Elimde ki tabakları masanın üstüne koymuş sofrada ki son eksikleri yerleştirmiştim. Bu sırada kapı açılmıştı. Kafamı arkaya çevirdiğimde elinde poşetlerle abimleri gördüm. "Abiii hoş geldiniz." Egemen abim yanıma yaklaştı alnımdan uzunca öptü. Ardından da Selim abim aynı hareketi yaptık. "Hoş bulduk güzelim." Selim abim elinde ki poşeti bana uzatmıştı. Poşeti alıp içinde ki kutuyu çıkardım. Hediye paketine sarılmıştı. Paketi açtım içinde kutuyu çıkardım. Bir çift gri bebek patiği vardı. Gözlerim anında dolmuştu.
Gözümden düşen yaş ile abimler kaşların çattı. "Güzelim yapma böyle. Ağla diye almadık ki." Egemen abim gözyaşlarımı sildi. "Çok duygulandım abi. Çok güzeller, şirinler. Sadece bir an aklıma geldi o." Selim abim beni kendine çekip sarıldı. Egemen abimde bize sarıldı. Ben de kollarım yettikçe ikisine sardım. İlk ayrılan ben olmuştum. "Tamam yeter artık bu kadar duygusallık. Yemek yiyelim artık. Acıktım ben." Abimleri bu halime güldüler. "Hadi ama. Gidin elinizi yüzünüzü yıkayın üstünüzü değiştirip gelin." Mutfağa girecek iken Egemen abime döndüm. "Abi Timi de çağırsana. Fazla yaptım yemeği. Hep beraber yiyelim." Egemen abim başını sallamış yanıma gelip başımın üzerinden öpmüştü. "Tamam benim güzel yürekli kardeşim. Ararım şimdi." Ellerimi çırpıp mutfağa döndüm. Tabakları dolaptan çıkardım. Masaya koymak için geri döndüm salona. Mutfak salona açılıyordu. Taslara çorbaları koyduğum sırada kapı çaldı.
"Ben baktım güzelim." Selim abim kapıyı açarken ben de çorbaları doldurmayı bitirmiştim. Tim içeri girdiklerinde yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim. İlk içeri giren Ege olmuştu. "Oooo komutanım ne güzel bir sofra hazırlamışsınız." Gülümsemem daha da büyüdü. "Ee hadi ellerinizi yıkayın gelin. Sofra hazır. Ben çok acıktım." Ege koşarak ellerini yıkamaya gitti. Yavuz, Ateş, Yusuf ve Deniz baş selamı verdiler bana ben de aynı şekilde karşılık verdim. Ben masaya oturdum. Abimler de benim ardımdan oturdu. Ardından Tim geldi ve masaya oturdu. "Hadi başlayalım. Afiyet olsun." Selim abimin konuşması ile çorbalarımızı içmeye başladık. Çorbalardan sonra ayağa kalkmıştım yemekleri servis etmek için. Yusuf hızla ayağa kalktı. "Komutanım oturun siz. Biz hallederiz. Yemek yaparak zaten çok yorulmşsunuzdur." Bir şey demedim ve yerime oturdum.
Yusuf ve Selim abim masadan kalkıp kaseleri alıp mutfağa gittiler. Ellerinde pilav ve et sotenin olduğu tencerelerle geldiler. Benden başlayarak herkesin tabağına yemek koydular. Abim bana tabağımı verdiğinde gözlerimi kocaman açtım. "Abi çok fazla bu. Yiyemem ben bu kadarını." Deniz bana döndü. "Komutanım siz iki canlısınız. Fazlasıyla yiyin bir şey olmaz. Hem şimdi yiyin ki küçük aslanımız doğduğunda süt olsun ona." Egemen abim konuşmaya başladı. "Konuş Deniz konuş. Hanımefendi bizi doğru düzgün dinlemiyor. Sadece canı neyi çekerse onu çok yiyor." hepimiz güldük. Yemeklerimizi yerken konuşmaya devam ettik. Ardından çaylarımız içmek için salona geçtik. "Abi siz bırakın sonra toplarım ben." Selim abim kaşlarını çataraktan bana döndü. "Baha sinirlenmeye başlıyorum." Elimle ağzıma fermuar çeker gibi yaptım.
Ateş ve Ege çayları ve tatlıları getirdiler. Bana yine çok fazla koymuşlardı. Çay yerine de portakal suyu. Hepsi oturduğunda Ege bir poşeti bana uzattı. "Baha Komutanım bu hediye küçük aslanımız için." Gözlerim dolmuştu yine. Uzattığı paketi elime aldım. İçini açtığımda bebek kıyafetleri vardı.
"Babası gibi aslan, yiğit bir oğlan olsun. Annesi gibi de cesur, gözü kara olsun." Dolu gözlerim ile gülümsedim. "Oğlumun belki babası şu anlık yok ama aslan gibi amcaları ve dayıları var. Eminim çok şanslı bir oğlum olacak. Babası geldiği zaman da daha şanslı olacak." Gözlerimi sildim. Karnımı tutarak ayağa kalktım. "Odası hazır oğlumun. Size göstereyim mi? Çok güzel oldu." Gülerek ayağa kalktım ve yatak odamın yanında ki odaya adımladım. Diğerleri de arkamdan geliyordu.
Gülümseyerek kapıyı açtım ve içeri girdim. Benim arkamdan da Tim. İlk konuşan Ege oldu. "Komutanım bu oda çok güzel olmuş. Tamda bizim yeğenimize layık." Gülümsedim ve bir elimi karnımın üzerine koydum. "Evet benimde içime sindi." Selim abim yanıma gelip beni kolunun altına aldı. "Yarın askeriyeyi ziyarete geleceğim. İtiraz eden olursa karışmama. Albaya direk giderim." Abimin kollunun altından çıktım ve içeri geri döndüm. Koltuğa oturdum. Abimlerde peşimden geldi. "Güzelim hamilesin sen. Doğuma az kaldı. 8. Ayına girmene 1 hafta kaldı." Gözlerimi devirdim. "Abi sizinle göreve geleceğim demedim. Sadece bir dolanacağım etraf da o kadar. Sakin ol lütfen." Bir şey demediler. Bende keyifle arkama yaslandım. Tatlımı yemeye başladım.
Bayağı oturduk Tim ile. Sonra Timdekiler kendi evlerine gittiler. Abimler ve ben de odalarımıza geçtik. Odama girdim ve dolaptan Talha' nın tişörtlerinden aldım ve üstüme geçirdim. Talha ortalıktan kaybolduktan sonra abimler benim yanıma yerleşmişti. Üstümü değiştirip saçlarımı açtım. Yatağın içine girip üstüme pikeyi çektim. Zorda olsa uykuya geçtim.
Yeni abi kardeş kurguma hoş geldiniz.
İlk bölüm hakkında düşünceleriniz?
Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VATAN İÇİN
Não FicçãoVatanı ve ailesi için savaşan bir kızın hikayesi, Bin bir türlü zorluğa göğüs geren bir kızın hikayesi, Her şeye rağmen ayakta güçlü duran bir kızın hikayesi. Baha Karaduman' ın hikayesi