"bende sizi seviyorum ,hatta tek sizi seviyorum" gözlerinin içine nasıl baktığımı bilmiyordum ama ne hissettiğimi de bildiğim söylenemezdi, saçlarımı karıştırana kadar gözlerinin içine daldığımı fark etmemiştim, zoraki bir gülümseme sunup kafamı önüme çevirip yürümeye devam ettim, arkama dönüp baktığımda lara, can ,barın hepsi akaya saf saf bakıyordu, bu beni cidden güldürürken akay kafasını "ne oldu" der gibi sallayınca hepsi çaktırmamak için gülmeye başladı sonra boğazlarını temizleyip akaya baktılar cidden saf salaklardı
"hiç ya sen bize çok "sizi seviyorum" demediğinden bir şok geçirdik yoksa başka bir şeyden değil " dedi can ensesini kaşırken, alttan da bacağına tekme atıyordu lara
"cidden salaksınız" dedi barın ve yanıma doğru gelmeye başladı
"bırak şunları bebeğim gel biz gidelim" diyerek kolunun altına aldı beni barın, işte bu yüzden biz sadece birbirimizi seviyorduk
"kıskanıyorum" diyerek peşimizden koşarak gelmeye başladı can ve lara bize yaklaştıklarında can atağa geçip yanıma gelmişti, yanağımdan makas aldığında kendince hepsi bana "yanındayız" demeye çalıştıkları için gülümsemiştim, lara da yanağımı öpüp çekilmişti, arkamdan bana yaklaşan başka birini anlamam çok uzun sürmemişti çünkü akayın parfüm kokusu beni çoktan mest etmişti, saçlarımı öpüp geri çekildiğinde anlık kalp krizi geçirdiğimi bile düşünmüştüm, nefeslerim sıklaştığında barın bana bakmıştı ve arkamızda duran akayı görünce gülümseyip göğsüne bastırmıştı beni
"dünya parçalanıyor, sizin hiç umurunuzda değil" dedi can
"biz mi parçalanıyoruz bize ne "
"dedi " nası insan öldürebiliriz" diye üzülen kız" laranın taklidini yaparak konuştu barın
"sus be terbiyesiz"
"insanlarla karşılaşırsak nasıl kendimizi koruyacağız" dedi akay
"liderimiz var mı bizim" üstümüzde gözünü gezdirerek konuştu can
"ne liderinden bahsediyorsun" diye sordu lara sonra hepimiz laraya dik dik bakınca anlamıştı demek istediğimizi
"lider seçiyoruz o zaman"
"akay" dedik hepimiz sonra da gülmeye başladık, akayda "bunlardan bir şey olmaz" diye kafasını sallıyordu
"sen koruyacaksın bizi" diye konuşmuştum akaya bakarken, gözlerimin içine baktığı için cümlemin sonuna doğru sesim kısılmıştı
"sizi korumam için lider olmam gerekmez"
barından çoktan ayrılmıştım çünkü hızlı bir şekilde yürüyerek şehre ulaşmaya çalışıyorduk ,yaklaşık 30 dakikanın sonunda şehre varabilmiştik ya da şehirden ne kaldıysa ona, her yer yıkılmış, yanmış bir haldeydi
"oha buldozer ile geçmişler şehirden sanki" dedi can
"harbi lan bizi öldürürler burada" etrafa bakıyordu herkes
"yazık olmuş , hadi gidelim burası beni ürkütüyor"
"dikkat edin, gazlanmamış birini bile görsek konuşmak yok, insanları biliyorsunuz"
akaydan aldığımız uyarılardan sonra şehrin içine girmiştik, her yer yağmalanmıştı , mahvolmuştu adeta, ses çıkarmadan yürümeye çalışıyorduk ara sokaklarda, silah satan yere 1 2 cadde uzak olmalıydık ama o bile çoktu bu durumda
"şuraya bakın" barının gösterdiği yere baktığımızda 4 5 tane insan görmüştük, geriye doğru adım atarken can bir yere takılıp yere düşmüştü, çıkardığı sesten ötürü insanlar bizi görünce aslında gazlanmış olduklarını anlamamız zor olmamıştı
"onlar çok hızlı" diye bağırdı lara
"koşun!" hepimiz gücümüzün yettiğince koşmaya başlamıştık, koşarken çıkardığımız seslerden dolayı peşimize daha çok delirmiş insanlar takılmıştı, hepsi saf öldürme arzusu ile bizi yakalamaya çalışıyorlardı, kendilerini öldürmeme nedenleri ise kalplerinin atmadığını bildikleri içindi onlar bizim kalbimize kadar sökme arzusu ile koşuyorlardı
"ayrılmayın sakın!"
"nereye gidicez, bu gidişle bizi yakalayacaklar!" diye bağırdı lara, hepimiz panik olmuştuk, bize yaklaşmaya başlamışlardı
"yakınlarda başka silah malzemeleri satan bir yer yok mu Allah aşkına!"
"var sanırım az ileride olması lazım!" dedim bizimkilere doğru, babamın arkadaşının bir yeri vardı ama orası kilitliyse açamayız diye söylememiştim şimdi ise bizi neredeyse yakalayacak olan insanlar ile oraya koşuyorduk, koşanlardan birisi bize çok yaklaştığında barın yerden bir taş alıp kafasına atmıştı ama pek te fayda ettiğini söyleyemezdik, yan tarafımızdan da insanlar gelince hepimiz ayrılmıştık çünkü düz koşarken bize yaklaşıyorlardı
"saklanın!" diye bağırmıştım, akay ve ben kalmıştık, can, lara ,barın ayrılmıştı bizden delilerde ikiye ayrılmıştı, güveniyordum onlara başlarına bir şey gelmeden sıyrılma potansiyelleri vardı
"az kaldı" dedim akaya
"hızlanmalıyız"
"en fazla bu kadar hızlı koşabiliyorum akay!"
akay elimi tutup hızlanmaya başladığında ,bende hızlanmıştım ,kalbimde benimle hızlanıyordu hem korkudan hem heyecandan, dükkan görüş açımıza girdiğinde gülümsemiştim
"orası işte orası bulduk!" dediğimde akay baktığım yere baktı ve daha hızlandı, adımlarına ayak uyduramayıp yere yapıştığımda, bize yaklaşan manyak insanlarda yaklaşmaya başlamıştı akay zaman kaybetmeden beni kucağına alıp koşmaya başlamıştı, nasıl olurda şu an korku ile heyecanı aynı anda yaşayabilirdim, vardığımızda akay beni indirmişti, şansımıza babamın arkadaşı kilitlememişti dükkanı içeri girdiğimizde demir kapıları kapatıp , silahlara göz gezdirmeye başlamıştık, en son gözlerim akay da kaldığında onun çoktan bana baktığını gördüm, arkasındaki tezgahtan babamın arkadaşı çıktığında , en yakınımdaki silahı aıp tam kafasına nişan almıştım
"yanıma gel akay, çabuk" diye bağırdım akaya akay lafımı ikiletmeden yanıma gelirken babamın arkadaşının kafasına 1 el ateş etmiştim, bedeni yere düştüğünde akay bir bana bir adamın düştüğü yere bakıyordu sonra ise eli ile çenemi tutup yavaşça yüzümü yüzüne çevirmişti
"sen sadece bizi koruyordun bu senin suçun değil"
"biliyorum, size zarar gelmesine izin veremem o yüzden artık onlar bizden kaçsın akay"
"arkadaşlarımızı geri alalım o halde"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JANMA
FantasyDünya nufüsunun aşırı fazlalaşması sonucunda ekonomik kıtlık çeken fakirler tarafından Dünya genelinde savaşlar, ayaklanmalar yaşanmaya başlamıştı, kaçabilenler dağa kaçmış kaçamayanlar ise hayatını kurtarmaya çalışmıştı, sonradan öğrendiğimiz şey i...