akay
boş ıssız koridorlar, soğuk hava ile buluşunca bir bütün halinde içime işleyen huzursuzluğunu yayıyordu vücuduma, gelmiştik işte, ufacık umudumuzun cevaplanacağı o yere gelmiştik, belki bir çıkış bulurduk hep birlikte, bizim buluşmamıza inat edermiş gibi olan olaylar izin verir miydi bize?
"evet çocuklar, gece gece bu kadar olay niye?" koltuğunda rahatça oturan adamın önündeki koltuklara oturduğumuzda, can ile tek bir şeyi merak ediyorduk; olabilir miydi gerçekten? bir kurtuluş, olabilir miydi?
"insanları kurtarabilecek ilaçları yapabildiniz mi?"
"hayır?" yalan söylüyordu şerefsiz, gözlerinden akıyordu yalan ve o samimiyetsiz gülüşüne ulaşıyordu, can yumruklarını sıkmaya başladığında, omzunu sıkıp tekrar adama döndüm
"doktorlarınıza karşılık bir kişi için ilaç istiyoruz, biliyoruz doktorlarınız tutsak kalmış, askerlerini de bu ölüm görevine göndermek hiç mantıklı olmasa gerek" iki yabancının dediği ile hareket ediyorduk ,başka yapabileceğimiz bir şey var mıydı... şimdi ise samimiyetsiz gülen bizdik, ona yakışmayan gülüş bize de yakışmıyordu ama herkes yakışanı yapsa zaten hayat böyle olmazdı.
"ilaç tam tamamlanmış değil bu yüzden doktorlar çok önemli, tamamlayamıyoruz ama kurtarırsanız belki bulunabilir" ilaç gerçekten var mıydı? can ile kısa bir süre bakışıp tekrar adama döndü bakışlarımız, elim ise canın omzunda içimdeki heyecanı belli edermiş gibi gergince duruyordu
"siz tamamlanmamışı gönderin, kurtarırsak ve başarırsanız tamamlanmışı da gönderirsiniz"
biraz düşünür gibi yapmıştı ama çaresi yoktu, biz piyonduk
"silah kullanabiliyor musunuz? ve nereye göndereceğiz" bizim gerçekliğimizi sorgulayan bakışları çocuk olduğumuzu düşünen hareketleri ile birlikte alaycı bakışlarına da mağrur kalmak umurumda bile değildi, sadece o ilaç, o siktiğimin ilacı için neler vermezdim
"evet ve bizim söylediğimiz yere göndereceksiniz"
"tamam sizinle birlikte 5 kişi daha göndereceğim kurtarmaya, yarın saat 6 da hazır olun" içime doğan umut ışığı beni sevindirirken, canında sevincini hissedebiliyordum, bok yoluna gitsek bile o ilaç geceye gidecekti, tamamlanmamış olsa da bir umut yapıyorduk her şeyi
"çocukları kalacak yerlerine götürün" adamın dediği ile ayağa kalkıp 2 adamın eşliği ile yine o soğuk koridorlarda yürümeye başlamıştım, ama bu sefer koridorlar soğuk değil aksine çok sıcaktı...
bizi bir kapının yanında durdurduklarında, kapıyı açıp hiç bir şey demeden uzaklaşmışlardı, içeriye ufak bir bakış attığımda küçük ama 2 yatak sığabilecek büyüklükte olduğunu görmüştüm, içeri geçtiğimde arkamdan can da girip kapıyı kapatmıştı , kağıt çıkarıp kağıda yazdığım şeyleri cebime koyduktan sonra can bir anda sırtıma atlayınca gülmüştüm, ellerini havaya kaldırıp sevinç çığlıkları atmaya başladığında gülüşüm büyümüştü
"biliyordum! geceyi de kaybetmeyeceğimizi biliyordum, o bizi hiç bırakmadı ki zaten !"
"çocuk gibisin can..."
"ben olmasam nemrut nemrut takılırsınız siz " gülüp sırtımdan atladığında, olan olaylar beynimde dolanmaya başlamıştı, umarım lara ve barın bize çok kızmazdı, ışığı kapatıp yataklara geçtiğimizde bir şey hissedemiyordum, gözlerimi her kapattığımda gecenin ölümü, onun son göz yaşının düşüşünü görüyordum, sonra ise benim yanımda heyecanlanması yanaklarının kızarmasını görüyordum, artık sadece gözlerimi kapatınca gördüğüm şeyleri gerçekten bir daha göremeyecek olmak kalbimi acıtıyordu... evet belki onun yüzünü asla unutmazdım, ama gülüşünü ,sesini, kokusunu daha aklıma kazıyamadığım şeyleri nasıl saklardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JANMA
FantasyDünya nufüsunun aşırı fazlalaşması sonucunda ekonomik kıtlık çeken fakirler tarafından Dünya genelinde savaşlar, ayaklanmalar yaşanmaya başlamıştı, kaçabilenler dağa kaçmış kaçamayanlar ise hayatını kurtarmaya çalışmıştı, sonradan öğrendiğimiz şey i...