🕊️KABUL EDİYORUM🕊️

4.4K 358 47
                                    

Arif 🕊️

Üst paragrafın ilk cümlesinin altını çizip okumaya devam ettim. Tezim için planladığım konu üzerinde kitap ve makaleler okuyordum. Yüksek lisansımın ilk yılında olsam da ikinci yılında vereceğim tez için hazırlık yapıyordum. Yoğun bir süreç olacak, biliyorum. Amacım yığılma olmadan tezimi tamamlamak. Böylelikle Cennet'imi ihmal etmek istemiyorum. Onun da çalışmaları var fakat çalışmalarımız, muhabbet etmemize engel değil.

İstedik... Çalışmak istedik. Rabbimizin rızasıydı önceliğimiz. Kardeşlerimizin derdiyle dertlenmek, davamız uğruna gayret etmek istedik. Çalışmak ibadetti. Birbirimiz için güzeli istemek... Kurallardan ibaret olmayan dinimiz de bunu emreder. Birbirimize faydalı olup iyi geçinmemizi söyler. Allah'ın bizler için koyduğu sınırlar özgür yapar bizleri. Fakat günümüzde dinimizi kimimiz kendi menfaatlerimizi düşünerek, kimimiz okumayarak, kimimiz önyargılarımız gibi pek çok sebeplerden ıskalayıp hayatımızın düzeni için bize gönderilen dinimizi karmaşaya dönüştürüyoruz. Dinde zorlama yoktur, ayeti dillerde kolaylıkla telaffuz edilirken yaşamamızda tökezliyoruz. Evet... Din kurallardan ibaret değildir. Bunun için peygamberler gönderildi bizlere. Örnek yaşam gösterildi. Peygamberle hayatın zorluğu ve zorlukla beraber kolaylığı, yeri geldiğinde üzülüp yeri geldiğinde mutlu olacağımızı, kaybetmeyi öğrendik. Kabul ettik... Ne güzel bir kabulleniş...

Boynuma sarılan kollarla gülümsedim. Güzel kokusu burnuma dolmuştu. Saç telleri yüzümü okşarken tatlı sesini duydum.

"Arif'im..."

Boynuma sardığı bir kolunu kavrayıp avuç içine öpücük bıraktım. Kıkırdadı. Gülüşü kalp atışlarımı hızlandırıyordu. Çok seviyorum.

Yanıma oturduğunda gözlerimi eşime çevirdim. Uzun saçlarını salık bırakmıştı. Gözleri... Gözlerimi gözlerinden ayıramıyordum. Meftun olduğum gözleri beni izliyordu. Pembeleşmiş yanakları gözüme takıldığında gülümsememi büyüttüm. Gülümsüyordu.

"Amine'm..."

Allahım sana şükürler olsun. Amine'min yüzüne özgürce bakabiliyorum. Bana gülümsüyor. Mutluluğunu görebiliyorum.

Gözlerimin yanışı ile gülerek başımı eğdim. Kucağının üzerindeki ellerini tuttum. Burnuma güzel kokular geliyordu. Keyifle konuştum.

"Yemek hazır galiba."

Kıkırdadı. İki aylık evliliğimizde birbirimize giderek bağlanıyorduk. Ona her uzun bakışımda şükrümün ardından duygulanmaktan kendimi geri alamıyordum.

"Evet, inatçı kocam."

Sözleri üzerine başımı kaldırdım. Gözlerini kısmış bana bakıyordu. Güldüm. Şimdi de şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Havalanan hilal kaşları, kocaman açtığı koyu kahverengi gözleri ve aralanan dudakları ile çok tatlı duruyordu. Gülümseyerek konuştum.

"İnatçıyım yani..."

Ellerini okşamaya başladım. Yüz ifadesi normal hâlini alırken yüzünde gülümseme belirdi. Pembeleşen yanakları ile gülümsemem büyümüştü. Üzerindeki pembe elbise ile çok tatlı.

"Duymuyorsun beni Arif'im." dedi gülümseyerek. Durgunlaştı. Bu hâline anlam veremezken dudağımı araladım.

"Dalmışım... Özür dilerim."

Gözlerimin içine baktı. Gözlerinde değişik duygular birbirini kovalarken memnun sesini duydum.

"Biliyorum. Ben sadece takılmak istedim. B-ben..."

Kollarımı beline sarıp kendime çektim. Kollarını boynuma dolayıp başını boyun girintime gömdü. Amine'm...

"Arif korkuyorum." dedi boğuk çıkan sesiyle. Saçını okşamaya başladım. Boynum ıslanmıştı. Boğazıma oturan yumru geçmiyordu. Cennet'imin neyi var, anlayamıyorum.

CennetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin