BÖLÜM 7: Uçurumdan Atlamak

89 12 1
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Mikrofonu elimden bırakırken bir yandan da dudaklarımız birbirine yaklaşıyordu. Hiç mesafe kalmamıştı artık, uçurumları aşmıştık. Elimi ensesine yerleştirdiğimde gözlerimi kapattım ve anın o inanılmaz büyüsüne bıraktım kendimi. Dudaklarımız ilk birleştiğinde dünya ikiye ayrıldı, yer yarıldı. Bulutlar çekildi, güneş hiç gitmeyeceğine söz verdi. Kerem'in bir öpücüğü benim hayatımın nereye gideceğini hissettirdi, daha sağlam basmam ve o yolu aşkla yürümem için bir umut verdi. 

Kerem'in doğum günü olarak seçtiği bir gün yaşıyorduk. Rüya gibiydi her şey, rüyadan da güzeldi. Ama gözlerimi bir kere açıp kapatsam kendimi yapayalnız bir köşede ağlarken bulacakmışım gibi hissediyordum. Kerem buna izin vermedi. Bir rüya, bir hayal olarak kalmasına izin vermedi. Küçücük bir ihtimali gerçekleştirdi. Her şey hiç olmadığı kadar güzel ve gerçekti.

Sahneden inmek istemedik, her şeyin başladığı o yerde saatlerimizi geçirdik. Yere oturup sırtımızı da ses sisteminin hoparlörlerine yaslamıştık. Yine aynı kırmızı battaniyeye sarılmıştık. Hemen yan taraftaki pencereden gökyüzünü izlerken kolunu omzuma sarıp beni kendine çekti. Elini doya doya tutmak eşsiz bir histi.


"Aa.. Ne yapıyorsun?" dedim saçımı çektiğinde. "Neden yaptın şimdi bunu?" dedim gülerek.

"Bir müşkülün var gibi geldi, derman olabilmek mahiyetinde hani.. Ne bileyim.. Dikkat dağıtmak için, belki de ilgini çekmek için. Dalıp gittin uzağa, fazla uzaklaşma istedim benden."

"Bir şey soracağım.."

"Kulaklarımızı dört açtık, sizi bekliyoruz Zeynep Hanım."

"Senin bu eski kelime sevdan nereden geliyor?" dedim ve güldüm. 

"Hmm.. Gerçekten güzel bir soru." diyerek o da güldü. "Yurtta bir dayı vardı, bahçede oturur sabahtan akşama kadar kitap okurdu. Edebiyatı baştan sona yalayıp yutmuş. Nerede kıyıda köşede kalan, tozlanmış kelime varsa onu bulur öyle konuşurdu. Peki sana bir soru.."

"Dinliyorum Kerem Bey.."

"Doğum gününü mahvettiğim için çok mu kızdın bana?"

"Hayır, aksine hiç unutamayacağım bir doğum günü oldu." dedim gülümseyerek. 

"Beş yıl geçse de unutmazsın yani?"

"Bin yıl geçse de unutmam.." elini tuttuğumda ateşlendiğini fark ettim. "Aa.. Kerem.. Sen yanıyorsun."

"Önemli bir şey değil ya, bir iki gündür üstümde bir kırgınlık var. Ama geçer hemen." 

"Peki.. Son bir soru soracağım. Gerçekten o bilekliğin içinde ne yazdığını bilmiyor muydun?"

"Hayır ya valla bilmiyordum. Hatta Selin'e sorabilirsin, gittik onunla aldık."

"Selin mi? Şimdi anlaşıldı.."

NAZENİN | ZeyKer (2021) | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin