(Gülüşüne bakın çabuk yanakları çekile çekile sevilmelik yemin ediyorum vallahi billahi öyle🥺🥺)
(1 gün sonra)
Tuvali paketlemeyi bitirmiştim. Üstüne uzun kırmızı bir kurdela bağlayıp köşeye koydum. Bugün seansım akşam saatinde başlayacak, gece boyu sürecekti. Benim dışarı çıkma görevim de birazdan başlayacaktı çünkü Hyunmi ile birlikte buluşacaktık. Ona vermem gereken bir şey olduğunu söylemiştim. Geçen gün çocuklarla buluştuğumuz kafeye gitmeyi planlamıştık. Oradan dönerken duyduklarımdan etkilenmiştim. Bu yüzden oraya gitmeye ekstra korkuyordum ve Bayan Lee bunu öğrenince oraya gitmem konusunda beni tembihlemişti. Gömleğimi çıplak göğsüme geçirdim. Düğmelerini iliklemeden önce annem odama girmişti.-Fazla gecikecek misin?
-5 gibi seansım var 3-4 gibi evde olurum. Neden ki?
-Babanın bu gece işi uzun sürecekmiş canı kimchi ve ramen istiyordu ama o gelemeyecekmiş. Canının istediği bir şey var mı?
-Hmmm! Sultanımın acı soslu yengeçlerini çok özledim doğrusu.
-Bebeğim ne isterse ona yaparım. Fiziğin ne kadar da iyileşmiş öyle. Aigo! Ne yapacağım? Koca adam oldun.
-Sen ne zaman istersen o zaman büyürüm.
-Hiç büyüme o zaman olur mu? Dedi. Onu kollarımın arasında daha da sarmalayıp saçlarının arasına minik bir öpücük kondurdum. Sonra odamdan çıktı ve gömleğimin önünü ilikleyerek ben de hediyeyi aldım ve evden çıktım. Avuçlarımın içi terliyor, kalbim gümbür gümbür atıyordu. Oraya kadar nasıl yürüdüm, nasıl vardım hiç bir bilgim yoktu. Kendimi kafenin içine atınca en köşedeki tenha masaya oturdum. Fazla geçmeden Hyunmi de gelmiş, etrafı incelemişti. Ona mesaj attım. Beni gördü. Yanıma gelip oturdu.
-Burada maskeni çıkarıyor musun? Seni maskesiz çok az gördüm.
-İyi o zaman. Burada doya doya görebilirsin. Bu kafe her zaman tenhadır. Genelde burada içtikleri için sarhoş olurlar. Alkolsüz içecekleri içenler de zaten loş ve karanlık karışımı bir ortam olduğu için göremiyorlar.
-Ne güzel. Burada rahat hissediyor olmalısın.
-Evet, öyle. Mühim bir işin yoktu değil mi? Seni çağırdım ama...
-Hayır. Sadece evdeydim. Beni çağırdığın zaman çok merak ettim doğrusu. Bir sıkıntı mı var?
-Hayır. Hayır yok. Bir şeyler sipariş edelim mi?
-Olur. Dediğinde garsona seslendim. Yanımıza geldi.
-Bir kırmızı şarap alabilir miyim lütfen?
-Ben de alkolsüz kokteyl alacağım. Dedi Hyunmi'de. Garson saygı ile eğilip gitti.
-Garsonun yanındayken maskesizdin. Bir şey olmaz mı?
-Arkadaşlarımla buraya sıkça geliriz. Bir sıkıntı olmuyor. Dedim. Başıyla beni onaylarken gülümsemişti. Siparişlerimiz gelince garson şarabımı dökerek şişeyi yanıma bıraktı. Teşekkür ettim. Gitti. Kadehimi biraz sallarken Hyunmi'ye baktım. Oldukça sakin hissediyordum. O da öyle. Şarabımdan bir kaç yudum aldıktan sonra boğazımı temizledim.
-Seni neden çağırdığımı sormayacak mısın?
-Ah evet. Unuttum birden.
-Şey. Sana ufak bir hediye vermek istedim.
-Bana mı?
-Evet. Dedim ve hediye paketindeki tuvali ona doğru taşıdım. İki eli ile tuvali sımsıkı tutup aldığında bana oldukça şaşkın gözlerle bakıyordu. Etrafına baktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE SESSION
Ficção AdolescenteZorba iddalarından sonra uzun bir süre medyadan uzak duran ünlü idol hakaret ve ölüm tehtidlerinin ardından psikolojik tedavi görmeye başlar. Pandemi nedeni ile online seanslara katılan idol, bir süre sonra kendini, psikoloğunun günlük yaşantısında...