4. Bölüm: Yıldızlar Ve Dilek Tutmaya Muhtaç Olanlar.

595 41 211
                                    

4. BÖLÜM: Yıldızlar Ve Dilek Tutmaya Muhtaç Olanlar.

**Ve bir gün onlardan kurtulmak istemek gibi bbir hataya düşerseniz bunu beceremezdiniz. Çünkü yıldızlar her yerdeydi. Gökyüzünde, dilekleriniz de, umutlarınız da, kalbinizde.**

Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken ne diyeceğimi bilemiyordum. Böyle şeylere tepki vermekte gerçekten çok kötüydüm. Ben de çapkınca sırıtarak dirseğimle koluna vurmayı seçtim. "Belki bir gün fırsatçı çocuk. Ama benden söylemesi. Kitap karakterlerine aşık bir kızla işin çok zor."

Elleri cebindeyken tek kaşını kaldırdı. "Zoru severim."

Gülerek önüme döndüğüm sıra da telefonum beni kurtararak çalmıştı. Bugün gerçekten tam vakitlerinde çalıyordu canım telefonum. Söz sana yeni bir kılıf alacağım.

"Efendim baba?"

"Kızım." Kısa bir sessizlik oldu. Benim tarafımdan gelen araba seslerini duyuyor olmalıydı. "Sen dışarı da mısın?"

"Yeni çıktım."

"Güzel. Ben de toplantıdan çıktım. Seni alabilirim."

Sırıttım. "Çok iyi olur. Konum atıyorum."

"Tamam canım."

Telefonu kapatıp topuklarımın üzerinde Rüzgar'a döndüm. "Babam geliyor."

Rüzgar başıyla beni onayladı. "Baban seni aldıktan sonra giderim."

Tek kaşımı kaldırdım. "Neden?"

Rüzgar gururla çenesini kaldırdı. "Seni kurtarmam gerekirse diye."

"Bak sen." Güldüm. "Neyseki kendimi kurtarmak için bir erkeğe ihtiyacım yok." Yılan ısırmasında kurtarmış olabilirdi, korktuğumda yanımda olmuş olabilirdi fakat yardım almayı seven biri, özellikle de erkeklerden yardım bekleyen mahzun kız hiç olmamıştım.

Rüzgar sanırım biraz bozulmuştu fakat hiç bozuntuya vermeden gülerek saçlarını karıştırdı. Telefondan babama konum atınca yirmi dakikaya geleceğini öğrenmiştik. Bu yüzden red ettiğim teklifi ben yapmaya karar vermiştim. "Beraber kahvaltı yapalım mı? Biraz vaktimiz var."

Rüzgar bilmiş bir edayla baktı bana. "Üzgünüm, evime ve kitaplarıma kavuşmak istiyorum." Diyerek sesini incelterek beni taklit etti. Verdiği abartılı tepkiye karşılık gözlerimi devirdim. "Ben öyle yapmıyorum bir kere."

"Ben öyle yapmıyorum bir kere." Dediğimi abartılı şekilde tekrar ettiğinde sinirle koluna vurdum.

"Rüzgar! Çok gıcıksın!"

Rüzgar gülerek yanağımdan makas aldı. "İltifatın için teşekkür ederim tuhaf kız."

Göz devirerek yolun karşısındaki börekçiye doğru yürümeye başladım. Rüzgar gülerek arkamdan gelirken börekçiye girdim. Kendime kürt böreği söylerken Rüzgar da kendine su böreği sipariş etti. Boş masalardan birine oturduğum da o da gelip karşıma oturdu. Masa da bana doğru eğilip fısıldadı. "Beni tanıdığını biraz belli edebilir misin?"

Kocaman sırıttım. "Neden?"

Rüzgar etrafa tedirgin bir bakış attı. "Sanırım seni takip eden bir sapık olduğum düşünülüyor. Kapıdaki amcalar dik dik bize bakıyor."

Gülümsemem gitgide büyürken "gider misiniz beyefendi, beni rahatsız ediyorsunuz." Demek istesem de Rüzgar' bu kötülüğü yapamazdım. Bu kadarı vicdansızlıktı. Ama onu korkutmaktan zarar gelmezdi.

Yalandan bir öksürük ile gülümsememi silip kaşlarımı çattım. Rüzgar ne yapacağımı anlamış gibi gri gözlerini kocaman açtı. Başını iki yana sallarken yutkundu. "Hayır."

BEYAZ KELEBEK |+18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin