10

29 4 0
                                    

(Ben geldim. Midoşum ağrıyo:( neyse okuyun canımlar🥰)

Sabah gözlerimi açtığımda babam gitmişti ama annem hala bana sarılarak uyuyordu. Annemin saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıp onu izledim. Beni ne zahmetlere büyütmüştü. Elimi yanağına koyup okşadım. Alnına minik bir öpücük bıraktım. Saat çok erkendi. Yerimden kalkıp mutfağa gittim. Anneme ve bana tost hazırlayıp başka şeyler de yaptım. Gidip anneme sarılarak kocaman öptüm.

-Sultanım! Kahvaltıya gidelim.

-Aigoo! Sen nasıl bu kadar erken kalktın?

-Bilmem. Birden bire uyandım. Seansıma daha çok var. Ben de kahvaltı hazırlamak istedim. Hadi kalk da gidip yiyelim.

-Peki. Git hadi geliyordum. Dedi. Çıktım odadan. Fazla geçmeden o da geldi ve sofraya oturdu.

-Aigooo! Sofraya bak! Benim küçük bebeğim ne kadar da hamaratmış öyle.

-Tabikiii! Anneme çekmişim.

-Şekerim benim. Dedi ve benim gibi burnunu büzüştürerek güldü. Ben de öyle yaptım. Kahvaltıdan sonra odama geçtim.

-Kkami! Bebeğim. Gel buraya. Dedim. Yanıma geldi. Kucağıma atladı. Onu taşıyıp havalandırdım ve dudağına bir kaç öpücük bıraktım.

-Seni ne kadar sevdiğimi biliyor musun? Dedim. Yüzüme bomboş baktı.

-Bilmiyorsun. Ama ben çok seviyorum. Dedim ve tekrar öpmeye başladım. Sonra telefonum çaldı. Yabancı bir hat arıyordu. Saesengler yine iş başındaydı. Açmadım. Kapatıp kenara koydum. 5 dakikadan kısa bir sürede seans başlamıştı. Bayan Lee bir kafede maskeyle oturmuştu.

-Selam. Nasılsın?

-İyiyim Bayan Lee. Siz nasılsınız?

-Ben de iyiyim. Dün neden seansa gelmedin?

-Bugün size bunları anlatacakatım.

-Dinliyorum. Lütfen. Dedi.

-Dün değil ondan önceki gün benim dışarı çıkmama yardımcı olmuştunuz. Bir sıkıntı çıkmamıştı. Ben de bu yüzden dün de dışarı çıkabileceğimi düşündüm bu yüzden arkadaşlarıma haber verdim ve bir kafede buluşmak üzerine anlaştık. Bu yüzden seansı astım ve dışarı çıktım. Kafeye gittim gidene kadar bir sıkıntı yaşamadım çünkü kendime hakim olmaya çalıştım ve başardım. Ama kafeden ayrılıp eve dönerken olanlar oldu.

-Nasıl yani? Anlatmaya devam et.

-Karşıdan karşıya geçmek için bekliyordum. O sırada yanımda duran 3 tane lise öğrencisi hakkımda konuştu. Kulak misafiri oldum. Benden nefret ettiklerini söylediler. Onu görmek bile istemiyorum dediler daha bir sürü şey. Burada olsaydı, onu görseydim bu kelimeleri kalabalıkta bir kaç kez duydum onlardan ama tam cümle haline getiremedim. Karşıya geçtikten sonra gözlerim doldu. Başka bir sokağa geçip oradan gittim eve. Evde ağlama tuttu beni. Titremeye başladım. Etrafıma bakındım. Odanın içinde bir çift göz beni izliyor gibiydi. Kendime hakim olamadım. Pencereleri taradım yine. Sinirlerime hakim olamayınca elime geçen ilk parfüm şişesini yerle bir ettim. Sakinleşmek için bir süre balkonda beklemek zorunda kaldım. Zaten sonra da Hyunmi ile buluştuk.

-Anladım. Ama keşke bana bunun haberini vermeden hareket etmeseydin. Ben insanlar senin hakkında konuşmayacak demedim. İnsanlar her zaman konuşur. Konuşmaları duymamak büyük meseledir. Herkesin lafını dinlersen bu hayatı nasıl yaşayacaksın? Diğer üyelere bak. Hiç bir şey yapmasalar bile ondan nefret eden insanlar var. Eğer bu insanlara takılacak olursak hayatımız sürer mi? Cevap ver. Dedi. Biraz gözlerine bakıp düşündüm. Doğru. İdol olduğumdan, ekrana çıktığımdan ta bugüne kadar insanlar sırf konuşmuştu ama ben hiç birini dinlememiştim. Şimdi neden dinliyordum? Benim neyim vardı? Ben neden bu kadar yıkılmıştım ki? Yapmadığım bir şey için? O an sanki sihirli bir el dokunmuştu bana. Aklım başıma gelmişti.

-Sürmez. Haklısınız. Gerçekten.

-O zaman insanları dinlemeyi hemen şimdi bırakalım. Kimsenin sana zarar vermeyeceğini de öğrendin. Şu an ortada kalan bir problem tek var gibi görünmüyor mu?

-Nasıl yani?

-Odan. Pencereden sürekli bahçeye baktığını dile getiriyorsun dün de odanda, kendi alanında izlendiğini hissettiğini söyledin. Bunun ne kadar ileri derecede bir şey olduğunu bilmem gerek.

-Hemen hemen her zaman.

-Hayır hayır. 2.etaba geçmek istiyorum.

-2.etap mı?

-Evet. Gözlem seansı. Bir gece boyunca kameramız açık kalacak ve ben de seni gözetleyeceğim. Tabi bundan önce kamerasız görüşmesiz tek başına kalabalık ortamlara gideceksin sonra eve geleceksin ve ben yokmuşum gibi gündelik hayatına devam edeceksin. Ben de senin hal ve hareketlerini not edip buna göre bir çözüm düşüneceğim.

-Peki. Fakat şu an kendimi çok iyi hissediyorum ve sayenizde bana sihirli bir değnek değmiş gibi hissediyorum. Eskisi kadar korkak olmayacağımın farkındayım. Dedim. Gülümseyip başını sallamıştı.

-Bunu duyduğuma çok sevindim. O zaman şimdi vedalaşma vakti mi?

-Evet. Öyle. Yarın görüşürüz Bayan Lee.

-Görüşürüz. Kendine iyi bak. Dediğinde onu gülümseyerek onayladım. Ardından Chat'i kapattık. Kkami'nin artık kucağımda olmadığını fark ettim. Yatağıma dönüp baktım. Orada da yoktu.

-Kkamiii! Kkami! Bebeğiiim! Diyerek evi turladım. Sonunda onu bulduğum ver balkon oldu. Bir böcek görmüş, pencerenin pervazına çıkarak onu izliyordu. Öldürecek cesareti yoktu. Bu tablo beni güldürmüştü. Onu kucaklayıp çıktım ve balkon kapısını kapattım. Kkami'yi biraz elimle besleyip onunla oynadıktan sonra, Hyunmi'nin tablosuna geri döndüm. Önümdeki tuvale onu işlemeye devam ettim. İyi bir ilerleme kaydetsem de hala bitmemişti. Annemle kısa bir market molası vermek için resmimi bırakmıştım. Annem kapıda dönüp bana baktı.

-İnsanların içine karışmak seni gerçekten bu kadar rahatsız ediyorsa gelmeyebilirsin. Ben kendim de giderip pek bir şey almayacağım zaten. Gerçekten.

-Hayııır! Ben Stray Kids'in Hwang Hyunjin'iyim. Sultanım'ın da küçük prensiyim. Değil mi? Kim bana bir şey yapmaya cesaret edebilir ki?

-Omo! Tabiki. Dedi ve güldü. Onunla birlikte markete gidip döndükten sonra odama geçip tablo üzerinde devam etmek için hazırlandım.

Play with fire'ı yüksek sesle açıp karşımdaki tuvalde duran güzel kıza odaklandım...

THE SESSIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin