"Hiç mi binmedim gemiye?" Aaron'un kızgın sayılabilecek sesi ile korkuyla ona döndü. "Hayır," Diye ağzının içinde cevap verdiğinde, korkudan dizleri titriyordu. Aaron, her an ağlayacak gibi duran Lucas'ı tutup kendine çekti.
"Dümen tutmayı bil o zaman." Aaron'un hemen önünde, sırtı göğsüne yaslanırken şaşkınlıkla önünde duran çember şeklindeki tahta parçasına baktı. "Neden?" Dedi, anlamayarak. Ayrıca onu ne zaman öldürecekti? Onunla birlikte olmayacağını söylemişti, bu sabah. Sonrasında da kendi kıyafetlerinden vermiş, kendisine gelen kahvaltısını paylaşmıştı.
Onu sevdiğini düşünmüyordu çünkü her seferinde kabaydı. Ekmeği önüne atıp 'Ye!' diye bağırmak, son zamanların kibarlık modası değilse tabii.
Öte yandan kıyafetleri Lucas'a büyük geliyordu. Minyon değildi, sadece Aaron ortalamanın üstünde bir cüsseye sahipti. Elleri, gömleğin altından sadece parmak uçları gözükecek şekildeydi ve hemen kalçasının altında bitiyordu. Verdiği pantolon ise, bir türlü belinde bağlanmamış, son çare bir iple sabitlemişti. Şimdi ise tam anlamıyla her sabah sokaklarda dolaşan ekmek satıcı çocuklara benziyordu.
"Ne demek neden? Bilmenin kötü bir yanı mı var?"
Lucas, kaşları giderek çatılır hâle geldiğinde, Aaron'un tek düşündüğü, gözlerini daha iyi izleyebilmekti. Ne yazık ki sadece başının arkasını görebildiği beden ile bu pek mümkün değildi. Lucas'ın başı, tam çene hizasına geldiği için çenesini başının üstüne koyup dudaklarını yaladı.
Lucas, ani yaşadığı temas ile korktuğundan, Aaron'un bir eli, dümenden ayrılıp beline gelmişti. "Değnek gibisin."
Göz devirdi, istemsizce. Deniz ayısı, ne olacaktı başka? Aaron, diğer eli ile Lucas'ın elini tutup dümene getirdi. "Tut."
Mürettebatın, onlara olan şaşkın bakışlarını umursamadan gemiyi, pusuladan gördüğü kadarıyla, kuzeye yönlendirdi. Daha sonrasında, ise ikinci kaptan onlara yaklaşmış, hayret dolu ifadesi ile konuşmuştu. "Kaptan, bugün ne yapacağız?"
Aaron, huzurlu hissettiği kısa anın bozulmasından hoşnut olmadığı için sinirli sayılabilecek bir halde döndü ona. Burnundan nefesini sertçe bırakıp vücudunu Lucas'tan ayırdı. Önüne gelip terasa dayadı parmaklarını. "Temizleyin şu güverteyi! İşe yaramaz adamlar! Neden duruyorsunuz?!" Tayfa, Aaron'un kokutucu haline kendi kendilerine zevk alarak işin başına geçtiler. Böylesine korkutucu kaptanlarının olması hoşlarına gidiyordu çünkü yenilmez gibi durması, onları da cesaretlendiriyordu.
Adeta kükrercesine bağırdıktan sonra ikinci kaptan döndü. "Halatları kontrol et. Yelkenleri aç, rüzgar ile gideceğiz." Başını çevirip geminin ortasındaki hemen hemen bütün yelkenlerin bağlandığı direğin tepesine baktı. "En yakın karada durup altınları harcayın."
Tepedeki gözcü yerinde duran adam, başını sallayıp dürbünü ile etrafına baktı ancak kara ufuklarda yoktu. "Kaptan, yakınlarda kara görünmüyor!"
Aaron, elini saçlarına daldırıp karıştırdıktan sonra etrafına baktı. "Yarın geceye kadar kara bulamazsanız altınları eriteceksiniz."
Bunu yapmak demek, herkese eşit pay demekti. Açıkçası birçok kişi bunu istiyordu ancak diğer cüsseli kişiler, fazladan mücevher almak için kargaşa çıkarmaktan geri durmuyordu.
İkinci kaptan başını sallayıp dümen kısmından ayrıldığında, genç çocuk geldi diye yumuşadığını düşünen herkes korku ile ona bakıyordu. Biraz sonra Aaron, herkesin işinin başına geçtiğini düşünüp arkasını döndü. Lucas, dümen elinde çok eğrelti durduğu halde sıkı sıkıya kavramış, korkulu bir ifade ile ona bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORSANIN ESİRİ -GAY
AventuraLucas kadın olsaydı ne olurdu acaba? Muhtemelen çoktan bir lord ile evlendirilmişti. Erkek olduğunda ne değişmişti? Aaron kendisini kadın sandığı için erkek olduğunda ne değiştiğini bilemedi. 🌊🌊🌊 +18 olduğunu düşünüyorum ki yetişkin kutucuğu da...