Bölüm 12 - Kayıp mısınız gençler?

1.6K 333 592
                                    

Yeni bölümden herkese merhaba! :)

Bölüm ithafı güzeller güzeli sırdaşım, destekçim MaviMeftunn 'a ... ♡

Keyifli Okumalar... :)

'Unutmak ve beklemek insanı en çok acıtan eylemlerdir; ama bunların ne kadar süreceğini bilememek acıların en beteridir' demiş Christophe. Meğer ne zormuş bekleyiş, yeni yeni tecrübe ediyordum...

Profesörün söyledikleri beni hiç sarsılmadığım şiddetle sarsarken, yüreğime peyda olan endişe her zerremi etkiliyordu. Saatlerdir en ufak bir haber alabilmek adına kapısını çalmadığım profesör kalmamıştı.

Şimdi ise bende herkes gibi Bilge Büyücü'den gelecek haberi bekliyordum. Parmak uçlarım, huzursuzluğumun emaresi olarak alnımda belirsiz bir ritim tutarken lanet güçlerimi kullanamayıp şu insanlara muhtaç olduğuma yanıyordum. Can dostumun yanımda olmamasına yanıyordum. Bu bekleyişin daha fazla uzamasından korkuyordum...

"Diane Clarke, konsey toplandı. Profesör Erin salona geçmenizi istiyor."

Bezgince bir iç çekip başımı kaldırdım. Karşımdaki büyücü de halinden pek memnun görünmüyordu. Dizlerimden destek alarak huzursuzluğumun yüküyle ayağa kalktım. Benden önce hareket eden büyücü balo salonunun kapısını açtı ve geçmem için kenara çekildi.

Hiçbir işe yaramayan konseyin toplanmasına ve tekrar sorgulanacağıma bir lanet savurup ortadaki on sandalyeden ilkine oturdum. Salonun kapısı bir kaç kez daha açılıp kapandığında yanımdaki sandalyeler teker teker dolmuştu. Bu kadar çok öğrenciyi neden toplamışlardı...

Bilge Büyücü salonda belirdiğinde kalbimin ritmi umutla değişkenlik gösterdi. Selam verme faslı geçildiğinde Bilge, bize yönelik konuşmaya başladı.

"Sevgili Büca'lar, her biriniz yakınınızın ismini belirterek ne zaman kaybolduğu ile ilgili bizi kısaca bilgilendirir misiniz."

Anlam veremediğim bu çoğul ekine kaşlarımı çatarken, Bilge Büyücü'nün gözlerinde gördüğüm muzip parlama aklımı başıma getirdi. Demek plan bu kadar hızlı gerçekleşmişti. Diğer uçtaki büyücü konuşacağı sırada ayağa kalktım. Boğazımdaki yumruyu es geçip derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım.

"Kayıp arkadaşımın adı, Eylem Melanie Moretti. Ders bitiminde Profesör Helen ile konuşmam gerekiyordu. Bunu ona izah ettiğimde kaldığımız odada beni bekleyeceğini söyledi. İşlerimi bitirip odaya gittiğimde orada değildi. En son bir cadıyla beraber görülmüş. Ama onu da tanıyan yok. Bunu defalarca kez anlattım. Eminim ki bu akademideki her profesör ezberlemiştir Sayın Bilge."

"Öyle olsa bile konsey üyelerine de anlatmak zorundasın kızım. Dilersen çıkabilirsin."

"Hayır, şu an için kalmak istiyorum efendim."

Sandalyeye geri oturduğumda yanımdaki cadı, yaş ile parlayan gözlerini silerek ayağa kalktı.

"Arkadaşımın adı Adrian Silver. Bu sabah kahvaltıdan sonra ortadan kayboldu. Çok yetenekli ve güçlü biridir. Birinin ona zor kullanması imkansız Sayın Bilge. Kendi gitmiş olmalı ama onun için çok endişeliyiz."

"Bu da ihtimaller arasında tabi fakat araştırmadan birşey söylemek doğru olmaz kızım. Dilersen çıkabilirsin."

Cadı başını sallayıp koşar adımlarla salonu terk etti. Muhtemelen ağlamaya devam edecekti. Derin bir nefes alıp dikkatimi konuşan büyücüye verdim.

"... Fazla maceraperest olması kendi isteğiyle gittiğini düşündürüyor ama bu topraklardan ayrılacak kadar da coşmuş değil. Umarım Jason'ın yerini bulursunuz."

Mᴜ̈ʜᴜ̈ʀʟᴜ̈ʟᴇʀ (Aʏꜱᴀʀ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin