"BABAM DEĞİL. TUĞGENERAL!" Sinirlerime hakim olamayıp vuracakken birisi bileğimi tuttu. Kimin tuttuğuna bakmadan bileğimi çektim. İyi ki tutmuştu çünkü kesin pişman olacaktım. Tekrar sinirle konuştum.
"TUGAYIN ETRAFINDA 20 TUR. ÇABUK." Şimdi diyeceksiniz ki neden bu kadar sinirlendi. Ben eski görev yaptığım tugayda bir yüzbaşı tarafından torpilli damgası yedim ve bu suçlama haksız olduğu için babam da ben de çok sinirlenmiştik. Bu yüzden her zaman benim ismimin babam ile anılmasına çok sinirlenirim.
Tuğgeneralin odasının önünde durup kapıyı çaldım ve içeri girdim. İçeride Yüzbaşı Alkın'da vardı.
"Binbaşı Açelya Öztürk, Ankara. Emret komutanım."
"Otur binbaşı." Bu sefer ikiletmek istemediğim için Alkın'ın karşısına oturdum. Buyurun komutanım, bir sıkıntı mı var? dercesine tuğgenerale baktım.
" Evet. Binbaşı da geldiğine göre asıl konuya gelelim. Gençler görev var." Neden abartarak söyledi anlamadım. Sonuçta biz askeriz ve bu olağan bir şey.
"Yıllardır peşinde olduğumuz Akrep'in hangi kampta olduğunu buldu." Bu adam babamın anlattığına göre annemi öldüren adamdı. Sinirle ayağa kalktım elimi yumruk yapım çok sert olmayacak şekilde babamın masasına vurdum. Sinirden ağlamak üzereyken konuştum.
"NERDE O PİSLİK HERİF?! ONU KENDİ ELLERİMLE GEBERTİCEM!" Bedenime arkadan sarılan kollar ile babamın bana sarıldığını ve sakinleştirmeye çalıştığını gördüm. Ne ara yanıma geldiğini anlamadım. Alkın yüzümü ellerinin arasına almış sakinleşmem için bir şeyler söylüyordu. Ben ise o sırada o pisliği nasıl işkenceler çektirerek öldürsem diye sinirle düşünüyordum. Hiç kimseyi duymuyordum. Sinirle odadan çıkmam ile gözümün kararması bir oldu. En son hatırladığım şey tekrar açılan kapı sesi ve babamın bağırmalarıydı.
12 Saat sonra
Gözlerimi hafif hafif aralarken odanın tavanındaki ışık gözümü rahatsız edince tekrar kapattım. Gözlerimi hafif araladığımda odada Alkın'ı görmüştüm. Ses çıkarmadım. Eğer şimdi uyandığımı öğrenirlerse rahat bırakmazlardı. Zaten gecenin körü olmuş. Akşam da rahat rahat uyuyayım yarın onlar nasıl olsa tugaya gidecek. Ben de o sırada çıkarım diye düşündüm. O sırada kapı açıldı. Kimin geldiğini konuştuktan sonra anladım. Babam...
"Ne yaptın Alkın. Uyuyor mu hala Açelya."
"Uyuyor komutanım."
"Tamam Alkın, sen git. Dediğim gibi seni fazla görmemesi lazım. En kısa zamanda da Hakkari'den Mardin'e görev yerin değiştirilecek. Üstlere bildirdim. Kabul ettiler ve seni öne aldılar." Ne? Neden gidecek? Neden onu görmemem lazım?
Oy vermeyi unutmayın...
Yorum yaparsanız sevinirim...☺️
![](https://img.wattpad.com/cover/287623043-288-k820520.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Binbaşı Ve Yüzbaşı / Tamamlandı / Düzenlendi
ActionBinbaşı Açelya Öztürk... Yüzbaşı Alkın Eyüboğlu... Hayatları, savaşları, aşkları... Yılların sonu... Mutlu olmak mı? Oy vermeyi, yorum yapmayı unutmayın! Hikayedeki unsurlar, karakterler, mekanlar ve yer verdiğim her şey tamamen bana ait olan kurgu...