27.

1.1K 137 222
                                    

Felix nefesini düzene sokmaya çalıştı, fazla heyecan yapmıştı ama bu gayet normaldi. Çünkü birazdan neler olacağı hakkında en ufak bir fikri bile yoktu, gerçekten geleceği gidebilir yada ölebilir miydi? Bu kulağa ne kadar çılgınca gelsede gerçekti, bunların hiçbiri rüya değildi.

Jaeyoon onu sakinleştirmeye çalışarak omzunu okşadı, "Merak etme evlat, orada iyi olacaksın. Her şey tamam, sadece biraz beklememiz gerekiyor ama ondan önce biraz gevşesen iyi olur. Bu şekilde gitmen çok riskli olur sonuçta, değil mi? Ve işe yarayacak, hissediyorum..."

Genç oğlan büzmemek için zorladığı dudaklarını ısırdı, çok gerilmişti ve bu konudan hala emin değildi. "Amca...neden tek gidecekmişim gibi konuşuyorsun? Beraber gitmeyecek miyiz yoksa?" Ona döndü ve umutsuzca baktı.

Jaeyoon yutkundu ve gülümseye çalışarak yeğeninin ellerini tuttu, bunu söylemek zorundaydı. "Üzgünüm Felix, bunu sana daha önceden söylemeliydim...ama ben seninle gelemem. Aramızdan sadece bir kişi gidebilir ve bu kişide sen olmalısın, önünde uzun bir gelecek var oğlum...hayatını yaşamalısın." 

Felix dediklerini sindirmeye çalıştı, ağzından sadece "Ne?" kelimesi çıkabilmişti. Nasıl bu kadar sakin kalarak konuşabiliyordu? Bunca zamandır beraber gideceklerini sanmıştı oysaki. Şimdi ise hayal kırıklığına uğramış ve çaressiz hissediyordu. "B-bana yalan mı söyledin?" Diye sordu şaşkınca.

Jaeyoon derin bir iç çekti, bunu nasıl mantıklı bir şekilde açıklayacağını bilmiyordu. "Tabii ki hayır Felix, sana asla yalan söylemem. Sadece...bu beklenilmedik bir şeydi diyebilirim. Şöyle ki, yaptığım deney ve analizlere göre senin ve benim içimdeki enerji geçmişe geldiğimiz için sönmüş ve azalmış durumda...ama ikimizinki birleşince ortaya daha güçlü bir şey çıkıyor ve bu şekilde bir kişiye yeterli enerji elde etmiş oluyoruz. Bu enerjide geleceğe dönmek için olması gereken kesin bir şey-"

Felix kafasını sağ-sola sallayarak sözünü kesti, dediklerinden hiçbir şey anlamıyordu. "S-saçmalama! Sende gelmek zorundasın, orada tek başıma ne yaparım? B-babamın yanına dönmek zorunda kalacağım ve beni tekrar kirli işlerine alet edip zorla evlendirecek, istemediğim bir hayat yaşayacağım!"

İhtiyar adam sıkıca ona sarıldı ve saçlarını okşadı. "Hayır, sakın böyle düşünme evlat. O adamın istediği hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsin, sen özgür bir insansın ve kendi hayatını kendin kurabilirsin... Zaten geleceğe gitmem mümkün olsa bile muhtemelen orada ölürüm, sonuçta çoğu zamanımı ve enerjimi burada harcayarak geçirdim ben. Bu yüzden üzülmene gerek yok sevgili oğlum, bensizde başaracağına eminim."

Genç oğlan ondan yavaşça ayrıldı ve artık tamamen akan gözyaşlarıyla ona yalvarır bir şekilde baktı. "A-ama bir yolu olmalı...değil mi? Sen her şeye bir çözüm bulursun!"

"Ama buna değil..." Jaeyoon kafasını eğerek konuştu. Şu anda yeğenine kıyasla ne kadar sakin görünsede içten içe ağlıyordu. Sonuçta uzun zaman sonra nedenini bilmediği ve tahmin edemediği bir şekilde onu görmüştü ve onunla tekrar tanışma fırsatı bulmuştu, bu mutlu bir şekilde ölmesi için fazlasıyla yeterli bir sebepti.

Hafifçe gülerek kafasını kaldırdı, "Biliyor musun? Her zaman bir çocuğum olsun istemişimdir, ama karım kısır olduğu için bu dileğim asla gerçekleşmedi. Seninle baba-oğul olmasak bile aramızdaki ilişkinin bu olduğuna adım gibi eminim. Yine de...öz mü öz amcanım, bu da bir şey değil mi? Ayrıca sakın unutma, oraya gittiğinde benim ve kendin için babana karşı çıkıp tekmeyi suratına basacaksın."

Felix hafifçe gülsede hala ağlıyordu, bu sözler gururunu okşamıştı. Babası ona asla babalık yapmamıştı, ama birkaç aydır tanışıyor olmalarına rağmen amcası bu hissi ona yaşatmıştı.

Night || ChanLix ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin