"Efendim, bence yaptığımız yanlıştı. Onu direk hastaneye götürmeliydik, zaten ne bekliyorduk ki? Çok uzun bir süre olmasada denizde kaldı..." Minho koridorda volta atarak konuştu. Suçluluk duygusu her tarafını sarmıştı.
"Minho, hatalı olduğumuzun farkındayım. Bunu yüzüme vurmana gerek yok. Ayrıca gayet sağlıklı duruyordu, böyle olacağını tahmin etmemiştim. Ve oradan oraya yürümeyi kesip, oturur musun lütfen?" Minho sesini çıkarmadan koltuğa oturdu.
Peki ya bu suçluluk duygusu neden mi? Felix bayılmıştı, hemde gözlerinin önünde. Tam nasıl kanıtlayacağını söyleyecekti ki, başının döndüğünü hissederek yere yığılmıştı. Şu an ise hastanedelerdi, Felix'in uyanmasını bekliyorlardı.
Doktor Jin, odadan çıkıp yanlarına gelince ikiside ayağa kalktı. "Bay Chris, hastanın durumu şu anda iyi. Vücudu çok fazla tuzlu su almış, yani yorgun düşmesi gayet normal. Endişelenecek bir durum yok." Chan ve Minho, bunu duyunca rahatladı.
Doktor konuşmaya devam etti, "Ve kendisi şu an uyanık, isterseniz konuşabilirsiniz." Chan başını salladı, "Evet, lütfen." İkiside odaya girdi ve yatakta uzanan Felix'e baktılar. Minho, endişeli bir şekilde yanına geldi. "Geçmiş olsun, iyi misin?" diye sordu. Felix hafifçe gülümsedi, "Teşekkür ederim, iyiyim."
Chan sessizliğini bozarak sordu, "En son dediğin şeyi hatırlıyor musun?" Felix, olumlu anlamda başını salladı ve, "Evet, hatırlıyorum." dedi. Chan sırıttı, "Bu güzel. O zaman bize nasıl kanıtlayacağını söyleyebilirsin?"
Minho, kaşlarını çatarak Chris'e baktı. "Ama dinlenmesi gere-" Chan'ın ona olan bakışlarını görünce, korkarak sustu. "Hayır sorun değil, ben iyiyim." Felix burukça gülümsedi ve konuşmaya devam etti, "Size gelecekten geldiğimi kanıtlayacağım. Arabam hala denizin içinde, değil mi? Onu denizden çıkarınca anlayacaksınız. Çünkü çok üst bir model ve şu anki arabalardan çok daha iyi."
Minho şaşkınca Felix'e bakarken, Chan gözlerini yere dikti ve düşündü. "Sadece bu mu?" diye sordu. Felix başını hayır anlamında salladı, "Arabanın içinde bir kaç şey daha var. Mesela...akıllı telefon, akıllı saat, AirPods, kredi kartları ve para... Şimdilik aklıma bunlar geliyor."
İkiside ona anlamsız bakışlar attı ve aynanda sordular, "AirPods da ne?" diğer şeylerde dikkatlerini çekmişti, ama en çok AirPods'du. Felix güldü, "Telefon kulaklığı. Yani nasıl desem... O kulaklığı takınca telefondan gelen sesleri sadece siz duyabilirsiniz, başkası duyamaz."
Minho gözlerini kırpıştırdı, "Hiçbir şey anlamadım..." Felix iç çekti, "Bu şeyleri anlatabileceğimi sanmıyorum, göstermek çok daha iyi olur." Chris söze atladı, "Dürüst olmak gerekirse, sana hala tam olarak inanmıyorum Felix. Belki de hastaneden kaçmış bir delisindir, ha?"
"Bakın, biliyorum bunlar size çok mantıksız geliyor. Fakat inanın bana, lütfen. Bir şans verin, sizde göreceksiniz." Felix, koyu irisleriyle Chan'a baktı. Chan, insanların yalan söyleyip söylemediğini kolayca anlayan biriydi ve Felix'in gözlerinde yalan yoktu...
Dedektif arkasına yaslandı, "Peki, sana inanacağız...ve bu sadece üçümüz arasında kalacak. Anlaştık mı?" İkiside kafalarını olumlu anlamda sallayınca, tekrar konuştu. "Doktor iyi olduğunu söyledi, bu yüzden benimle geleceksin."
"N-nereye?" Felix, masum bakışlarını ona yöneltti. "Evime tabii ki. Dışarıda kalacak değilsin ya?" Minho, şaşkın gözlerle Chan'a baktı. "Ama efendim-" Chan iç çekti, "Ne yaptığımı iyi biliyorum Minho, merak etme." Ardından bakışlarını tekrar Felix'e çevirdi ve konuştu, "Endişelenme. Zaten evim büyük, istediğin oda da kalabilirsin. Ama yanlış bir hareketini görürsem...öldün say."
Felix sertçe yutkundu. Chan'ın ses tonu bazen, gerçekten korkutucu olabiliyordu...
***
"Bu bayan Irene, kendisi evin temizliğinden sorumlu. Bu da bay Mingyu, bizim aşçımız. Bir ihtiyacın olduğunda onlara danışabilirsin. Dediğim gibi...meşgul bir insanım. Genellikle evde değil, ofisimde oluyorum."
Dürüst olmak gerekirse Felix, koca evi görünce şaşırmamıştı. Aslında bu şeyler onun için gayet normaldi, sonuçta zengin bir aileye sahipti. "Anladım...bay Chris."
"Sadece Chan de lütfen. Her neyse, gösterdiğim odaya yerleşebilirsin. Ayrıca dolapta giysiler var, o yüzden endişelenme." Felix gülümsedi, "Teşekkürler." Gösterilen odaya çıktı ve ardından kapıyı kapattı. Ortalama boyutta hoş bir odaydı. Krem rengi duvarlar, altın avize, çift kişilik yatak, giysi dolu dolap ve dahası...
Felix, etrafı inceledikten sonra giysi dolabını açtı. Yeterince kıyafet yoktu, ama idare edebilirdi. Pencereye yaklaştı ve bir süre dışarıyı seyretti. Bir anda kar yağmaya başlamıştı, açıkçası uzun zamandır kar görmüyordu, bu yüzden gülümsedi. Kendine geldiğinde hızlıca pencereden ayrıldı. Düşünmesi gereken daha önemli şeyler vardı, zaman harcayamazdı.
Yatağa geçti ve gözlerini tavana dikti. Neden buradaydı? Bu çok mantıksız geliyordu, hatta imkansızdı. Belki de cidden kafayı sıyırmıştı...ama bu kadar şeyi aklında üretemezdi. Derin bir iç çekti ve gözlerini kapadı, "Her şey iyi olacak, bu sadece bir rüya..." diye fısıldadı ve kendini uykunun kollarına bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Night || ChanLix ✔️
FanfictionKazada arabasıyla denize düşen Felix, denizden çıkarıldığında kendi zamanında olmadığını fark eder. ChanLix || BangLix #banglix içinde 1. #jeongho içinde 1. #night içinde 1. #dedektif içinde 1. #handsome içinde 1. #straykids içinde 3. #skz içinde 3...