n'olur bitirsek şu anlamsız savaşı

341 41 114
                                    

"Ver bana ellerini, kaçalım bu acımasız şehirden."

"Oturun oğlum, soluklanın biraz."

Felix'in annesi önümüze bir sürahi ve iki bardak koyunca ben çekindiğimden oturduğum koltukta birazcık geri çekilmiştim, Felix ise bardağa su doldurarak bana uzatmıştı.

Annesi ile daha önce de tanışmıştım, ancak bizi arkadaş olarak biliyordu. Şimdi ise oğlunun sevgilisi olarak karşısındaydım ve bu durumu ne kadar onaylıyordu hiç bilmiyordum.

Benim elimde değildi.

Felix'e aşık olmuş olmam kesinlikle benim elimde değildi. Yönelimimi kendim seçemezdim ki bundan kesinlikle pişman da değildim.

İstemsizce aşık olmuştum ona, nedenini anlayamıyordum bile. Görünüşünü ayrı, davranışlarını ayrı, kişiliğini ayrı, duygularını ayrı seviyordum. Küçüğümün duygularına bile aşıktım ben, istemeden tutsak olmuştum ben ona.

Doğru aşk da bu değil miydi zaten? Neden sevdiğine dair bir neden bulamamak.

"Neden bana söylemediniz?"

Felix'in annesi uzun süren bir sessizlikten sonra bize soru sorarak bu sessizliği böldüğünde ben kafamı eğerken Felix annesine cevap vermişti.

Hayır kendimden falan utanmıyordum, sadece annesiyle konuşabileceğimi zannetmiyordum.

"Korktum, daha doğrusu utandım. Ne bileyim beni sevmezsin artık diye falan düşündüm, üzgünüm anne."

"Üzülmeyin oğullarım benim."

'Oğullarım' dediği anda kafamı kaldırıp ona baktığımda bize güler yüzlü bir şekilde baktığını görmüştüm. Kızmamıştı, soğumamıştı hatta daha mutlu gibiydi.

"Toplumumuz aynı cinsten iki insanın aşkına karşıyken bu durumu kendinizin seçemeyeceğinin farkındayım. Birbirinize aşık olmanız sizin elinizde değil, olsa bile karışmam. Siz nasıl mutluysanız ben de o şekilde mutluyum."

Annesi Felix'in dizine elini koyarak, benim de gözlerimin içine bakarak konuştuğunda kendimi ilk defa Felix dışında birisinin yanında güvende hissederek tebessüm etmiştim.

Bizi yargılamamıştı, kötülememişti ya da Felix'i üzebilecek herhangi bir şey yapmamıştı; yani en azından onun onayını almıştık. Toplumda kimsenin bizi onaylamayacağı belliydi, yediğimiz lincin ise zaten haddi hesabı yoktu.

"Ama yine de dürüst olayım, beklemediğim bir şeydi."

Annesi sanki birlikteliğimizi zorla kabul etmiş gibi sahte bir tebessüm ile konuştuğunda, Felix'le onu bir süre yalnız bırakmak için ayağa kalkmıştım. Kadına bir şey söyleyemezdim, ancak Felix annesiyle rahat konuşabilirdi.

"İzninizle, ben biraz bahçeye çıkayım."

Felix'imin ve annesinin onayı ile sürgülü kapıyı açarak bahçeye geçtiğimde, kapıyı arkamdan kapatmış ve onların beni göremeyeceği bir şekilde duvarın dibine çökmüştüm.

Bizim ilişkimizin sadece bizi ilgilendirmesi gerekirken, insanların bizden ölmemizi isteyecek kadar nefret etmesi moralimi çok bozuyordu. Moralimi bozmak derken, doğrudan değildi ama Felix buna çok üzülüyordu ve onun üzülmesi benim canımı çok fazla yakıyordu. Kılına zarar gelsin istemiyordum.

İnsanlarla fazla konuşabilen bir yapım yoktu, yalnızca Felix'le rahat konuşabiliyordum onu da üzmemek için hiçbir sıkıntımı anlatmıyordum, ancak patlamak üzereydim. İçimdekileri atmanın tek yolu şarkılar gibi geliyordu bana.

love issues - hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin