1. "Kaptan Köşkü"

3.6K 199 55
                                    

"Efendim, baba?"

Lucas, gözleri kısık yemeğini inceliyordu. Her pazar kahvaltısında gerçekleşen rutin hareketi, bu sefer babasının dikkatini çekti. "Bana bakman gerekiyor, yemeğini sonra incelersin."

Sebebini sormak yerine bunu söylemek, o an için daha mantıklı gelmişti. Sonrasında merakını gidermediği için sızlanabilirdi. "Dinliyorum." Dedi, sesindeki dinginlik ile. Dünya yansa, uzaktan çekirdeğini çitler gibi bir havası vardı, Lucas'ın. En azından babasının gözünde.

"Bugün parlamento seçimlerini seninle izlemek istiyorum." Babası, son zamanlarda neden onunla bu kadar çok vakit geçirmek istiyor, az çok tahmin edebiliyordu. Annesinin ölümünden sonra, çok da genç olmayan babası artık varisini belirtmek istiyordu. Bütün mal varlığını kimin alacağını, parlamento binasındaki haklarını -en azından bir sonraki seçime kadar- kime devredeceğini açıklamak istiyordu.

"Bugünüm dolu."

Babasının kaşları, sert bir ifadeyi açığa kavuşturur gibi çatıldı. "Alay mı ediyorsun? Geleceksin!"

Lucas, mavi gözlerini yumdu. Bir saniye kadar sonra yeniden babasına döndü. "Beceremeyeceğimi biliyorsun. Zack son zamanlarda çok üstüne geliyor, farkındayım ama yapamam."

Zack, parlamentoda babasının bir alt kademesindeki lordalardan biriydi. Gün gibi ortada olan bir gerçekle Lucas'ın babasının yerine geçmek istiyordu.

Babası, derin bir nefes alıp bacaklarındaki bezi tek eli ile tutup masaya bıraktı. "Er ya da geç, işi öğrenecek, lordların arasında oğlum ve varisim olarak duracaksın."

Lucas onu pek umursamadı. Hizmetliler kapıyı açıp da dışarı çıktığında, peşinde birkaç muhafız ve hizmetli ile evden ayrılmıştı. Başını geriye atıp tavana baktı kısa bir süre. Bir diğer rutini olan annesini düşünme faslı gelmişti ki aniden kaşlarını çattı. Hayatını böyle sürdüremeyeceğini biliyordu. Bir işe girmeli, saygınlık kazanmalıydı. İkisi de hazırdı ama Lucas'ın içerisinde, annesinin yapacaklarını göremeyişinin ukdesi kalmıştı. Yutkunup başını kaldırdı.

Dadısının her zaman dediği gibi; Leydi Isabella'nın onu böyle görmesi durumunda üzüleceği kesin.

Başını kaldırıp onu yemek odasının bir köşesinde izleyen dadısına baktı. Dudaklarında tatlı bir tebessüm can bulurken yavaşça ayağı kalktı. Her zamankinin aksine odasına değil dış kapıya adımlıyordu. "Nereye gidiyorsunuz?"

"Temiz hava almak istiyorum."

Dadı Margaret için bu bile büyük başarıydı. Çocuğunun ilk adımlarını gören bir anne kadar gururluydu. Lucas, son altı ayda ilk kez gün ışığına çıkacağı için heyecanlanırken dudaklarını ısırdı. Çizmelerini düzeltip dışarı çıktığında, soğuk hava yüzüne esmiş, uzun zaman sonra çimen kokusu burnuna dolmuştu.

Göğsünde gezinip duran tuhaf bir endişe ile eskilerin değiştirmeye başladığı sokakta yürümeye başladı. İlerideki köşedeki çörekçi değişmiş, yerine pabuç tamiri yapan bir adam gelmişti. Annesi ile ilk kez alışverişe çıktığı kıyafet dükkanı da değişmiş, cam şekiller satan bir esnaf gelmişti.

Dudakları kendi kendine büküldü. Yoldan geçen insanlar, onun bir asilzade olduğunu anlıyorlardı çünkü giydikleri ile pek absürt duruyordu. Kumral olmasına rağmen sarıya çalan saçları ensesine geliyordu. Sonbaharın son günlerini anlatır gibi esen hafif rüzgar saç telleri arasında dolaşıyor, açık mavi gözlerini kısmasına sebep oluyordu. Giydiği kalın paltoya biraz daha sarınıp şimdiden kızaran burnunu çekti.

Uzun sokakta adımlamaya devam ederken kaşları çatılmadan edemedi. Gözlerini birkaç kez sertçe yumup açtığında, bir kadının yüzündeki dehşet ifadesi ile elindeki bebeğini göğsüne sertçe yapıştırarak koştuğunu gördü. Etrafındaki insanlarda oluşan hareketlilik ile biraz daha kaşlarını çatarken aniden orta yaşlarda bir adamın bağırarak koştuğunu gördü. Rıhtıma çıktığını, evinden uzaklaştığını ve o dar sokağın bittiğini ancak fark ederken duyduğu cümleler tüylerini diken diken etmişti.

KORSANIN ESİRİ -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin