Mira - 9

5.6K 296 56
                                    

Arkadaşlar  küçük bir dipnot eklemek istedim. Şimdi şöyleki ingiltere'de ingilizce konuşuyorlar fakat bizim kızın daha önce İtalyan'ca konuşan arkadaşı ingiltere'ye İtalya'dan öğrenci olarak geldigi için İngilizce konuşmuyordu.

Kapıya baktığıızda Devrim Bey'i görmüştük. Yani babamı... gülümseyerek yanımıza gelip bize sımsıkı sarıldı. Sarılmasına izin verdim.
Dakikalar boyu o şekilde kalmasınada izin verdim. Sonunda Nergis Hanım'la    göz göze gelince gülmeye başladık.

Artık onlara kendimi yakın hissediyordum. Zordu belki benim için, ama onların içindeki sevgiyi ve şefkati sonuna kadar görüyordum. Bu yüzden en kısa zamanda onlara 'Anne, baba' diyebilmeyi istiyordum.

Biz gülerken kapıda bize gülümseyerek bakan Ege'yi gördüm. Ona baktığımı anlayınca beni izlemeye başladı. Kollarımı açıp gelmesini işaret ettiğimde oda gelip sarılmıştı. Annem ve babam da sarıldığında ilk kez uzun  zaman sonra huzurlu hissetmiştim.

Ben  gözlerim kapalı anın tadını çıkarırken, annem yani Nergis Hanım gülümseyerek ve dolu gözlerle, "Aaa yeter ama bu kadar duygusallık biz kızımla kek yapıyoruz hadi naş naş !" Onun bu lafına biz gülerken annem gayet ciddi duruyordu. Ege ve Babam yani Devrim Bey mutfaktan çıktı. Bizde kekin son işlerini halledip fırına attık. 

Kekin pişmesini beklerken salona geçmiş konuşuyorduk. Ama varya benim bio annem neymiş öyle, neymiş  aman aman. Kadın varya herkesin dedikodusunu yorulmadan anlattı.
Bende çitlediğim bilmem kaçıncı çekirdeğin ağzımda kalmış kabuğunu tükürürken hararetle dedikodu anlatan anneme yani Nergis Hanım'a katıldım.

"Ne demek aldatmış? Adamın hiç mi ruhu duymamış?" Dedim şokla. Evet evet şuan herkesin her şeyini biliyordum. "Kız ben sana ne diyorum ? Adam umursamıyor kadını doğru düzgün kadını. " dedi kınayarak. Bende bir kaç kez 'cık cık' ladım.

Biz hâlâ bir şeyler konuşurken abi takımı salona daha doğrusu yanımıza geldiler. Biz istifimizi bozmazken diğerlerinin bize baktığını hissediyordum. "Bir dakika bir dakika şimdi bu basbaya adamın tün servetini aldı öyle mi ?" Dedim inanamayarak. "Evet evet " dedi annem yani anladınız işte siz. "Bence suç adamda bile isteye koynuna kadar  sokmuş. Nasıl fark etmemiş ki ?" Dedim burun kıvırarak.

Annem de bana hak verici mırıltılar çıkardı. Sonunda ise keke bakmak için kalktı. Ben ise annemi yani Nergis Hanım'ı beklerken telefonumu aldım elime. Bir süre dolandıktan sonra ofladım. Kafamı kaldırdığımda Pars ile göz göze geldik. Ona ters bakışlar attıktan sonra çalmaya başlayan telefona baktım yeniden. Yabancı bir numara arıyordu. Göz devirip telefonu açtım. Bıktım artık şu yabancı numaralardan aq.

"Alo" dedim nazikçe. Karşıdan gelen ses Türkçe konuşmuyordu.

"Oh, Hello"
"Oh, Merhaba"

"Who are you ?"
"Kimsiniz ?"

Karşıdan hoş bir kikirdeme sesi geldi.

"Me ?"
"Ben mi ?" 

dedi karşıdaki usulca.

"Yes, you !"
"Evet, sen!"

Dedim iyice sinirlenerek. Karşıdaki ise tekrardan kıkırdadı. O sırada Mert abi ile göz göze geldim. Kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu. Ben ise bir  anda kapanan telefon ile şoka girmiştim.

Çocuk mu dolandırıyorsunuz amına koyim ne bu böyle gelen geçen arıyor ?!
Artık telefonumu bir yabancı numara daha ararsa benim sıfat-ı eşgal.

MiraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin