Şafak yeni sökerken Aaron demir atılması için tayfaya emir vermekle meşguldü. Saçlarını karıştırdığı sırada bayrakları çoktan inmiş, İngiltere bayrağı yükselmişti. Hangi milletten olduklarını böyle belli ediyorlardı.
Sıkıntılı bir soluk alıp dümene geçmek için arkasını döndüğünde, kamaranın kapısına yaslanmış Lucas ile göz göze geldi. Üzerinde sadece Aaron'un giydiği gömleklerden biri vardı.
Aaron, çıplak bacaklarını gördüğü gibi kaşlarını çatıp ona doğru ilerledi. "Bu hal ne?"
Lucas, anlamamış gibi baksa da biraz sonra tayfanın gözlerinin nerede olduğunu fark etmiş, içeri girmişti. "Seni görmeyince, haber vermeden gittin sandım."
Aaron, kaşlarını çatmış onu kucağına aldığı gibi yatağa yerleştirirken bir yandan da örtüyle bacaklarını kapatıyordu. "Bebeğim, bir dahakine bu şekilde dışarı çıkmayacaksın. Anlaştık mı?"
Lucas, Aaron'un yumuşak sesi için sırıtırken uzanıp saçlarını çekiştirdi. "Ah!"
Aaron kurtulmaya çalıştı ama o bu çabadayken Lucas daha sert çekiyordu. "Beni dinlesene!"
Bir an bulundukları durum için Aaron gülerken kurtulmaktan vazgeçip uzanıp sıkıca öptü, Lucas'ı.
İkisi de gülerken Lucas saçlarını çekmekten vazgeçip geriye uzandı. Kollarını açtığı gibi de Aaron onu bekletmeyip başını boynuna yaslayarak uzanmıştı. "Birazdan gitmem gerekiyor."
Lucas, tadı kaçmış gibi dudaklarını büktü. Hemen sonrasında da saçlarının arasına küçük bir öpücük bırakmıştı. "Ne zaman geri döneceksin?"
Aaron, geri dönememe ihtimali olduğunu söyleyemedi. Onun yerine işleri ne kadar kısa sürede halledebileceklerini düşünüp bir süre belirtti. "Güneş batmadan dönmemiz gerekiyor."
"Ya dönemezseniz?"
"O zaman Ric, senin komutanla gemiyi buradan götürecek."
"Ne?"
Aaron, başını kaldırıp dirseklerini Lucas'ın iki yanına yerleştirdi. Uzanıp dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı. "Kalacak haliniz yok ya?"
"Ne demek- Ne demek istiyorsun? Dönmeyeceğine o kadar eminsin ki bir de plan mı yaptın?"
Lucas, şaşkın bir korkuyla sorduğu soru için Aaron duraksamıştı. Bu endişe için sevgi de az, bence aşık.
Kafasından geçen düşünce için sırıtırken yanağına yumuşak bir tokat yiyince ayıldı. Gözlerini kırpıştırıp Lucas'a döndü. "Merak etme, geri döneceğim. Ben ne olur ne olmaz diye düşündüm."
"Aaron," Diye mırıldandı ama devamında bir şey söyleyemeden sustu, Lucas. Bakışları tereddüt içeriyor, dudakları aralanmışken sık nefesler alıp duruyordu. "Lütfen," Dedi en sonunda. "Kendine dikkat et."
Aaron, ilk kez derinden hissettiği kalp atışları için yutkundu. Kulakları uğulduyordu, sanki. Dudaklarında minik bir tebessümle yaklaşıp alnına kısa bir öpücük bıraktı, altındaki bedenin. Az sonra da kendisini yanına atmış, onun endişeli gözlerine karşın sıcak bakışlar yollamıştı. "Benim için endişelenme. Burada güvende olduğun sürece geri dönebilirim."
Lucas, sıkıntılı bir soluk alsa da başını sallamış, bedenini yan çevirip yüzünü Aaron'un boynuna gizlemişti. İyice ona sokulduğu sırada da Aaron geri durmamış, direkt kollarını ona sarmıştı. Az önceki gibi alnına minik bir öpücük bırakırken Lucas'ın, kollarında küçüldüğünü hissediyordu.
💧
Gün ışıkları sırtından vurduğu sırada derin bir nefes çekip uçuşan sinekleri uzaklaştırmıştı, kendinden. Sert avuç içindeki hançeri belinde iyice yerleştirirken gözleri atmaca gibi etrafını inceliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORSANIN ESİRİ -GAY
AdventureLucas kadın olsaydı ne olurdu acaba? Muhtemelen çoktan bir lord ile evlendirilmişti. Erkek olduğunda ne değişmişti? Aaron kendisini kadın sandığı için erkek olduğunda ne değiştiğini bilemedi. 🌊🌊🌊 +18 olduğunu düşünüyorum ki yetişkin kutucuğu da...