7.Bölüm-Düzenlendi

4K 156 13
                                    

"Şimdi, ilk asker olduğumuzda ve her şehit verdiğimizde ettiğimiz o İNTİKAM YEMİNİ'ni fazlasıyla yerine getirme zamanı. Yıllardır peşinde olduğumuz AKREP'i bulduk. Hem benim annemi öldüren hem de birçok askerimizi şehit olmasına neden olan o kalleşi kendi ellerimizle öldürücez. YARIN. Şimdi herkes önündeki dosyayı açıp operasyon planlarına baksın. Yarın sabah erkenden yola çıkacağız. ŞİMDİ OPERASYONA EN İYİ ŞEKİLDE ÇALIŞALIM. HATA İSTEMİYORUM."

Saatlerce çalıştıktan sonra gidip yattılar. Ben uyuyamıyorum. Dışarıya çıkıp çardakta oturmaya karar verdim. Hem belki biraz babamın ve Alkın'ın benden gizledikleri şeyi çözmeye çalışırım. Tugaydan çıkıp çardağa doğru ilerlerken birinin orda oturduğunu gördüm. Sadece rütbesi gözüküyordu. Yüzbaşı. Zaten herkesi tanıyorum. Bir şey olmaz yanına gidebilirim diye düşündüm. Yüzüne bakmadan önüne otururken;

"Merhaba Yüzbaşı..." Sözümü kesen şey onun kim olduğunu görmem oldu. Yüzbaşı Alkın Eyüboğlu. Tam üstüne. Belki azından laf alırım diye muhabbet açma kararı aldım.

"Alkın Yüzbaşım neden buradasınız? Yarın operasyon var dinlenseydin." Aptal. Harika soru. Bravo yani kalk bir kendini ayakta alkışla istersen. Sen dışarda ne yapıyorsun?

"Komutanım uyku tutmadı. Sanırım sizi de."

"Evet beni de uyku tutmadı. Hazır seni bulmuşken sorayım. Malum pek bana gözükmüyorsun." Çak lafı. Ayneeeen. Devam, böyle devam.

Allah'ım neden kendi kendime yükseliyorum?

"Ne soracaksınız komutanım?" Hakikaten ne sorucam? Buldum!

"Ankara'nın neresindensin?"

"Anlamadım komutanım." Onlomadom komotonom.

"Ben de Ankaralıyım da ondan sordum."

"Öyle mi komutanım? Ben Çankayalıyım. Siz neresindensiniz komutanım?" Ya sabır, ya sabır. Komutan kadar başına taş düşsün emi Alkın.

"Etimesgut. Bir de bana ikide bir komutanım demeyi kes Yüzbaşı. Binbaşı de Açelya de ne biliyim yani de bir şeyler."

"Emrede-Peki Binbaşım." Allah'ım sen bana sabır ver. Mümkünse şimdi.

"Neyse Yüzbaşı gidelim artık. Yarın büyük operasyon var." Ben bu adama biraz daha katlanamam. Beraber kalkıp odalarımıza giderken aklıma bir şey demek geldi.

"Bu arada sohbetine de doyum olmuyormuş Yüzbaşı." Benim bunu dememin üzerine gayet ciddi bir şekilde sordu.

"Dalga mı geçiyorsunuz yoksa gerçekten mi söylüyordunuz Binbaşım?" Ba ba ba ba ba ba. Sen şu sivri zekaya bak sen. Ben de gayet ciddi bir şekilde yüzüne boş boş bakarak;

"Dalga geçiyorum Alkın." dedim.

Ertesi Sabah Saat 5:00

Evet. Bugün büyük gün. Sonunda Akrep'i geberteceğiz. Hemen hazırlanıp timin yatakhanesine gittim. Kapıyı açıp içeri girecekken hepsini hazırlandığını gördüm. Tabi o kadar teröristlerin elebaşını öldürmeye gidiyoruz.

"Hadi herkes mühimmat odasına. Hazırlanalım." Sakin olmama şaşırmışlardı sanki. Ne yapıyım yani? Sakin olmasam elime bir şey mi geçecek? Sanmıyorum.

Mühimmat odasına girince herkes hücum yeleğini giydi. Yedek şarjörleri taktım yeleğe. Postalımın boğazına ve koluma çakı koydum. Bacak kılıfı takıp bel silahımı yerleştirdim. Oradan Yusuf'a ve Emre'ye mühimmat çantalarını almaları için işaret verdim. Diğer silahlarımızı da alıp bahçeye çıktık.

Babam yani Tuğgeneral ve yanında yaklaşık 20-23 asker bizi bekliyordu. Helikopter de sahadaydı. Tuğgeneralin önüne geçip hiza aldık ve ben önlerinde olmak üzere askeri selam verip konuşmaya başladım.

"BOZKURT TİMİ AKREP OPERASYONUNA HAZIRDIR KOMUTANIM"








Oy vermeyi unutmayın...

Binbaşı Ve Yüzbaşı / Tamamlandı / DüzenlendiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin