Night || ChanLix ✔️

28.

21 Temmuz - 2021 (16:32)

"Peki sonra?!" Nayeon heyecanlı bir şekilde ellerini çırparak konuştu. Felix ise derin bir nefes alıp vererek onun sorularını cevapladı, "Kadın benim gayet başarılı olduğumu ve yakın zamanda geri dönüş yapacaklarını söyledi, yani kabul edilebilme şansım yüksek. Sanal seçmelerde bile o kadar kişinin arasından 2. olduysam...bundada ilk 10'a girerim herhalde." Hafifçe gülerek rahatlamak için limonatasından bir yudum aldı. 

"Bu çok güzel bir haber Felix! Düşünsene, üçümüzünde aynı şirketteyiz ve karma bir grubun üyeleri oluyoruz...efsane." Jeongyeon mutlulukla gülümsedi ve dilediği şeyin gerçekleşmesini umdu.

Nayeon ve o, ülke çapında oldukça ünlü olan JYP'nin birkaç aylık stajyeriydi. İkiside seçmelere beraber katılıp kazanmışlardı ve buda onların arasındaki bağı daha güçlü bir hale getiriyordu. Bu fikri genç oğlanla paylaşıp onuda aceleyle ön seçmelere sokmuşlardı ki, kazanmıştıda.

Felix ile yaklaşık 3 aydır tanışmalarına rağmen o günden beri çok samimi olmuşlardı ve ona çoğu konuda yardım bile etmişlerdi. 

Felix artık babasından bağımsız olduğu için işsiz ve evsizdi, ama öyle olsa bile Nayeon ve Jeongyeon ikilisi sayesinde hem bir eve, hemde mükemmel arkadaşlara sahip olmuştu. Aynı zamanda yakında hayalini gerçekleştirebilecekti... Cidden çocukluğundan beri dansa ve müziğe ilgisi olsada, onu şirketin başına geçirmek isteyen bir babası olduğu için bu tutkusuna asla yönelememişti, ama nihayet şimdi başarabilecekti. 

Hem bunu bir yandan Chan içinde yapmak istiyordu. Sonuçta o, asla hayalini gerçekleştirememiş bir dedektifti. Sadece babasının yolundan iz sürmüş ve bu yüzdende işinden asla keyif alamamıştı.

Felix burukça gülümseyerek yere odaklandı, hala aklında Chan ve diğerleri dolaşıyordu ama özelliklede Chan. Harbi, acaba şu anda ne durumdaydı? Muhtemelen yaşamıyordu bile... Bu düşünceler Felix'i yerle bir ediyordu. Belkide orada kalıp sonsuza kadar yaşama ihtimali vardı, sadece nasıl olacağını bilmiyorlardı...

"Hey, ne oldu? Daldın gittin." Jeongyeon endişeyle sordu, Felix'in yüzünün renginin solduğunu fark etmişti.

Genç oğlan sahte bir şekilde gülümsedi ve kafasını sağ-sola salladı. "Bir sorun yok, iyiyim." Yaşadığı olayları tabii ki kimseye anlatmamıştı, anlatsa bile deli muamelesi göreceğinden emindi. Bu yüzden sadece kendine saklayıp duygularını içinde yaşıyordu, fakat aklındanda bir türlü çıkaramıyordu.

Sonuç olarak şu anda mutlu bir hayata sahipti sanırım, değil mi? Onu kısıtlayacak veya zorla istediklerini yaptıracak bir annesi veya babası yoktu, bu mutlu olmak için yeterli bir sebepti.

Bunları daha fazla düşünmek istemediği için iç çekti ve tekrar limonatasına uzandı, ama tam o anda kulaklarına gelen hoş müzik sesiyle donakalmıştı. 

"Wanting your love to come into me..." Kulaklarına inanamayarak şaşkınca etrafına baktı ve hoparlörden gelen şarkıyı dinledi. 

Bu sesi nerede duysa tanırdı...

Hızlıca ayağa kalktığında diğerleri şaşkınca ona baktı ve ne olduğunu anlamaya çalıştı, fakat Felix onları duymazdan gelerek kasaya ilerlemişti ve oradaki çalışanı soru yağmuruna tutmuştu. "Bu şarkının adı ne? Kime ait? Ne zaman çıktı? Çok mu eski?"

Kadın gözlerini genişleterek ona baktı. Bu durumu biraz garipsesede şarkıyı beğenmiş olabileceğini düşünerek yanıt verdi. "Ah, Heavenly efendim. Aslında bu adam oldukça ünlü biri, tanımamanıza şaşırdım... Zamanında müzik endüstrisinde ülkemizi çok güzel bir şekilde temsil etmişti sonuçta. Hatta otobiyografi kitabı bile bulunuyor-"