15. Bölüm: Bastırılan Duygular Er Ya Da Geç Patlarlar.

336 19 208
                                    

15. Bölüm: Bastırılan Duygular Er Ya da Geç Patlarlar.

*Yaralı ruhumdan akan kan da boğulmayı beklemeyecek, o yarayı saracaktım. Akan kan durana kadar. Belki de defalarca başarısız olacaktım ama ben... Ben iyileşecektim.*

"Cenazeden iki gün sonra.

Bade ve Ozan ne kadar yanımda kalmak isteseler de babam onun yanımda olduğunu söyleyerek buna izin vermemişti. Çünkü biliyordu ki bir kere kalmaya başlasalar uzun süre gitmeyeceklerdi. Saat gecenin kaçıydı bilmiyorum. Babam çoktan yatmıştı. Aslında ben de yatmıştım. Erken bile yatmıştım. İlacın yan etkileri sağolsun uykudan başımı kaldıramıyordum. Fakat rüya alemi bana iyi davranmamıştı. Anneannemi öldürmüştüm rüyamda. Yemeğine zehri ben katmıştım. O ölürken gülümsemişti dudaklarım. Son nefesini verdikten sonra gülmeye başlamış, kahkahalarım acı çığlıklarına dönüşmüştü. Ter içinde nefes nefese kalktım yataktan. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken sersem gibiydim. Yatağımdan kalkıp hızla odamdan çıktım. Alt katın ışığı her gece yanık dururdu. Uzaktaki merdivenlerden ışığı gördüğümde koşarak alt kata indim. Nefes alamıyordum. Titreye ellerimi başımın iki yanına koydum. "Be-ben öldürmedim. Yapamam ki ben. O-o ben değildim." Nefesim daha da daralırken ellerimi boğazıma götürdüm. Tüm oksijeni kim almıştı? Ağzımdan nefessiz kaldığımdan dolayı çıkan iniltilerle birlikte kendimi dışarı attım. Çıplak ayaklarım çimenlerle buluşurken bahçe de dolanıyor, nefes almaya çalışıyordum. Ufak ufak çektiğim nefes yetmiyordu. Aklıma kabusumdan sahneler geldikçe ağlamam artıyordu. Öyle ki bazı saniyeler ufak nefeslere bile muhtaç kalıyordum. Başım dönmeye, ayaklarım uyuşmaya başlamıştı. Önce Anneannemin, sonra da kendimin mi katili olacaktım? Nefes neden alamıyordum? Ben de mi zehirlenmiştim? Sıra ben de miydi? Ayaklarım birbirine dolanıp yere sertçe düştüğümde acıdan bağıramamıştım bile. Yerde, ellerim boğazımdaydı. Yaşıyordum. Yanaklarımdan süzülen yaşlar hissettiriyordu hala. Ayın parlaklığını sarı saçlar kapattığında yardım dilenircesine baktım mavi gözlerine. Yusuf abi beni kollarımdan tutarak zorla oturtup sarstı. "Sakinleş Aden. Oksijen var. İçine çek." O benimle nefes egzersizleri yaparken ona ayak uydurmaya çalışıyordum. Yavaşça boğazımda olan ellerimi çekti. "Bak. Kendini yine kendin boğuyorsun. Ne oldu bilmiyorum ama bu da geçecek kardeşim. Sakin ol. Biz yanındayız."

Bir süre daha beraber nefes egzersizi yaptıktan sonra halsizleştim. Yusuf abi beni kendine çekip sıkıca sarıldığında gözyaşlarım yavaşça süzülmeye devam ediyordu. "Rü-rüyamda onu ö-öldürüyordum." Titrek bir nefes aldım. "Yemin ederim ben bir şey yapmadım. Ben ona kıyamam."

Saçlarımda gezindi eli. "Biliyorum. Sakinleş. Sadece bir kabustu. Bilinçaltının oyunlarına yenilme." Çekilip önüme düşen saçımı kulağımın arkasına koydum. Göz altları hala mordu. O da beter bir haldeydi. Ne kadar dik durmaya çalışsa da gözlerinden anlıyordum. "Sen neden buradasın?"

Evi işaret etti. "Mertle yolladı annem. Biraz toplamamız için. Bu gece yeni gelen koltuklarda kalalım dedik. Bir kaç işim kalmıştı holdingden onları halletmeye kalkmıştım. Kahve yaparken camdan gördüm seni. İlk başta yalnız kalmak istediğini düşünüp gelmedim ama nefes alamadığını geç fark ettim."

Yalandan gülümsedim. "Desene seni de işinden ettim."

Başını iki yana salladı. "Hiç önemli değil."

Ayağa kalktığımda o da benimle kalktı ayağa. "Eve geçsem iyi olur. Teşekkür ederim."

"Önemli değil. Ne zaman ihtiyacın olursa çaldırman yeterli."

Başımla onu onayladım. "İyi geceler."

"İyi geceler."

Cenaze günü.

BEYAZ KELEBEK |+18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin