Bölüm 22 - Ekinoks Ekibi

606 53 13
                                    

Hola! Yeni bölüm geldi dostlar. ☺️

Keyifli Okumalar... 🌸

🌙

Tehlike...

Oluşturanların sadık dostu. Benim çevremden, daha da kötüsü değer verdiklerimden biriysen kendini koru. Çünkü ne kadar çok şey bilirsen, o kadar tehlikedesindir. Tehlike ise; sana binbir teoriyi yazdıracak sinsi bir düşmandan başka bir şey değildir. Üstelik her vakit yakınlarında gezinecek türden...

Eylem Melanie, tedirginlik içerisinde beni incelerken düşündüklerimin bir kısmıydı bunlar. Söylemek isteyip sustuklarımdı hepsi. Ve günü gelinceye dek susacaklarım...

"Daha iyi misin güzelim?"

"İyiyim iyiyim, merak etme. Sadece yoruldum, zorlu bir avdı."

"O zaman söyle bakalım. Bu av ceza mıydı senin için, yoksa bir ödül mü?"

Ellerimi açıp avuçlarımdaki yaraları gösterdim ona. Bir süre düşünmeme sebep olmuştu bu yaptığım. Suç sayılayacak ne yapmıştım da suçlu durumundaki biri gibi cezalar alıp duruyordum? Diğerlerinin keyfi yerine gelsin, tecrübesiz biri olduğum gözlerine daha fazla batmasın diye değer miydi? Kendi gelişiminden hiçbiri taviz vermezken, ben neden her cezayı kabulleniyordum ki... Sahi, ceza mıydı benim için, yoksa tecrübe edinmemi sağlayan bir ödül müydü bu kabullenişin getirisi?

"Bu açıdan bakınca ceza gibi görüyorum fakat; zihnimdeki yolculuğumda ödül olduğu aşikâr bazı şeyler görüyorum. Ben okuyarak yada dinleyerek sadece öğreniyorum. Bazı durumlarda öğrenmek tek başına yeterli olmuyor, tecrübe edinmem için öğrendiklerimi uygulamam, pekiştirmem veya yaşamam gerekiyor. Bu aynı zamanda çoğu şeyi sorgulamama, dolayısıyla olayların daha derinini görmeme yardımcı oluyor. Takdir edersin ki bazı tecrübeler..."

"Yara verir ve bazıları ardında izini bırakır. Evet evet, haklısın."

Tebessüm etmiştim cümlemi tamamlamış olmasına. Ne de olsa bir zamanlar mottosu olmuştu bu cümle. Bir şeyi ilk yapışında batırdı mı, pes etmemesi için bir sürü şey söyleyerek onu motive etmeye çalışırdım. Bunların başında da bizim için artık kalıplaşmış olan bu cümle gelirdi. Bu, Eylem Melanie'nin yemek yapmayı öğrenirken parmağını her kesişinde, herhangi bir arkadaşıyla bir sorun yaşayışında veya bir şekilde işlerin ters gidişinde, devamlı birbirimize hatırlattığımız, en sevdiğimiz ve en sevmediğimiz cümleydi...

"Aynen öyle çiçeğim, bunları en başından bilerek hareket ettiğim için eksisini de, artısını da kabullenmiştim."

"Bu gibi durumlarda gözü kara hallerini çok tasvip etmesem de üstüne gelmeyeceğim. Sonuç olarak, kendi yaşadığın şeylerin sana neler katabileceğini yine sen bilirsin. Sadece bu süreçte kendini yalnız hissetmeni, her zorluğa tek başına göğüs germen gerektiğini düşünüp kabuğuna çekilmeni istemiyorum. Ben yanındayım Diane, her zaman yanında olmaya devam edeceğim. Biliyorsun değil mi?"

"Bilmem mi..."

"... Ağlama duvarın olurum mesela veya her ne gerekirse işte... Ne şekilde rahat anlatabileceksen öyle olurum." diyordu Eylem Melanie, öncesini duyamamıştım fakat belli ki yine dert olmuştu dertlerim ona. Buğulanan gözlerimi hayretle ovalayıp sırtımı dikleştirdim. Ne ara yükümün ağırlığı gözlerime vurmuştu...

" Tabi canım, ağlama duvarım da ol, tam olsun."

"Olurum, yeter ki anlatta ferahla."

"Yanımdasın ve bu sandığından çok daha yeterli, emin ol bir çok şeyden de çok daha değerli."

Mᴜ̈ʜᴜ̈ʀʟᴜ̈ʟᴇʀ (Aʏꜱᴀʀ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin