan taşlar mevcuttu. Merdivenlerin korkuluğu sanırım bu akademideki en sade şeydi. İncelemeyi bırakıp merdivenlerden indiğimde kulağıma birkaç kişinin sesi ulaştı. Merdivenleri bitirip sola döndüğümde kattaki odalardan birinin kapısının açık olduğunu ve seslerin oradan geldiğini fark ettim. İçeri girdiğim vakit Eylem'in arkası dönük bir şekilde oturduğunu gördüm. Hemen yanında ise Morgana ve kıvırcık saçlı kız vardı.
"Yaratıcı aşkına! Burada ne işiniz var sizin! Siz ikinizi geçtim de, Eylem sen beni bırakıp nereye gidiyorsun!" Bağırarak konuşmam üzerine hepsinin kafası bana döndü. Morgana omuz silkip işine dönerken, Eylem söylediklerimi es geçip yanıma geldi.
"Bak Diane! Bu kazan ne işe yarıyor biliyor musun?" dedi. Gösterdiği yerde gümüş renkli bir kazan duruyordu. Tabiri caizse tam cadı kazanlarına benziyordu. Hiçbir eksiği yoktu, aksine dışarı taşan dumanı bile tıpatıp aynıydı. Ben daha kazan hakkındaki teorilerimi ortaya dökemeden içerisinden bir tane zarf fırlamıştı bile. Hayret ve korkuyla karışık hızlı hızlı konuştuğumda, Eylem'in baygın bakışları yüzümde dolandı.
"Eylem bu o zarflara benziyor bence biz buradan kaçalım. Yoksa kendimizi yine farklı yerlerde bulacağız."
"Saçmalama Diane! Bu zarflar o şekilde sihirlenmemiş. Bunlar sadece haberleşmek için kullanılıyor. Gel hadi sen de izle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mᴜ̈ʜᴜ̈ʀʟᴜ̈ʟᴇʀ (Aʏꜱᴀʀ)
FantasyAkademi #1 Element #1 Doğaüstü #1 Sihir #1 Cadı #1 Her şeyden habersiz, sıkıcı hayatında tek eğlencesi Eylem Melanie'yi sinirlendirmek olan Diane; çok kısa bir süre sonra kendini hiç tanımadığı bir hayatın merkezinde bulacaktır. Kendindeki değişimle...