8.Bölüm-Düzenlendi

3.6K 152 4
                                    

Babam yani Tuğgeneral ve yanında yaklaşık 20-23 asker bizi bekliyordu. Helikopter de sahadaydı. Tuğgeneralin önüne geçip hiza aldık ve ben önlerinde olmak üzere askeri selam verip konuşmaya başladım.

"BOZKURT TİMİ AKREP OPERASYONUNA HAZIRDIR KOMURANIM"

"BURAYA HİÇBİRİNİZ YARALANMADAN VE HİÇBİR ŞEHİT VERMEDEN GERİ DÖNECEKSİNİZ! BU BİR EMİRDİR, ALLAH YAR VE YARDIMCINIZ OLSUN!" dedi tuğgeneral. Bir anda çok büyük bir sıkıntı bastı. Nedenini anlamadım. Hemen göreve gitmek istiyordum. Sonra hep bir ağızdan bağırdık.

"EMREDERSİNİZ KOMUTANIM" İçimdeki o büyük sıkıntı ile time dönüp emir verdim.

"BAZKUT TİMİ HELİKOPTERE BİN"

"EMREDERSİNİZ KOMUTANIM"

Yaklaşık 1 saat sonra görev yerimize vardık. Tabi bunu nerden anladım? Pilotun iniş izni istemesinden.

"Teğmen Cansu Kahraman. Koordinatlara vardık komutanım."

"Peki, iniş serbest." Biz de gelirken koskoca 1 saat boyunca boş durmadık tabii ki. Operasyon planlarını tekrar gözden geçirdik. Ayağa kalktım ve konuşmaya başladım.

"Hadi adamları alalım ve sağ salim geri gelelim. AKREP OPERASYONU BİZİ BEKLER!" Şu an nedense içimdeki sıkındı daha da artmıştı. Umarım operasyonda bir sıkıntı olmaz.

Helikopterden indik ama işimiz daha bitmedi. Yaklaşık 2 saat yürümemiz gerekiyordu. Gideceğimiz kampta çok kapsamlı bir koruma sistemi olduğu için fark edilmeden gitmemiz lazım.

2 Saat sonra

"Komutanım geldik. "dedi Alkın. Allah'a şükür kör değilim ama neyse.

"Yusuf, Ege kendinize bir yer bulun ve silahlarınızı kurun. İkinizin de bütün kampı görebileceği bir yer." Kendileri timimizin keskin nişancıları oluyorlar.

"Yerlerimizdeyiz komutanım."

"Güzel. Herkes mevzi alsın. Ne yapacağınızı biliyorsunuz, susturucu takın ve indirin. Hepsini tespit edip temizlemeniz için 3 dakikanız var. Sonra operasyona başlayacağız." Bu sefer hepsi bir ağızdan konuştu.

"EMREDERSİNİZ KOMUTANIM"

3 dakika sonra bütün keskin nişancıların öldüğünden emin olduk ve kampa girmeye başladık. Biz buraya giriyorsak herkes ölecek demektir. Herkes gördüğü adamı gerek yakın dövüş, gerek susturucu takılı silah ile...

"Komutanım herkes tamam. Bir tek AKREP'in de içinde olduğu büyük çadır kaldı."

"Anlaşıldı Yüzbaşı. Hep beraber içeri giriyoruz."

"EMREDERSİNİZ KOMUTANIM"

İşaretimle içerdeydik. AKREP'in yanındaki bütün adamları öldürdük. Bir tek Akrep kaldı.

"Acaba seni nasıl öldürsem AKREP?" Akrep sinsi gülüşleri arasında bir bana bir de Alkın'a bakıyordu.

"Anlatayım mı YÜZBAŞI?!" Alkın'a baktım. Neyi anlatacaktı? Benim yanımda benim annemden veya şehit olan askerlerimden başka kimi anlatabilir ki diye düşündüm. Hafiften gözlerim doldu.

"Neyi anlatayım mı, Alkın?" Gözümden bir damla yaş düştü. Daha annem veya askerlerim hakkında olup olmadığını bilmememe rağmen.

"Açelya be sana her şeyi anlatacağım ama şimdi AKREP'i de alıp gidelim. Tamam mı?" O zaman AKREP'i canlı alalım ki her şeyi bana anlatabilsin. Hem de şu an yıllarımı verdiğim operasyonu mahvedemem.

"Tamam. BOZKURT TİMİ AKREP'İ CANI ALIYORUZ."

"EMREDERSİNİZ KOMUTANIM" bu sefer fark edilme gibi bir durum olmadığı için helikopter çok daha yakına geldi. Kamptan bile rahatlıkla gözüküyordu.

2 dakika yürüdük, yürümedik. Tim önden ilerliyordu. Bir anda kalbim sıkıştı ve olduğum yerde sağ elimi kalbimin üstüne koyup üniformamı sıktım. Arkamdan 2 kez vurulduğumu hissettim. Herkes silah sesiyle arkasına döndü. Birisi Akrep'i helikoptere bindirip yanında durmak zorunda kaldı. O sırada Alkın bana doğru koşuyordu. Bağırıyordu belli ama ben yığıldığım yerde pek te bir şey duymuyordum. En son gözlerim iyice kararırken dibimde duran Alkın'ı gördüm bağırıyordu, bu sefer duydum.

"AÇELYA AÇ GÖZLERİNİ AÇELYA, HADİ NOLUR ÖLME NOLUR BIRAKMA BENİ" 

Çok kısık ve acı ile çıkan sesimle konuşmaya çalıştım son gücümle.

"Askerler ölmez, şehit olur..."









Oy vermeyi unutmayın...

Binbaşı Ve Yüzbaşı / Tamamlandı / DüzenlendiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin