Unworthy
-Vancouver Sleep Clinic"Zikredilen geçmiş,
hep gitmiş.
Senli benli masallar,
hiç bitmemiş."
Hayatlarımızı bir avuç yalanın koynunda yatarak yaşardık. Belki farkında değildik, belki de farketmemeyi tercih ediyorduk. Peki, o avuç dolup taştığında da aynısını yapabilecek miydik? Gücümüz yetecek miydi ki hepsini kaldırmaya?
Zorunda kaldığımızda yalanları eksiltmeye; bu sefer hepsini bir bir sindirecektik. Arkalarında kalan ise yara izleri olacaktı. İşte onlar geçmezdi.
Hepimizin tanıdık olduğu bir yalan vardır, bilirsiniz: Zamanla geçer her şey.
Geçmiyor.
Aldığımız darbelerden tut, hissettiğimiz acıya kadar. Hiçbiri geçmiyor. Zamanın bize katabileceği tek şey, avuçlarımıza daha büyük acılar yüklemekti. İşte böylece, eskiler hafif kalıyordu; Zaman geçiriyor sanıyorduk.
Taehyung bu gerçeği sindirebilecek miydi? Yutup içine mi atacaktı yoksa kusup zamanla kaybolmayı mı tercih edecekti? Terk edecekti. Terk etmeliydi. Ben bile sindirememişken onun acısını, ona verdiğim bu gerçekliğin sızısını o nasıl sindirebilsindi ki?
Şimdi babamın sebep olduğu bir kaza, bir avucumdam sevdiklerimi alırken, diğer avucuma taze yaralar bindiriyordu. Terazinin dengesi de böyle sağlanıyordu. Ama denge denen şey, onu kaybettiğimde son bulacaktı. Taehyung benim terazimdi, ve terazisiz denge ölçülemezdi. Babam benden sadece bir sevdiğimi almış olmayacaktı. Akli dengemi de silip süpürmüş olacaktı.
Onun karşımızdaki soru işareti dolu gözlerine baktım. Yıllar ondan bir şey almamıştı, pürüzsüz cildi dışında. Benim gözlerimin ışıltısı ise sönmüştü, onunkinin de sönmesi çok uzun sürmezdi ama.
"Jennie?" Gözlerini ikimizin de üzerinde gezdirdi. Yan bir bakışla Tae'ye baktığımda, onun asla babama bakmadığını, tam olarak bana baktığını gözlerim ela hareleriyle birleştiğinde farkettim.
Biliyordu. Taehyung çoktan, karşındaki adamın kim olduğunun farkındaydı. Bu yüzden ona asla bakmayacaktı.
Yutkunarak çantamın içinden bir dosya çıkardım. Yutkunurken boğazımın yandığını hissetmiştim. Adımlarımı ağırdan babamın masasına yönlendirdim. Dosyanın içinde iki belge vardı. Önce birini çıkardım, ve önüne bıraktım. "Bunu imzaladığın an, ev kendi üzerime geçecek. Yasal hakkım var, tüm masraflarını ben karşılıyor olacağım." Silik bir gülümseme yerleşti o an yüzüme. Gözlerine çıkardığımda bakışlarımı, onunkilerin sert ama karmaşık olduğunu farketmem uzun sürmemişti. Daha çok karışacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ta fievre, taennie
FanficBu devirde insanlar insanları yakıyor, yangınlar değil. Yalanlarla kül oluyor insanlar, alevlerle değil. Sen daha çalmağın ucundaki ateşe avucunu yaklaştırırken, Ne kadar sıcağa dayanabilirsin görmek isterken; Sıcaktan daha çok yakabilecek bir şey v...