8.

2.2K 256 178
                                    

"Sakin ol Felix, sen deli falan değilsin. Biz gerçekten zamanda geriye gittik, bu kafamızdan uydurduğumuz bir şey değil, inan bana. Hala anlamakta zorluk çekiyor olmalısın... Dediğim gibi, seni ve babanı tanıyorum." Jaeyoon derin bir nefes alıp sözüne devam etti, "Çünkü ben senin amcanım...ama tabii ki beni hatırlamıyor olabilirsin..."

Felix resmen şok üstüne şok yaşıyordu. Şu anda çığlık bile atabilirdi, ama kendisini tutmalıydı. Gözyaşlarını sildi ve elinden geldiğince sakinleşmeye çalıştı. Gülümsemesi yada ağlaması mı gerekiyordu, bilmiyordu. Sadece çok şaşkındı ve inanmakta zorluk çekiyordu... Bir süre sonra kendine gelmişti.

"Daha iyi misin?"

"E-evet, sanırım..." Burnunu çekerek söze devam etti, "Bir amcam olduğunu biliyordum, fakat onu hiç görmemiştim. Babam ondan asla bahsetmezdi, sadece 'pisliğin teki' diyip konuyu kapatırdı. Ama size hala inanmakta zorluk çekiyorum...benim gerçekten amcam olduğunu nereden bileceğim ki? Bana, sana inanmam için bir sebep ver."

"Babanın adı Lee Woobin, annenin adı Lee Minyoung. Baban zengin bir iş adamı, büyük bir şirketi var ve bunların hepsi benim sayemde, çünkü o fikirlerin tamamı benden çıkmıştı. O ise...sadece benim icatlarımı çaldı. Woobin beni hiçbir zaman sevmedi, nedenini gerçekten bilmiyorum...belki de sadece kıskanıyordu. Bu yüzden benden kötü bir şekilde bahsediyor olabilir, ama asıl kötü olan senin baban. Muhtemelen onu sende sevmiyorsundur, çünkü onun iyi bir baba olmayacağını biliyorum. Her neyse, bunlar bana inanman için yeterli mi bilmiyorum, ama umarım artık bana inanmışsındır..."

Felix olduğu yerde kalarak ona baktı, evet sadece bakakalmıştı. Ne diyeceğini gerçekten bilmiyordu, ama ona inanmaktan başka çaresi yoktu. Zaten yalan söylermiş gibi de durmuyordu, bu kadar şey anlattığına göre...gerçekten amcasıydı.

"S-sen gerçektende benim amcam mısın..? Aman tanrım, inanamıyorum...bu nasıl mümkün olabilir? Peki buraya nasıl geldin? B-benim gibi tesadüfen mi?"

Jaeyoon pişman olmuşcasına ona baktı, "Kendi zamanımızda da bir bilim adamıydım. Ben...karımı kaybetmiştim ve elimde, yıllarımı harcasam da henüz tam olarak bitiremediğim bir icadım vardı. Evet, bu zaman makinesiydi. Kullanıma hazır değildi, fakat eşimi çok özlemiştim ve istediğim tek şey onu hayata döndürmekti. 

Sadece 1 yıl geriye gitmeyi planlıyordum, ama ne yazık ki makine sorun çıkardı ve beni 60'lara yolladı. Şaka gibi, değil mi? Şimdi ise elimde yeterli malzemeler olmadığı için hiçbir halt yapamıyorum! Geleceğe fazla etkide bulunmamak için de insanlarla pek konuşmuyorum. Ha bu arada, umarım fazla kişiyle muhattap olmamışsındır! Ne kadar çok kişiyle konuşursan bu zamandan silinme ihtimalinde o kadar artar, yani benim tahminimce öyle..."

Felix şaşkınca gözlerini kırpıştırdı, "A-aslında...bir sürü kişiyle konuştum, ama sorun çıkacağını sanmıyorum-"

"NE?! Delirdin mi sen? Burada her bok olabilir, önüne gelen herkesle konuşamazsın. Bundan sonra daha dikkatli olmaslısın Felix, sana zarar gelmesini istemem. Şu anda sahip olduğum ve güvenebileceğim tek kişi sensin!" 

Genç oğlan kafasını olumlu anlamda salladı, "P-peki kendi zamanımıza nasıl döneceğiz?"

"Gerçekten bilmiyorum...ama elimden geleni yapacağım, yeterli malzeme toplarsak belki bu işi halledebiliriz. Bana yardımcı olman gerek, bunu tek başıma yapabileceğimi sanmıyorum. Zaten Chris bilime ilgin olduğunu söylemişti-"

Felix, amcasının lafını böldü. "Şey...açıkçası bilime pek ilgim olduğu söylenemez. Chan, benimle konuşmanız için öyle demiş olmalı. Çünkü sizinde dediğiniz gibi, herkesle konuşan biri değilmişsiniz."

Night || ChanLix ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin