1.Bölüm-Düzenlendi

15.1K 388 16
                                    


............................

Peşimdeki adamlardan kaçıyordum. Bir an duraksadım ve önümde beliren adama baktım. Karanlıktı. Yüzünü tam göremiyordum. Gittikçe yakınlaşan, karanlık ve boş sokakta yankılanan koşma sesleri ile arkama döndüm. Önümde beliren, tamamen siyah giyinen adam bir anda onlara saldırmaya başladı. 

Dövüş stilindeki öldürücü darbelere bakılırsa profesyoneldi. Aklımda onlarca soru dolaşmaya başladı. Acaba bu adam kim? Beni tanıyor mu? Neden onlara saldırıyor? Bu sorular aklımı kurcalarken bir anda aklıma peşimdeki adamlar ve kim olduğunu bilmediğim adam geldi. Döndüm ve onlara baktım. Hepsi yerde baygın bir şekilde yatıyordu. Belki de ölmüşlerdi. Kafamı hafifçe iki yana sallayarak aklımdaki bu düşünceden kurtuldum. Ve kim olduğunu bilmediğim adama baktım. 

Hala yüzünü göremiyordum. Kapüşonunu kafasına geçirmişti. Daha net görmek için biraz daha yaklaştım. Kapüşonunu açmak için elimi attığımda yok oldu. Aniden afalladım ve lambası titreyen direğin altında korku ile dönerek etrafıma baktım. Çığlık atmam ile kan ter içinde yataktan kalkmam bir oldu. 

Kabus görmüşüm. Aslında hiç kabus görmezdim. Hatta rüya bile görmezdim. Mesleğim gereği her zaman çok hafif bir uykum olurdu ve en ufak seste uyanırdım. Saate baktım. Saat 5:00'dı. Harika zamanlama. Hemen odamda bulunan banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Dolabın önüne geçip kamuflajımı alıp giydim. Sonra en koyusundan olan kahverengi saçlarımı komodinin üzerindeki siyah toka ile bağlayıp postallarımı giydim. Odadan çıkıp timin yattığı yatakhaneye gidip kapıyı açtım. İçeri girer girmez kapıya doğru döndüm. Sonuçta birazdan bağıracaktım ve hepsi yataktan fırlayacaktı. Ne oldukları belli olmazdı. 

"KOĞUUUUUUŞ KAAAALK" dedim ve dediğim gibi bazıları yataktan fırladı bazıları ise yataktan düştü. Görmedim ama yere çakılma seslerinden tahmin ettim.

"2 dakikanız var. Hemen giyinin ve eğitim alanına gelin" Hala afyonu patlamayanlar olduğunu tahmin ettiğimden tekrar bağırdım.

"SÜRENİZ BAŞLADI!"

Ben ağır ağır yürüyerek tugayın bahçesine çıktım. Beni gören bütün askerler selam verdi. Eğitim alanına geldim ve timi beklemeye başladım. 20 saniye geçti geçmedi tugay kapısından koşarak çıkan bizimkileri gördüm. Yüzümde hafif bir tebessüm oluştu. Daha da yaklaştıklarını görünce eski ciddi görünümüme döndüm. Yanıma gelip ardından önümde hiza aldılar. Tam o sırada yanımdaki hareketlilik ile o tarafa döndüm.

"Er Hasan Gümüş, Kırıkkale. Emret Komutanım."

"Rahat asker, söyle."

"Komutanım Tuğgeneral sizi çağırıyor. " Şaşırdım, babam beni neden çağırdı ki? Daha dün görevden döndük ve ben yaralıydım. Yani bizi göreve göndermezdi. Ama şöyle bir şey var ki babam benim ile tugayda görev dışında hiçbir şey ile ilgili konuşmazdı. Hadi hayırlısı. Umarım kimseye bir şey olmamıştır.

"Tamam asker sen gidebilirsin"

Asker selam verdi. Arkasını dönüp giderken ben de time dönüp sinsi bir gülüş attım. Onlar da ne diyeceğimi anlamış gibi bana hepsi birden korku ile baktı. Timin gevezesi Çağkan konuşmaya başladı.

"Komutanım yapmayın, etmeyin. Siz gidin biz sizi bekleriz. Ne olursunuz komutanım bize kıymayın." Yemin ediyorum yazık bu çocuğa. Yani kendine yazık ediyor boşuna dil döküyor.

"TİM SAĞA DÖN. TUGAYIN ETRAFINDA 20 TUR." Hepsi garip garip sesler çıkararak isyan etti.

"BAŞLA" 







Oy vermeyi unutmayın...<3

Binbaşı Ve Yüzbaşı / Tamamlandı / DüzenlendiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin