Saat 12 gibi tekrar uyanmış abimlerle kahvaltı yapmış ve beraber akşam için hazırlık yapmıştık. Mehmet ve Ayşe gelmiş yemek yemiş, çaylarımızı içmiştik. Şimdi de Ayşe ve ben mutfağı topluyorduk. Daha doğrusu Ayşe topluyordu. Ben de yemekleri kaldırıyordum. "Sana da zahmet verdim Ayşe. Sizi ben çağırıyorum ama iş yaptırıyorum." Ayşe güldü ve elinde ki son tabağı da makineye koydu. "Olur mu öyle şey abla? Hem sen bize en büyük iyiliği yaptın zaten. Ben gelmişim mutfağını toplamışım çok mu?" aklıma gelen anı ile gülümsedim. Elimi Ayşe' nin omuzuna koydum. "Ayşe ben o gün yapmam gerekeni yaptım. Ben bir askerim ve o sırada seni korumam gerekiyordu. Ben yerine bir başkası yapardı. Hem fena mı oldu kız. Bizim küçük paşayı da o gün öğrenmiş olduk. İyi hoş hem hamile hem de yaralı olduğum için extra ilgi gösterilmişti. Ama olsun. Ben sadece görevimi yaptım. Hem unut artık o iğrenç zamanları." Ayşe başını sallamıştı.
İçeriden abimler bize seslenmişti. "Mehmetler kalkacakmış. Hem bizim de yarın erken kalkmamız gerekiyor." Başımı salladım. Kapıya kadar geçirdik. Mehmetler kendi dairelerine geçtiklerinde kapıyı kapatıp salona geri döndük. "Konuştuğumuz gibi. Ben Atalay Beye mesaj atacağım ve yarın burada ki hastaneye gelecekler. DNA testi yapılacak. Duruma göre bakacağız. Anlaştık mı?" Abimler tam itiraz için ağızlarını açmıştı ki elimle susturdum. "Anlaştık mı dedim?" abimler birbirlerine baktı ve başları ile onayladılar. "Sizi seviyorum. İyi geceler." hemen odama ilerleyip kapıyı açtım. İçeri girip hemen üstümü değiştirdim. Atalay Beye mesaj atıp ardından yatağa girdim ve uyumaya çalıştım.
-Ertesi Sabah-
Dün akşam yatmadan önce Atalay Beye mesaj atmış ve uyumuştum. Saat 10' a alarm kurmuştum. Zorlukla uyandım. Banyoya ilerleyip işlerimi hallettim. Odama dönüp telefonu elime aldım. Atalay Bey beni onaylamış ve hangi hastanede buluşacağımızı sormuştu. Ben de askeriye de ki hastaneyi söylemiş ve saat 12 de buluşalım dedim. Odamdan çıkıp kendime kahvaltı hazırlamaya başladım. 1 saat içerisinde kahvaltımı yapmış ve mutfağı toparlamıştım. Odama gidip üstümü değiştirdim.
Saat 11.30 olmuştu. Yavaş adımlarla çantamı aldım ve evden çıkıp taksi çağırdım. Ben aşağıya indiğimde taksi de gelmişti. Taksiye bindim. "Kolay gelsin Hikmet abi." Hikmet abi bana döndü. "Sağ olasın kızım. Nasılsın? İyisinizdir inşallah?" gülümsedim. "İyiyiz Allah' a şükür abi. Sen nasılsın?"
"İyiyim ben de kızım. İş güç uğraşıyoruz işte. Askeriyeye mi bırakayım seni?" başımı olumsuz anlamda salladım. "Yok abi. Hastaneye bırak sen beni. Ufak bir işim varda." Hikmet abi kaşlarını çattı. "Çatma kaşlarını hemen abi. Sorun yok. Merak etme."
"Olmasın kızım. Ne sana ne de karnında ki sabiye bir şey olmasın. Sen bize Talha' nın emanetisin. O gelene kadar eni iyi şekilde bakmamız gerekiyor sana." Gözlerim dolmuştu bir şey demedim. Hikmet abi de arabayı çalıştırdı ve hastaneye doğru sürmeye başladı. 15 dakika sonra hastanenin önünde durunca araba parayı uzattım ve hemen indim. Atalay Bey ve ailesi bahçede bekliyordu. Yanlarına ilerledim. "Çok bekletmedim umarım." Nazlı Hanım heyecanla konuşmaya başladı. "Hayır kızım. Bizde yeni geldik sayılır." başımla onayladım. "Geçelim o zaman." Hepsi beni onayladı ve içeri girdik. Koridorun sonunda bir karışıklık vardı. Kaşlarımı çattım. Hastane güvenliği koşarak yanımızdan geçti. Bir terslik olduğu belliydi. "Siz geçin ben geliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VATAN İÇİN
Non-FictionVatanı ve ailesi için savaşan bir kızın hikayesi, Bin bir türlü zorluğa göğüs geren bir kızın hikayesi, Her şeye rağmen ayakta güçlü duran bir kızın hikayesi. Baha Karaduman' ın hikayesi