9

320 26 9
                                    

"küçükler sakın ışıklarınızı yaymayın! size zarar verebilirler" diyerek hayvanları uyarıp elime kılıcımı aldım daha hızlı koşup sesin kaynağına vardığımızda bir sürü gazlanmışların çember oluşturduğunu görmüştük

"silah olmaz çok sesli"

"napıcaz!"

"duvarlara vurun size gelmelerini sağlayın, ben kılıçla halletmeye çalışacağım" hızla gazlanmış sürüsüne yaklaşırken arkamdan "olmaz!" demelerini aldırmadan aralarına girmiştim çünkü silahla saldırmak bir mağaranın içinde hiç mantıklı değildi ve düşünecek zaman yoktu

bir çoğu bana dönerken arkalarından yaklaşıp bir tanesinin kalbine saplamıştım kılıcımı, ama geri çıkaramamıştım, çıkarmakla uğraşırken, tam dibime bir tanesi gelmişti elimle onu itmeye çalışırken bir silah sesi patlamıştı, kulaklarım artık bir şey duymazken, bütün gazlanmışlar duymuştu bizi, kılıcımı çekip önümdekinin boğazını kesip arkamdakinin karnına sokmuştum, her bir yanımdalardı artık, kılıcımla onları uzaklaştırmaya çalışırken birini tutuyor yanımdakini öldürüyordum, bir tanesi kolumu ısırdığında kolumu hızla çekmiştim, artık ölme zamanım gelmiş miydi?

etrafımdaki bütün gazlanmışlar yeri boylarken , gözlerimin ışığının gök yüzüne karıştığını hissetmiştim, arkadaşlarımın büyük bir sinirle gazlanmışların hepsini öldürmeye çalıştıklarını görmüştüm, sesi değil, diğerlerinin bizi sesten dolayı duyacaklarını değil , beni umursuyorlardı, arkamdan gazlanmışlardan biri beni ısırınca dönüp kafasını ortadan ikiye koparmıştım, tekrar arkadaşlarıma döndüğümde çok uzun bakamamıştım onlara, sonra ise ayaklarım daha fazla taşıyamamıştı bedenimi

"gece! gece neden yaptın bunu!" barın yere düşen bedenimi yakalayıp yere oturmuştu , gözler kalbin aynasıdır, hepsinin gözleri benim için korkudan seyiriyordu, kurtardıklarımızda görüş açıma girince gülümsemiştim, bir kız ve bir erkek kurtarmıştık, en azından birilerine iyi gelmiştim

"gece iyi misin! kafayı sıyıracağım nerden geliyor bu cesaret , bizi umursamadan kendini feda etme cesareti nereden geliyor!" akay yanıma gelip dizlerinin üstüne çökmüştü, elini dahi nereye koyacağını bilmiyordu, şimdi ise tek görüşüm oydu, yüzünü ezberlediğim adamdı

"ilk yardım biliyor musunuz!" diyerek kurtardıklarımızın yakasına yapışmıştı can " arkadaşım sizin yüzünüzden bu halde biliyor musunuz!" lara da canla birlikte kurtardıklarımızın üstüne yürürken kısık sesimle konuşmaya çalışmıştım

" bu durumda benimle ilgilenmelisiniz" hafif gülümseyerek söylediğim cümlede onları daha iyi hissettirmek istiyordum sadece, birbirimize iyi geldiğimiz dünyada belkide son kez kalplerine dokunmak istiyordum hepsinin, hepsinin acısını alıp gitmek istiyordum buradan

yanıma janmalardan olan kedi de gelmişti yüzümü yalayarak yanımda oturuyordu öyle mutsuz gözüküyordu ki iliklerime işlemişti mutsuzluğu, lara ve can da elimi tutunca halsizliğim çoğalmış ama kalbim ısınmıştı bu çocuklar bana iyi geliyordu

"ne oluyor sana"

"gaz soluyan insanların gazdaki maddeler bütün vücudunu ele geçirir, yani ısırık onu onlara çevirecek üzgünüm" kurtardıklarımızdan olan erkek konuşunca gözlerim dolmuştu bu kadar hızlı ayrılacağımı bilmiyordum, beni unutmalarını ve hayatlarına devam etmelerini istiyordum , sonuçta ben onların bir parçası olarak yaşayacaktım değil mi?

"lan ben senin-" akay ayağa kalkacağı sırada elinden tutup oturmasını sağladım, elini yavaşça kalbime götürüp zaten düzensiz atan kalbimi dokunuşuyla hızlandırması beni güldürmüştü, kalbimi bir kere de olsun onun için nasıl çırpındığını hissetmesini istiyordum

"seni kaybedemeyiz" diye ağlamaya başlamıştı can, gözlerimin önünde, tam karşımda hepsi paramparçaya ayrılırken kendime bile yardım edemiyordum

"her zaman yanımda olacağını biliyordum ama ölürken yanında olacağımı bilmiyordum"

"saçmalama barın o hiç bir yere gitmiyor!" lara kabullenmiyordu olanları, nasıl kabullene bilirdik bir elmadan bir parça kesip bir yere koysak eskisi gibi kalır mıydı? çürürdü ,yavaşça ve acılı bir şekilde çürürdü, böyle olmasını istemiyordum benim için üzülmelerini istemiyordum, gülümseyerek hepsine baktım

"sizin üzüldüğünüzü görmek için ölmem mi gerekiyordu? ama bundan sonra üzülmeyin benide üzüyorsunuz" hepsinin gözleri dolmuş ve gözlerini kırpmadan bana bakıyorlardı akay kolumu eline alıp narince ısırık olan yeri sarmıştı sonra sırtıma bakıp kesik bir nefes almıştı

"nefes alamıyorum" dediğinde bir damla düşmüştü, onun eline doğru yol alıp yok olmuştu, bende o damla gibi onların yanında yok mu olacaktım? Canım acımıyordu artık, hissetmiyordum çoğu şeyi, beynim bulanıyordu onlardan uzaklaşıyordum ama bir o kadarda hala yakındım onlara

"öldüğümde hepinizin nefesi olacağım, nefesinizi kesmeyeceğim" lara ve can ağlıyordu ve beni duyduklarından bile şüpheliydim

gözlerim yavaşça karanlığa teslim olurken , kulaklarım sadece onun sesini duymak istiyordu, artık soğuk olan vücudum onun dokunuşları ile ısınmak istiyordu , ağlama sesleri yükselirken dudaklarımın üstünde bir baskı hissetmiştim...kalbim son kez onun için atmıştı belki de, son kez artık onun dokunuşunu hissetmeyeceğini bile bile onun için atmıştı çaresizce.



JANMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin