5

52 6 0
                                    

(Ben geldim hellos👋)

-Bunu biraz daha açar mısın?

-Ölüm tehtidleri almaya başlayınca oldu her şey. Ondan öncesinde sadece etraf sakinleyene kadar dışarıya fazla çıkmıyordum. Çıksam da bir şey değişmezdi. Ama yine de çıkmak istemiyordum. Ama ölüm tehtidleri hatsafhaya ulaşınca dışarı çıkma düşüncesi oldukça zor geldi.

-Anlıyorum. Ölüm tehtidleri aldığın zaman nasıl hissediyordun?

-Gelen her mesajda ilk başta en fazla ne yapabilirler ki dedim. Ama sonra bu gittikçe artmaya başladı.

-Nasıl artmaya başladı? Bunu biraz daha açar mısın?

-Gözetlendiğimi hissettim. Ya biri beni izliyorsa sorusu düştü aklıma. Bir süre bununla cebelleştim. Sonra bu daha da ilerledi. Bir ses veya bir gölge bile tüylerimi ürpertmeye başladı.

-Bu tür durumlarda kendini korumak için bir şey yaptın mı?

-Perdeleri çekip kapıları kilitlemekten başka elimden ne gelirdi ki? Tabi bir de dışarı çıkmıyordum.

-Hukuk ve adalet her zaman doğru işler. Yani kendini bu kadar sınırlandırmamalısın. Kimse sana bir şey yapamaz. Yapmış olursa adalet ona haddini bildirecek zaten. Bu konu hakkında içini rahat tutman gerek. Bu sektörde olan sensin bilirsin, bir çok idole bu şekilde tehtidler geldi fakat bir eylem yok. Zarar verecek olan insanlar öncesinden haber vermez. Adı üstünde bir bir tehtid ve bunu eyleme geçirecek olan biri bunu sana iletmez. Şöyle düşün, bir çocuk bir ortamda zarar verecek olsa önce onun haberini verir mi? Hayır. Sen bir bireysin ve kimsenin sana olmamış bir şey için zarar verme hakkı yok. Bunu unutma Hyunjin. Bugünlük 5 dakika erken bitirebilir miyiz? Gangdong-gu'dan kardeşim gelecek ve onu karşılamam lazım.

-Peki peki. Teşekkür ederim öne-

-ABLAAAAAA! Bu çığlık beni bölmüştü. Bayan Lee hemen başını çığlığın olduğu yöne çevirip kaşlarını kaldırdı.

-Oh pardon! Seansta mısın? Tamam ben çıkıyorum. Sen işine bak. Dedi ve ayrıldı. Bayan Lee utangaç bir gülümseme ile bana doğru döndü.

-Önemli değil. Lütfen kardeşinizle ilgilenin.

-Tekrardan pardon! Diyerek odaya girdi ve ablasının arkasından koşarak geçti. Kaşlarımı çatıp ona baktım. Bu...bu camıma taş atan kızdı. Sigara içen kızlardan bir tanesiydi. Çatılan kaşlarımı düzeltip arkama yaslandım.

-Yarın tekrar görüşürüz Hyunjin. Bay bay. Dedi ve aniden görüntüyü kapattı. Bu tedafüs beni oldukça şaşırtmıştı. Kkami kucağıma atlayınca şaşkınlığımı üstümden atmış onu kucağıma atmıştım.

-Günaydın bebeğim. Dedim ve dudağına tatlı bir öpücük bıraktım. Başını omzuma koyup mırıldandı. Onunla beraber oturma odasına gittim. Annem televizyon izliyordu.

-Aigo! Seansın bitti mi?

-Evet. Kahvaltı yaptın mı?

-Hayır. Seni bekledim.

-Babam çıktı mı?

-Evet. Hadi gel de yemek yiyelim.

-Peki. Dedim ve kkami'ye yemek verip biz de kahvaltıya oturduk. Kahvaltıdan sonra arkadaşlarım beni aramış beni görmek istediklerini söylemişlerdi. Ama...dışarı çıkmak istemiyordum. Bu yüzden onlara bir takım bahaneler uydurup dışarı çıkmayı reddetmiştim. Gidip odamda biraz resim yapmaya çalıştım. Zihnimi boşaltmak istiyordum. Aklıma Bayan Lee'nin kardeşi geldi. Ne büyük bir tesadüftü öyle? Gerçekten beni çok şaşırtmıştı. Belki de ablasından ve anne babasından gizli sigara içiyordu. Bu çok yanlıştı. Bunu Bayan Lee'ye anlatsam iyi olacaktı. Önlem alması gerekiyordu. Kkami yanıma gelip ayağıma dolanınca onu kucaklayıp biraz oynadım onunla. Sonra o annemle beraber dolaşmaya çıkınca evde tek başıma kalmıştım. Kendimi çok gergin hissediyordum. Çok heyecanlı hissediyordum. Birileri beni izliyor da başıma bela olacak gibi hissediyordum.

-Önemli değil. Kimse sana bir şey yapamaz Hyunjin! Kimse bir şey yapamaz. Kimsenin böyle bir hakkı yok. Sadece boş konuşuyorlar...

THE SESSIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin